- O N A L T I -

839 82 55
                                    

*reklam* Yeni kurgumun ilk bölümü yayında. *reklam bitti*

-

Cumartesi günü annemin uğraşları sonucu kahvaltıya indiğimizde masada sadece çatal bıçak sesleri vardı. Çok geçmeden annem, Louis'nin bir şey yemediğini fark etmişti. "Aç değil misin?"

"Yeni kalktım yiyemiyorum o yüzden."

"Zorlama istemiyorsan, ayırırım bir şeyler sonra yersin." Louis onaylayarak arkasına yaslandığında eline çayını alıp bana dönmüştü. O bana bakarken bu sefer ben gülümsemekten yiyememiştim. Tabii çok geçmeden Troy'un sesi sessizliği bölmüştü. "Bugün bir planınız var mı yoksa evde misiniz?" Ben tam kafamı olumsuz anlamda sallayacakken Louis söze girmişti. "Aslında akşam bir parti varmış ama daha Harry'e sormadım." Çatalımı bırakıp ona sorgulayan bir bakış attığımda omuzlarını silkmişti. "İzin veriyorum ama araba süreceksen içki içmen yasak. Harry zaten içemez."

"Tamam baba." Louis küçük bir çocuk gibi sızlanarak cevap verdiğinde Troy gülümsemişti. Kahvaltıdan sonra anneme masayı toparlamasında yardım edip salonda televizyon izleyen Louis'nin yanına gitmiştim. Koltukta çok yaklaşmadan yanına oturduğumda kollarını açıp kucağını işaret etmişti. "Baban evde Louis." Dudaklarını büzüp kollarını tekrar indirdiğinde ne düşündüğünü anlamak çok zor değildi ama bir şey demeyip konuyu değiştirdim.

"Kimin partisi ve ne zaman haberin oldu?"

"Dün eve geldikten sonra Niall mesaj attı, çocuğu da tanımıyorum basketbol takımından birisiymiş. Gider miyiz?"

"Daha iyi bir planın var mı?" Başını olumsuz anlamda salladı. "Tamam o zaman." Daha sonra annem salona girdiğinde konu kapanmıştı. İkimiz de duruşlarımızı dikleştirirken annem boştaki koltuğa oturup gözlerini devirmişti. "Rahat olabilirsiniz, baban markete gitti. En az yarım saate gelmez." Louis anında kolunu omzumun üstüne atarken kıkırdamıştım. Annem anlayamadığım bir ifadeyle bizi izlerken bir yandan da televizyondaki programı kaçırmamaya çalışıyordu.

Çok geçmeden telefonu çaldığında aramayı yanıtlayıp odadan çıkmıştı. "Merhaba Janet nasılsın?" Sesi üst katta kaybolduğunda Louis'nin bana koala gibi yapışması yaklaşık üç saniye sürmüştü. Gülerek göğsüne daha çok sokuldum ve o saçlarımla oynarken hepten mayışarak gözlerimin kapanmasına izin verdim.

-

Omzumun sarsılmasıyla gözlerimi açıp karşıya baktığımda annem başımızda duruyordu. "Bir şey mi oldu?" Uykumun açılması için elimin tersiyle gözlerimi ovalarken sormuştum. Louis de vücudunu esnetiyordu, galiba üstünde yatarken biraz ezmiştim.

"Bir şey söyleyeceğim ama endişelenmenize gerek yok." Louis de oturur pozisyona geçtiğinde anneme devam etmesi için işaret yapmıştı. Ne söyleyebilirdi ki?

"Troy eve geldiğinde sizi böyle sarılırken görmüş."

"Ne!?" İkimiz de aynı anda bağırdığımızda annem kulaklarını kapatıp susmamızı söyledi.

"Endişelenmeyin dedim size. Sinirlenmedi zaten, sadece böyle öğrenmeyi beklemiyormuş." Gerginlikle ayağımı yere vurduğumu Louis elini bacağıma koyduğunda fark etmiştim. "Sakin ol tamam mı, önce onunla konuşalım. Karşı çıkacağını sanmıyorum zaten." Daha sonra kafasını kaldırarak ayaktaki anneme baktı. "Nerede şimdi?"

"Mutfakta oturuyor, buraya gelmesine izin vermedim." Cevabıyla beraber Louis ayağı kalkıp elini tutmam için bana uzattı. Emin olamayıp birkaç saniye uzattığı koluna baktıktan sonra ne olacaksa olsun deyip elini tutarak beni ayağa kaldırmasına izin verdim. "Hadi Harry, bir gün öğrenmek zorundaydı zaten. En azından artık bizim söylememize gerek kalmadı." Ona ciddi misin der gibi baktıktan sonra dağılan saçlarımı at kuyruğu yapıp peşinden mutfağa ilerledim.

Hard Not to Fall | Larry ✔Where stories live. Discover now