- O N D Ö R T -

822 82 58
                                    

Anne kapıyı açtığında çaktırmadan Harry'nin arkasına geçip elini sıkmıştım. Bana döndüğünde rahatlamasını söyler gibi bakınca gülümseyip önüne dönmüştü. Kapıdan önce kırklı yaşlarında bir adam, hemen arkasından da ondan genç olduğu belli olan bir kadın girmişti. Yüzündeki gülümseme olanları bilmeyen bir insanın onun ne kadar tatlı birisi olduğunu düşündürmeye yeterliydi. 

Babasıyla tokalaştıktan sonra sıra ona geldiğinde sarılmaya yeltenmişti ama geri çekilip elimi uzattığımda yüzü düşmüştü, annemden de onaylamaz bir bakış kazanmıştım. Harry'i gördüğünde yüzünden bir sırıtış geçse de bunu sadece ben fark edebilmiştim. Ancak o benim gibi geri çekilemeden kadın kollarını hızla beline sardığında Harry hiçbir şey yapamamış, kadının omzunun üstünden bana bakmıştı. Olması gerekenden daha uzun bir süre sarıldığında yavaşça boğazımı temizleyip Harry'i kendime çekmiştim. Koridordaki herkesin rahatsız edici bir sessizlikte birbirleriyle bakışmasından sonra elimi Harry'nin beline koyarak salona yönlendirdiğimde herkes bizi takip etmişti.

Salona girdiğimizde kadının Harry'nin yanına oturmasına izin vermemek için neredeyse kucağına atlamıştım koltukta. Anne sanki beni öldürmek istermiş gibi bakarken sadece omuzlarımı silkmekle yetinmiştim. Harry'nin minnet dolu bakışları yeterliydi benim için. "Nasılsın Harry? Çoktandır görüşemedik. Hastaymışsın sanırım."

"Evet biraz soğuk kaptım sanırım. Şu an daha iyiyim teşekkür ederim."

"Grip olmuş ya yaklaşma sana da bulaşmasın." Yapmacık bir gülüş attığımda Anne kaşları çatık bana bakarken Harry ve babam gülmemek için zor duruyordu. Anne'in babamın bacağını çimdiklediğini gördüğümde ben de gülmüştüm. Sarının en sinir bozucu tonuna boyanmış saçlarını eliyle arkaya attıktan sonra koltukta eşinin yanına sinmişti iyice.

Günlük saçma konular hakkında konuştukları beş dakikadan sonra Anne masayı hazırlamak için kalkmıştı, hala adını bilmediğim kadın da onunla birlikte gitmişti. Çaktırmadan Harry'e sormuştum. "Kadının adı neydi?" "Sarah." Ona dalga mı geçiyorsun der gibi baktığımda omuzlarını silkmişti. Adı Sarah olan bir kişi daha gelirse oturduğum yerde bayılabilirdim. Kadın adı geçince sanki hissetmiş gibi salona gelmişti. Yemeğin hazır olduğunu söyleyince herkes ayaklanıp masaya yöneldi.

Masanın başında babam, sağında Harry ve ben, solunda da Anne ve Harry'nin babasıyla eşi oturuyordu. Servis yapıldıktan sonra yemeğe başladığımızda Harry'nin babası Des konuşmak için izin istemişti.

"Biz aslında Harry'i çağırıp bizim evde haber vermek istemiştik ama burada hep beraberken de söyleyebiliriz." Yanındaki eşinin elini tutmuştu. "Sarah'yla çocuk bekliyoruz." Hızla Harry'e döndüğümde yüzünün sarardığını fark etmiştim. Çok da güzel bir haber sayılmazdı onun için. "T-tebrik ederim." Sahte olduğunu sadece benim anlayabileceğim şekilde güldüğünde elimi bacağına götürdüm ve göz göze geldiğimizde sakin olmasını işaret  ettim. 

Çok geçmeden Harry lavaboya gitmek için isteyerek masadan kalkmıştı. Tek başına kalmaya ihtiyacı olduğunu bildiğimden peşinden gitmemiştim ama bazıları aynı fikirde değildi. Hemen ardından Sarah da misafir lavabosuna gitmek için izin istediğinde lafa atılmıştım. "Ben gösterebilirim." Başka hiçbir şey söylemeden ona lavaboyu gösterip odama girmiştim. Birkaç dakika bekleyip koridora çıktığımda sesini duymuştum. "İbne olduğun en başından belliydi baksana oje bile sürmüşsün." Aceleyle Harry'nin odasına daldığımda ilk başta onun yanına değil de kendi odama girdiğim için lanet etmiştim.

Harry yatakta dizlerini kendine çekmiş ileri geri sallıyordu, Sarah da onun başında elleri belinde suçlayıcı bir şekilde konuşuyordu. Beni fark ettiğinde bir adım geri atıp masum bir gülümseme yerleştirmişti yüzüne.

Hard Not to Fall | Larry ✔Where stories live. Discover now