65. BÖLÜM

337 44 65
                                    



Tapınağın bahçesindeydiler. Sehun, Baekhyun'un elini sıkıca tutmaya devam ediyordu. Lahitin başından ayrılırken bunu yapması gerekiyor gibi hissedip elini kavramıştı ve şu anda aynı şekilde duruyorlardı. Onlara bakıyorlardı.

''Siz iyi misiniz?'' en sonunda Kai, dayanamayıp sormuştu.

Sehun, bakışlarını ona yönelttiğinde, Kai'nin içinden tuhaf bir ürperme geçti. ''İyiyiz.'' Dedi ve bakışını Luhan'a çevirdi. Elini uzattı ve karşılık vermesini bekledi. ''Bunu sana vermem gerektiğini söyledi. ''

Luhan'ın şaşkın bakışları Sehun ile eli arasında gidip geldi. Elini uzattı ve bırakılan şeyi aldı. Altın kolyeye takılmış iki tane alyansa bakıyordu. Avucunun içine bakarken öylece donup kalmıştı ve sol gözünden aşağıya hücum eden gözyaşı damlasına engel olamadan Sehun'a baktı.

''Bunları sana vermem gerektiğini söyledi. Başka bir şeyden bahsetmedi. Anladığım kadarıyla demek istediği şey açıkça belli, elindeki şeylere bakınca.'' Sehun, açıkladığında Luhan onun boynuna sarılmıştı. Sehun, irkilirken boştaki elini onun sırtına koydu.

''Teşekkür ederim.'' Dedi Luhan yavaşça geri çekilirken. ''Benim için önemini tahmin bile edemezsin.'' Kolyeyi boynuna geçirip, Sehun'a verilmesi gereken şey aklına gelmişti. ''Bu arada benim de sana vermem gereken bir şey var.'' Cebinden çıkardığı kolyeyi zincirinden tuttu ve gözünün önüne gelecek şekilde sallandırdı.

''Bu ne?'' Sehun, kolyeye bakarken sordu. Ufak elmas güneşin de etkisiyle parlıyordu.

''Bu sana önceki seçilmişin hediyesi. Sana vermem için zamanında bana bırakmıştı. O gün sanırım bugün.'' Dedi ve Sehun'un almasını işaret etti. Sehun, Baekhyun'un elini yavaşça bıraktı ve kolyeyi aldı. ''2 bin yıl önce bana vermişti. Sana vermek için uzun bir zamandır bekliyordum. Hadi tak boynuna.'' Dedi Luhan.

Sehun, kolyeyi boynuna geçirdi ve ucundaki elmas taşa baktı. His aynıydı. Seçilmişin yanındayken olan şey ile benziyordu.

''Birisi artık ne olduğunu açıklayabilir mi?'' Kai, en sonunda cidden sinirlerine hakim olmayıp araya girmişti. İzlediği şey saçma gelmeye başlamıştı ve birisinin açıklamasına ihtiyacı vardı.

**********

''Kai, saçmalamayı keser misin artık?'' Sehun, dirseği ile yanındaki adamı dürtmüştü.

''Ne? Abim olmuş olması ondan şüphe etmeyeceğim anlamına gelmez.'' Dedi ve burnunu kırıştırıp Luhan'a ters ters bakmaya devam etti.

''Onun seninle ya da Sehun'la ilgilenmediği gayet açık.'' Somi, demişti. Luhan'ın boynunda duran kolyeye baktı. Eli sürekli oradaydı. Onun için çok önemli ve değerli olduğu açıkça belliydi.

''Önceki seçilmiş ile neredeyse evlenmek üzerelerken çıkmış o savaş. Kaybını, yaşadığı acıyı bir düşünsene.'' Sehun demişti. Onun çektiği şeyleri anlaması kolay değildi ama düşüncesi bile içini daraltmaya yetiyordu. Kai den ayrılmayı ya da daha minnacık olan bebeğinden olmayı düşünemiyordu bile. Kai'nin koluna sarılıp başını onun omzuna koydu. ''Aynı şeyin bize olmasına izin veremem.''

Kai, başını ona çevirdi ve koluyla sarıp, saçlarının arasına öpücük bıraktı. ''Asla izin vermem öyle bir şey olmasına.''

''Bizde izin vermeyeceğiz.'' Somi'ydi diyen. ''İki kardeşimin de aynı şekilde acı çekmesine izin vermeyeceğim. Ne pahasına olursa olsun bir daha aynı şeylerin tekrarlanmasına asla izin verme gibi bir niyetim yok. '' gözlerinde parlayan ışık, Kai'nin içine işliyordu ve aile olmanın ne hissettirdiğini yeniden anlıyordu. Gülümsedi Kai.

NOVICE  WITCH'S LOVE ✔Where stories live. Discover now