- A L T I -

906 103 103
                                    

Harry'nin hasta olduğunu ailemize söylememizin üstünden iki hafta geçmişti. Anne önce endişelense de soğukkanlı olmayı başarmıştı. sonra da hep beraber doktra gidip ne olacağını öğrenmiştik. Doktor ilaç tedavisine başlamıştı ve kendini yoracak hareketler yapmamasını söylemişti. Ayrıca her gün tartılması gerekiyordu. Sürekli vücudunu kontrol etmesi, ödem toplamış mı bakması gerekiyordu. Bunun gibi uzun bir yapılacak/yapılmayacak listesinden sonra geri dönmüştük.

Harry ilaç kullanmaya başlamıştı. Genellikle ben ona hatırlatıyordum. Ve bu iki hafta içinde daha da yakınlaşmıştık. Okula birlikte gidip geliyorduk. Gün içinde de bir gözüm sürekli onun üstündeydi. O benim kardeşimdi ve sorumluluk almam gerekiyordu.

-

Zayn kolumu dürtünce ne var diye baktım. "Hani Liam ile takılacaktık ne oldu?" Gözlerimi devirdim.

"Sen bir çocuğu yatağa atmak istiyorsun diye kardeşimi yoramam Zayn." dedim.

"Yorulmasına gerek yok ki sizin evde otururuz bir şey olmaz söz veriyorum. Ayrıca sadece yatağa  atmak istediğimi nereden çıkardın?"

"Daha önce kaç kişi için aynı cümleleri kurdun Zayn? Ayrıca çocuk gay mi değil mi onu bile bilmiyorsun."

Göz devirme sırası şimdi ondaydı.

"Bu sefer farklı yemin ederim. Ayrıca hareketlerinden falan anlamış oluruz işte buluşunca. Lütfeeen."

"Tamam sorarım Harry'e çıkışta bir şeyler yapalım mı diye. Ama hayır derse ısrar etme baştan söylüyorum."

"Teşekkür ederim en sevdiğim kankam." 

"Niall nerede?" konuyu değiştirdiğimde gözlerimizle etrafı taradık. O sırada kapıdan Niall girdi. Gözleri parlıyordu ve elinde yemek vardı. Şaşırmamıştım.

Elindekini yiyerek arka sıraya oturunca ona döndüm. "Çıkışta bizde bir şey yapacak olursak gelir misin?" diye sordum. 

"Yemek varsa gelirim." diyerek güldü. "Ama önce Harry'e sormam lazım çok umutlanma." dedim ve ayağa kalktım. Ön sırada oturmuş kafasını masaya yaslayarak yatan Harry'nin yanına oturdum.

"İyi misin?" dedim. Kafasını kaldırıp bana baktı.

"Başım dönüyordu." deyince endişelendim. Lütfen yine bayılmasın. "Ne zamandır? Niye bana haber vermedin?"

"Sıradan kalkamadım ki." diye mırıldandı.  "Su ister misin? Dur getiriyorum." deyip kalkıp kendi sıramdaki suyu hızlıca ona verdim.Teşekkür edip şişenin yarısından fazlasını içti. "Daha kötü müsün? Nasıl hissediyorsun? Derse girebilecek misin?" hızlı hızlı sorunca beni susturdu. "Telaş yapma Lou altı üstü başım dönmüştü geçti zaten.İyiyim ben."

"Emin misin?" Elimi tuttu ve gözlerime baktı. "İyiyim Lou gerçekten. Ama canım çok sıkıldı, bana sürekli bebekmişim gibi davranıyorsunuz." 

"Aslında buraya eğer yorgun değilsen akşam bizimkilerle ve senin arkadaşlarınla bizim evde buluşalım mı diye sormaya gelmiştim." dedim. Gözleri parladı. "Evet çok güzel olur." dedi. Sonra aklına kötü bir şey gelmiş gibi başını eğdi. Tekrar bana bakıp "Ama Lou benim arkadaşım yok ki Liam dışında." dedi. Elini sıkıp gülümsedim. 

"Tamam sadece o gelsin o zaman. Hem bizimkilerle de tanışmış olursunuz işte.Olmaz mı?" diye sorduğumda kafasını sallayıp olur dedi.

-

Okul çıkışında akşama atıştırmalık bir şeyler almak için markete gitmiştik Harry'le. O yanımda arabayı sürerken ben de raflardaki cipsleri arabaya atıyordum. Birden durup bana döndü. Gözleri yaramazlık yapmış çocuk gibi bana bakıyordu ve bir şey söylemek ister gibiydi. "Ne oldu?" dediğimde gülümseyip "Arabaya binebilir miyim Lou? Lütfennn." sonunun uzatarak sormuştu. Tam bir çocuk gibiydi şu an. Gülümsemiştim.

Hard Not to Fall | Larry ✔Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum