- O N S E K İ Z -

889 82 73
                                    

💦💦

-

Otuz dokuz gün. Harry'le ilişkimize ad koyalı otuz dokuz gün olmuştu ve her şey sorunsuz ilerliyordu. Yani en azından bu bir ay sorun çıkmamıştı. Okuldaki birkaç homofobik dışında kimse garip karşılamamıştı, onların da bunu bize belli edecek cesaretleri yoktu zaten. Liam ve Zayn bizi ilk kez koridorda el ele gördüklerinde önce elimize sonra bize bakıp aynı anda "Sonunda." demişti. Niall ise Harry'i elinden sürükleyerek sınıfa sokmuş ve ders başlayana kadar bir şeyler konuşmuşlardı. Ne konuştuklarını hala bilmiyordum.

"Louis, birazdan gidiyoruz. Kalkın artık!"

Doğru ya, klasik noel arifesi kahvaltısı. Neden böyle bir şey yaptığımızı hiçbir zaman anlamasam da her sene babamla noel arifesinde dışarıya kahvaltıya giderdik, aileye Anne ve Harry katıldığında onlar da dahil olmuştu buna.

Kafamı çevirip kucağıma baktığımda Harry haftalardır yaptığı gibi kollarını belime sarmış kafası göğsümde uyuyordu. Uyurken ayrı bir masum gözüken yüzünü biraz inceledikten sonra Anne'in azarlarını işitmemek için Harry'i de kaldırmaya karar verdim.

Elimi uyurken birbirine girmiş saçlarına daldırdığımda hafifçe kıpırdanmıştı. "Haz, hadi uyan aşkım."

Sanki mümkünmüş gibi göğsüme daha fazla sokulmaya çalıştığında neredeyse üstüme çıkmıştı. "Biraz daha." Yeni uyandığı için normalden de kalın olan sesiyle mırıldandığında uyumasına izin verecektim ki merdivenlerden gelen ayak seslerini duymamla bunun mümkün olmadığını fark ettim. "Yarım dakika içinde annen odaya girecek, bence kalk."

Harry neredeyse başını döndürecek hızla yatakta oturur pozisyona geçtiğinde Anne kapıyı açıp içeri girdi. "Kaç kere söyleyeceğim kalkın diye, hadi." Daha sonra aynı hızla geri gitmişti. Harry arkası bana dönük bir şekilde oturup gözlerini ovalarken belinden sarılıp çenemi omzuna yasladım. "Günaydın."

"Günaydın Lou."

Omzunu öptükten sonra üstümdeki çarşaftan kurtulup ayağa kalktım ve ellerimi Harry'e uzattım. Ama elimi tutmak yerine kollarını açınca iç çekmiştim. "Bebek gibisin deyince kızıyorsun."

Bacaklarını belime dolarken mırıldanmıştı. "Değilim çünkü."

Kucağımda onu taşıyarak banyoya gittiğimde sonunda kendi ayaklarının üzerinde durmaya karar verip beni bırakmıştı. O işlerini bitirip çıktıktan sonra ben de çabucak halledip peşinden odaya döndüm. "Nereye gidiyoruz?"

"Geçen seneki yerdir herhalde. Kalın giyin yine de." Başını sallayıp dolabıma yöneldiğinde gülümsemiştim. İlişkimiz başladığından beri neredeyse tek kişi haline gelmiştik. Okulda, okul dönüşü evde, gece yatarken sürekli beraberdik. Hep benim kıyafetlerimi giyiyordu ve buna hiçbir itirazım yokt çünkü onu öyle gördüğümde bana aitmiş gibi hissediyordum. Ama her güzel bir şeyin sonu vardı, bu sene mezun oluyorduk ve üniversitede aynı yerde mi yoksa farklı yerlerde mi okuyacağımız hakkında bir fikrim yoktu. Sonunda altı ay sonrası için endişelenmeyi bırakıp önüme baktığımda Harry çoktan kırmızı kazağımı giymiş, dar pantolonu bacaklarından geçirmeye çalışıyordu. Eğildiği için tam önümde olan poposuna bakmamaya çalışarak kendime siyah bir sweatshirt ve pantolon çıkarıp hızlıca üstümü değiştirdim.

"Louuu." Sızlanan Harry'e döndüğümde dudaklarını büzmüş boy aynasına bakıyordu.

"Efendim?"

"Saçlarım çok kabarmış nasıl düzelecek bu?" Baktığımda saçlarının gerçekten de dağılmış olduğunu gördüm. Bileğimdeki siyah tokayı çıkarıp ona uzattığımda bana bakmıştı. "Topuz yap istersen."

Hard Not to Fall | Larry ✔Kde žijí příběhy. Začni objevovat