- O N B E Ş -

840 79 56
                                    

Louis'yle dün geldiğimiz alışveriş merkezindeydim yine, tek fark yanımda Louis değil kızlar vardı. Tabii alacağım şeyleri dün onunla aldığım içi şu an sadece onların yanında boş boş yürüyordum. Burada vakit öldürmek yerine evde Louis'yle sarılarak film izliyor olabilirdim ama bir kere kabul ettiğim için artık çok geçti.

Mesaj gelmiş mi diye kontrol ettikten sonra bakışlarımı girdikleri yeni mağazaya çevirdiğimde kaşlarım havalanmıştı. Daha dün buradan alış veriş yapmıştım ama yanımda kızlar yoktu ve tekrar girmek istemiyordum. "Ben dışarıda bekle-"

"Hayır Harry itiraz yok." Ve mağazanın içindeydim. Çıkardığımız gürültü yüzünden bize ters ters bakan insanlara şirin bir gülümseme gönderip önüme döndüm ve kayıp bir köpek yavrusu gibi Valerie'nin peşine takıldım. Kısa bir süre mağazada dolanıp etraftaki çamaşırlara bakındıktan sonra, daha doğrusu kızların hafif dantelli bir şey görür görmez parmaklarıyla işaret edip kıkırdayarak mağazanın her yerini gezmelerinden sonra onlar alacak cesaretleri olmadığı halde sadece denemek için kabinlere yönelmişlerdi ben de dün bana yardımcı olan görevliyi bulmuştum. Ya da o beni bulmuştu. "Merhaba. Dün aldıklarınızda bir sorun mu çıktı?" Kafamı iki yana salladım. "Yok, kız arkadaşlarımla geldim onlar kabindeler ben de bakınıyordum öyle."

"Anladım. Yine bir isteğiniz varsa yardımcı olabilirim." Aklıma gelen şeyle emin olamayarak kabin tarafını kontrol ettiğimde daha çıkmadıklarını görünce tekrar kıza döndüm. Sonuçta Louis dün aldıklarımızı beğenmişti, birkaç tane daha almaktan zarar gelmezdi değil mi? "Aslında, dün aldıklarıma benzer şeyler var mı?" Ve adının Hannah olduğunu yaka kartından öğrendiğim kız beni mağazanın öbür tarafına sürüklemeye başlamıştı.

Elimi önümdeki kumaşların üstünde gezdirirken dikkatimi çeken beyaz dantelli bir tanga olmuştu. Elime alıp almamak arasında giderken ne olacak zaten çamaşır mağazası diye düşünüp önümdeki raftan kaldırdığım anda pişman olmuştum.

"Harry?" Elimdeki parçayı saklamaya fırsat bulamadan yanıma gelen Aiden'a bakarken ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Aiden? Ne işin var burada?"

"Aynısını sana da sorabilirim aslında, biz yarın Dex'in doğum günü için hediye almaya gelmiştik."

"İç çamaşırı dükkanına mı?"

"Normal bir hediye alacağımızı düşünmedin herhalde. İşin şakası nerede o zaman?" O konuşurken elimdekini çaktırmadan arkama bıraktığımda çok da belli etmeden yapamamıştım demek ki çünkü elime bakarak gülmüştü. Daha sonra yanımdan geçerken eğilip kulağıma fısıldamıştı. "Keşke bırakmasaydın, sana yakışacağına eminim." Arkasına bile bakmadan gittiğinde birkaç saniye yanağımdaki kırmızılığın inmesini bekleyip daha sonra kızların yanına dönmüştüm. Birkaç dakika sonra mağazada o kadar vakit harcadıkları halde hiçbir şey almayacaklarını söylediklerinde oflayıp peşlerinden dışarı çıkıyordum ki kasiyer gitmeme engel olmuştu.

"Beyefendi sizin için bir paket var." Anlamayan bakışlarla yanına gittiğimde elime bir poşet tutuşturmuştu. "Biraz önce arkadaşlarıyla gelen başka birisi bunların ücretini ödeyip sizin için olduğunu söyledi." Ne olduğunu anlayınca poşeti alıp kasiyere aceleyle teşekkür ettikten sonra hızla kızların yanına dönmüştüm. Yüzlerindeki sırıtan ifade sinirli halimi gördüklerinde geçmişti ve günün geri kalanı boyunca az önceki şeyden bahsetmemişlerdi.

-

"Louis, ben geldim!" Evin önünde bizimkilerin arabası olmayınca sadece Louis evde herhalde diye düşünmüştüm. Yanıtım da çok geçmeden gelmişti. "Salondayım." Bir an evli çift gibi hissetmedim desen yalan olurdu. Salona girdiğimde en büyük koltukta uzanmış elinde kolayla film izliyordu. Koşarak kucağına atladığımda inlemişti, galiba dizim erkekliğine çarpmıştı. "İyi misin?"

Hard Not to Fall | Larry ✔Where stories live. Discover now