31

4.8K 450 286
                                    

|Şehrin karanlığında kaybolmuş çocuk

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

|Şehrin karanlığında kaybolmuş çocuk.

bölüm müziği: meaning( choral version)

“Kim olursa olsun sana kimsenin zarar vermesine izin vermem Jeongguk ama sen de biliyorsun... Seni bu şekilde benden uzaktayken koruyamam, nerede olduğunu kiminle olduğunu dahi bilmeden sana ulaşmam mümkün değil. Burada, benim yanımda kalmalısın. Senin evin burası, yerin yüzlerce metre altındaki ucubelerin sana sunduğu karanlık odalar değil. Eğer duygularını bırakıp senin için en güvenli yeri düşünürsen burada kalmaya karar vereceksin. Kendin gibi bebeğimizi de tehlikeye atıyorsun...”

Sıcak eli karnımın üzerine bırakarak baş parmağıyla bulunduğu yeri okşarken dudaklarını alnıma bastırıp geriye çekilmişti. Benden net bir cevap bekliyordu fakat ben... Ben o cevabı verebileceğimden emin değildim. Bana buz dağının görünen yüzü dahi tam anlamıyla anlatılmazken Taehyung bildiği her şeyi tüm samimiyetiyle bana anlatmıştı. Yalan söylemiyordu, gözlerime bakarken öylesine kendinden emin ve cümleleri düzenliydi ki bir an dahi düşünmemiştim bunu. Ona güvenmek istiyordum, Taehyung benim eşimdi. Güvenmek istediğim tek kişiydi fakat onun bildikleri ne kadar doğruydu?

“Jeongguk, bir cevap vermeyecek misin?”

Ellerimi kendi ellerinin arasına alarak gözlerini üzerime diktiğinde rahtsızca yerimde kıpırdanarak birleşen tenlerimizin uyumuna baktım. Birlikte güzel görünüyorduk. Her şeyden kopmuş gibi hissediyordum, o an için odaklandığım tek nokta Taehyung'un zarif parmaklarıydı. Bu sessizliğe daha fazla dayanamayıp yüzümü kendi yüzüne doğru çektiğinde ellerinin güzelliğinden mahrum kalmış, kahve gözlerine bakmıştım. Benden nasıl bir cevap beklediğini biliyordum fakat bu durumda ben eşime istediği ve beklediği o cevabı veremeyecektim. Bu konuda sebepsiz bir kırgınlık sardı ruhumu, ince ince tenimi ürpertirken bu kez kollarıma değmişti elleri. Taehyung'un hazırda bekleyen hüznü omuzlarıma çökmüş, kelimelerimin üzerine büyük bir yük bırakmıştı. Beni koruyordu ve bana değer verdiğini her şekilde hissediyordum. Aramızda tutkulu bir çekim vardı, bedenlerimiz birbiri için yaratılmış gibiydi. Her birleşimimizde bir bütün hâline gelip narsist bir insana dönüşüyordum onunla. Aramızdaki bu bağı anlatmam mümkün değildi ve üstelik onun kanından bir parça taşıyordum bedenimde. Benim için her türlü fedakârlığa hazır bir şekilde beklerken geçmişte birbirimize yaşattığımız onca şeyi unutmuş gibiydi. Ben... Ben neden unutamıyordum? Taehyung bana tam anlamıyla nasıl olur da güvenebilirdi ki?

Hiçbir zaman fedakârlık yapacak biri olmamıştım. Belki de böyle görmek istemiştim kendimi. Bu şekilde güvende olacaktım, bencil ve küstah olmak benim yıllar öncesinde mahvedilmiş hayatımı ellerim arasında tutmam için yarattığım duvarlarımdı.

Ben iyi bir insan hiç olmamıştım.

Kanımda mı vardı bu bencillik yoksa gençliğimin ve yaşadıklarımın ellerim arasına zoraki bir şekilde tutuşturduğu bir ceza mıydı? Ne kadar bencildim? Ailemi ne kadar düşünüyordum?

wanderlust 'tkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin