- O N Y E D İ -

759 83 58
                                    

Hafta sonu olan partiden sonra Aiden'ı okulda bir daha görmemiştim. Okula geldiğim beş gün boyunca da koridorda veya sınıfta beni gören herkes endişeli bir şekilde benden uzaklaşıyordu. Dün dayanamayıp Louis'ye ne olduğunu sorduğumda çok garip davranmıştı, haftanın geri kalanında yaptığı gibi.

*önceki gün*

Yatakta uzandığım yerden kalkıp masada fizik projesini yapmaya çalışan Louis'nin yanına gittim. Dört gün boyunca neredeyse ilk kez eve gelmişti, şimdi de benim dışımda her şeyle ilgileniyordu.

"Louis."

"Efendim?" Kafasını kaldırıp bana bakmıştı, bugün ilk kez.

"Neden herkes bir değişik davranıyor? Ve Aiden neden dört gündür okulda değil?" Aklımdakileri sonunda sorabildiğimde kitabını kapatıp ayağa kalktı. "Bilmiyorum Harry."

"Zayn'e ne yapacağını biliyorsun derken neyi kast ettin peki?"

"Öyle bir şey demedim, yanlış duymuşsundur."

*şu an*

Her seferinde böyle geçiştirmişti, şüphelenmediğimi sanıyordu galiba. Ona ne kadar güvensem de dün yaşadığımız tartışmanın üstüne arabasında gördüğüm şeyler her şeyi zorlaştırıyordu. Şarap şişesi ve kadehler, cidden mi? Fizik projesi için gerekli malzemelerdi gerçekten.

*önceki gün*

Louis beni neredeyse odasından kovduktan sonra odama gelip alnımı öpmüş ve az önce yaptığı proje ödeviyle ilgili okula gidip öğretmeniyle konuşacağını söylemişti. Odamın penceresinden arabaya binişini izlerken bir detay fark etmiştim, arka koltukta bir sepetin içinde şarap şişesi ve kadehler vardı. Uzaktan bakıyorum, yanlış görmüşümdür diye düşünsem de yanlış görecek bir şey yoktu apaçık ortadaydı. Bir anlam veremeyerek gözden kayboluşunu izledikten sonra ben de kendi ödevlerimi yapmaya karar verip bilgisayarımda yazmam gereken denemeyi açtım.

Yaklaşık yarım saat boyunca sanal gerçekliğin günümüzde sadece eğlence amaçlı kullanılmadığı hakkında yazı yazdıktan sonra sıkıldığımı fark edip bilgisayarı kapatmıştım. Vücudumu esnetip atıştırmalık almak için aşağı indiğimde annem salonda oturuyordu. "İşten erken mi çıktın bugün?"

"Evet, müdürün işi çıktığı için herkese eve gitme izni verdi. Louis gitmeden önce gelmiştim aslında."

Mutfakta abur cubur bulamayınca tezgahtan bir elma alıp annemin yanına dönmüştüm. "Anne, Louis ne zaman döner, bir şey söyledi mi çıkarken?"

"Bilmiyorum ki, arkadaşlarıyla işi ne zaman biterse o zaman gelir."

"Arkadaşları mı?"

"Evet, okuldan biriyle buluşmaya gittiğini söylemedi mi?"

"Doğru, unutmuşum." Unutmamıştım. Yalan mı söylemişti nereye gittiğiyle ilgili?

*şu an*

Son dersin bitiş zili çaldığında oflayarak dolabıma gitmiştim. Sınıftan çıktığım anda beş metre yakınımdaki herkes hayalet görmüş gibi kaçmıştı ve bu durum artık iyice sıkıcı olmaya başlıyordu. Diğerleriyle de dersimiz ortak değildi, yani tek başımaydım.

İnsanların bakışları altında dolabımı açtığımda bir kağıt parçası yere düşmüştü. Yere eğilip kağıdı aldıktan sonra üstünde yazan şeyi okudum. Anlamsızca kağıda bakarken bunun bir adres olduğunu fark ettim. Telefonumda haritaları açıp kağıtta yazan konumu girdiğimde gözlerim kocaman açılmıştı. Louis'yle alış veriş yaptığımız çamaşır mağazasının fotoğrafları çıktığında etrafımdakiler görmesin diye telefonumu hızlıca kapatıp cebime koydum.

Hard Not to Fall | Larry ✔Where stories live. Discover now