- Y İ R M İ B E Ş -

482 77 75
                                    

Bir önceki bölümü okumayı unutmayın!

tw// intihardan bahsetme

13.11

Des sonunda polislerden oğlunun hastanede olduğunu, eşinin yalan söylediğini ve suçlamaların aslında gerçek olduğunu duyduğunda daha yeni oturmuştu her şey zihninde. Harry'nin neden yıllardır onları görmek istemediği, ağlayıp kusarken bulduğunda hastayım diye geçiştirmeleri ve futbol oynarken oldu dediği yara izleri. Kendine kızdı daha sonra. Eğer yıllarca Sarah'nın onu nasıl parmağında oynattığını daha önce fark edebilseydi şu an bu durumda olmazlardı. Çocuğunu taşıyan kadının Harry'e, oğluna bunları yapmasına bir anlam verememişti. Hangi hastalıklı zihin bir çocuğa öyle şeyler yapardı ki?

Ofisteki masasının üstünde duran telefonu dedektifin suratına kapatıp ceketini aldıktan sonra iş arkadaşlarının anlamsız bakışlarına aldırmadan ve izin bile almadan binadan çıktı. Oğlu muhtemelen son saatlerini yaşıyordu ve bunun bir saniyesini daha kaybetmek istemiyordu. Hızla arabasına binip hastaneye giderken bir yandan Harry'i bir yandan da doğmamış oğlunu o kadından nasıl alacağını düşünüyordu.

13.14

Louis geri geleceğine dair söz verip neredeyse yarım saat geçmesine rağmen hala gelmediğinde Harry'nin içinde bir şeylerin yanlış olduğuna dair bir his vardı. Louis ona söz verdiği halde terk etmezdi, değil mi?

Anne oğlunun neye üzüldüğünü fark edip Louis'yi aramak için ayağa kalktı. Gemma'yı odada bırakıp dışarı çıkacakken yerde, kapının hemen önünde duran bir şey dikkatini çekmişti. Eğilip eline aldıktan sonra ortadan ikiye katlanmış kağıdı açıp okumaya başladığında kanı donmuştu.

Ne olduğunu belli etmemeye çalışıp Gemma'yı koridora çağırdı. Kapıyı kapatıp kağıdı ona verdiğinde aynı tepkiyi Gemma da vermişti.

"Ne yapacağız anne?"

"Sen kağıdı çantana ya da başka bir yere sakla, Harry görmemeli. Sonra Troy'u ara, hiçbir şeyden haberi yok daha. Ben eve gidiyorum." Ve Gemma'nın bir cevap vermesini beklemeden binadan çıkıp arabasına yöneldi.

Gemma odaya girip kağıdı çantasına koyduktan sonra nişanlısına bakacağını söyleyerek tekrar odadan çıktı. Ama Harry düşündükleri kadar salak değildi, bir şeyler olduğunu fark etmişti. Çıkmadan önce çantasına ne koyduğunu merak ederek sağındaki koltuğa uzandığında çantayı kaldıramamış ve yere düşürmüştü. Fermuarı tam kapatılmadığı için içinden beyaz bir kağıt çıkıp yerde sürüklendiğinde Harry yasak da olsa ayağa kalktı. Vücudunun her yerine bağlı olan kabloları canı acımasına rağmen çıkardıktan sonra yataktan destek alıp eğilerek kağıdı aldı. 

Tekrar yatmak yerine sadece yatağın ucuna oturup kağıdı açtığında göğsündeki yanmayı görmezden gelmeye çalıştı.

En üstte yazan kelimeyi gördüğünde neler olduğunu anlamıştı. "Sevgilim," Daha devam edemeden yaşlar dolmuştu gözlerine. Bütün yazıyı yavaş yavaş okuduğunda gördüklerine inanamamış, şaka olduğuna dair bir ip ucu bulmak için defalarca yazıyı gözden geçirmişti.

Kabloları çıkardığı için kalp atışının durduğunu sanan doktor ve hemşireler odaya girdiğinde ise Harry odadan çıkmaya çalışmıştı. "Louis!" Onu sabit tutmaya çalışan hemşirelerin tutuşundan kaçmaya çalışırken bağırdı. "Louis nerede!?"

Gücü tükenip de onu tutan kollar arasında yere çökerken ağzından bir mantra gibi "Louis, Louis, Louis..." kelimeleri dökülüyordu. 

Harry daha fazla olay çıkarıp kendini hepten yoramadan kolunda bir acı hissetmiş, görüşü kararmadan önce son gördüğü şey sakinleştirici iğneyi yapan hemşirenin yüzü olmuştu.

...

Sevgilim,

Tam olarak 103 gün önce seni ilk kez öptüğümde hiç böyle bir duruma geleceğimizi düşünmemiştim, ama seni çok seviyorum. İlk kez duştan çıktığın halinle, ıslak saçlı ve bol kıyafetlerinle gördüğümde senden hoşlandığımı fark etmiştim. İlk kez Sarah sana çıkma teklifi ettiğinde kıskanmıştım ve de geçmişini bana açtığın gece seni sevdiğimi anladım. Ama senin hayatımın aşkı olduğunu görmek için biraz geç kaldım. Yine de beraber son günlerimizi bu kadar güzel geçirdiğimiz için mutluyum, sadece 19 yaşında olsam da bana gerçek sevginin, aşkın ne demek olduğunu gösterdin ve bunun için sana ne kadar teşekkür etsem az.

Sen çok güzelsin Haz, ama adını unuttuğumuz o dizidekiler gibi değil. Hatırlarsan dalga geçmiştik onlarla, bedenini medyaya satmanın ne kadar acınası olduğuyla ilgili. Sen düşünme şeklinle güzelsin. Sevdiğin bir şey hakkında konuşurken gözlerinde oluşan pırıltıyla güzelsin. Kendin üzgün, yorgun olsan da başkalarını güldürmeyi başardığın için güzelsin. Çevrendeki herkesi mutlu olduğun konusunda kandırmaya çalışsan da ben görebiliyordum, gülerken aslında bir köşeye kaçıp ağlamak istiyordun. Hayır, sen sadece görünüş gibi geçici bir şey yüzünden güzel değilsin. Seninle ilgili her şey güzel prensesim.                                                                                                      

Senin cesur yüreğin

Koruyacak seni fırtınalı havalarda

Ve ben her zaman dinliyor olacağım senin kahkahanı

Ve en kısa zamanda seni yeniden kollarıma aldığımda

Seni bırakmayacağım,söz veriyorum

Evet, az önce intihar mektubuma James Bay şarkısından alıntı yaptım. Ama bizim durumumuza uyuyor bence. Ve şu an hafif de olsa gülümsediğini düşünerek kendimi avutuyorum.

Sen mükemmelsin Harry, tek bir kusurun yok. Seninle tanışana kadar mükemmellik kavramının gerçek olduğunu bile düşünmüyordum. Ama seni ilk gördüğümde mükemmellik tanımı tamamen yerine oturdu ve seninle geçirdiğim her an nefesimi kesmeyi başardın. Seni çok özleyeceğim güzelim. 

Merak etme ama, benden daha iyi birisini bulacaksın elbet. Çoğu geceler sen kabus gördükten sonra, yaptığımız pikniklerde ya da sarılıp film izlerken bana anlattığın o hayallerindeki hayatı sana yaşatacak birisini bulacaksın. Belki güzel bir kadınla evlenirsin, senin gibi bir sürü güzel çocuğunuz olur. Eğer klişe bir hareket yapıp anı olarak birisine benim adımı verirsen hiç itiraz etmem xx

Belki bir erkek bulursun seni sevecek. Kim olduğu önemli değil, sana hak ettiğin mutluluğu yaşatsın yeterli. Bensiz de mutlu olabilirsin, biliyorum. Ama ne olursa olsun seni izliyor olacağım. Mezuniyet gününde, gitmek için can attığın üniversitenin ilk gününde, hayatının aşkıyla tanıştığın gün, kendi evine çıktığın gün, evlenme teklifi ettiğin ya da sana evlenme teklifi edilen gün, kim bilir? Ve evlendiğin gün, ben de seni sonsuza kadar seveceğime dair yemin ediyor olacağım seni izlerken.

Lütfen babama, anneme, kardeşlerime ve çocuklara onları da çok sevdiğimi söyler misin? Onlara da ayrı ayrı mektup yazacak kadar güçlü hissetmiyorum kendimi.

Bana son sözlerin bırakma beni oldu ve ben söz verdim sana, seni bırakmayacağıma dair. Bak, sözümü yerine getiriyorum işte. Sadece uyuyana kadar değil, son anına kadar bir parçam seninle olacak. 

Daha fazla devam edemeyeceğim, gözyaşlarım yüzünden her şeyi bulanık görmeye başladım. 

Ama seni çok seviyorum güzelim. 

Her zaman ve sonsuza dek, Louis.

Hard Not to Fall | Larry ✔Where stories live. Discover now