- O N -

904 98 55
                                    

Az önce abo kurgum The Bittercrown'ın ilk bölümünü yayımladım, bakarsanız sevinirim<3

-

Hayatımın en huzurlu uykusunun sabahına burnuma değen şeyler sayesinde kalkmıştım. Gözlerimi kırpıştırıp ne olduğunu anlamaya çalıştığımda Harry'nin kıvırcıkları olduğunu fark ettim ve istemsizce gülümsedim. Gözlerimi kapatıp bulunduğum pozisyonun tadını birkaç dakika daha çıkardıktan sonra uyuyamayacağımı anladım ve yanımda, daha doğrusu üstümde yatan bedene döndüm.

Uyurken gevşemiş kaşları, yeşillerini gizleyen kirpikleri, dolgun dudağı ve benimkine göre biraz büyük olan burnuyla usta bir heykeltıraşın elinden çıkmış gibi gözüken yüzü çıplak göğsümün üstündeydi. Burnumu saçlarına daldırıp güzel kokusunu içime çektikten sonra fısıldadım.

"Harry, güzelim kalk artık." Yerinde kıpırdandığında alnını öptüm. "Hadi Haz, okula gitmemiz lazım." Gözlerini yavaşça açıp etrafa boş boş baktıktan sonra üstümde yattığını fark edince hızla kendini geri çekerek yatakta doğruldu.

"Özür dilerim, rahatsız etmek istemedim. Kesin uyuyamadın benim yü-" Elimle ağzını kapatarak güldüm.

"Her şeye özür dilemeyi ve kafana göre sonuçlara varmayı bırakır mısın? Rahatsız etmedin, hatta şimdiye kadarki en rahat uykum olabilir. " Kendimi geriye çekip sırtımı başlığa yasladım. "Şimdi hazırlanmamız lazım yoksa okula geç kalacağız."

İkimiz de çabucak işlerimizi hallettiğimizde nasılsa babamlar evde değil diye rahat rahat Harry'nin elini tutarak aşağı sürükledim. Merdivenin en alt basamağında ona dönüp gülümseyerek dudağının kenarını öptüğümde gelen kırılma sesiyle ikimiz de şaşkınlık ve korkuyla sesin geldiği yere döndük. Anne elindeki kahve fincanını düşürmüş, kocaman gözler ve açık bir ağızla bize bakıyordu. O sırada salondan adım sesleri gelince yüksek bir sesle konuştu.

"Bir şey yok hayatım, bardak düştü. Otur sen gelmene gerek yok." İkimiz de kızarıp birbirimizden uzaklaştığımızda Anne bize yaklaştı.

"S-siz sevgili misiniz?"

"Hayır, değiliz." Hızlı cevabımla Harry bana döndü, gözleri anında dolmuştu. Siktir diye geçirdim içimden. Harry son bir kez bana bakıp konuşmadan hızlı adımlarla dışarı çıktığında Anne'e döndüm. "Lütfen biz gelmeden yanlış bir düşünceye varma." Sonra da masadan ilaçlarını alıp Harry'nin peşinden koştum.

"Harry bekler misin? Lütfen!" Beni duymazdan gelip koşmaya devam etti. Alışkanlık haline getirmişti sürekli koşarak kaçmayı. Peşinden biraz daha koşup nefes nefese kaldığımda ellerimi dizlerime koyup nefes almaya çalıştım. Sigara içmenin zararları.

Yolun devamını yavaş adımlarla gittiğimde kapıda Zayn yanıma geldi.

"Hayırdır arabayla gelmemişsin ilk kez. Bir şey mi oldu?" Kafamı iki yana sallayıp binadan içeri girdim. İlk defa bakışların bana dönmesinden rahatsız olarak dolaptan eşyalarımı aldım ve sınıfa girdim. Harry sırasına başını koymuş yatıyordu. Yanına gitmek istedim ama arkamdan gelen hocayla kendi sırama gitmek zorunda kaldım.

-

Harry dört saat boyunca benden kaçmıştı. En son yemekhanede tepsimi aldıktan sonra arkası bana dönük bir şekilde Liam'la yemek yediğini görüp sessizce yanlarına gittim. Harry arkası dönük olduğu için beni görmemişti ama Liam'la göz göze geldiğimde başımla bizimkileri gösterip onların yanına gitmesini işaret ettim. Liam bir şey demeden masadan kalkınca Harry anlamadan ona baktı, daha sonra beni fark edince o da kalkmaya çalıştı ama omuzlarından bastırıp engel oldum.

Hard Not to Fall | Larry ✔Where stories live. Discover now