- İ K İ -

1K 111 174
                                    

Sabah alarmın sesiyle uyandım. Bana on yıl gibi gelecek olan okul yılının ilk günüydü, aman ne güzel.

Hareket eder etmez başımda keskin bir ağrı hissettim. Tamam aşırı sarhoş olacak kadar içmemiştim ama yine de başım ağrıyordu. Gözlerimi sıkarak banyoya ilerledim ve yüzümü yıkadım. Diğer işlerimi de hallettikten sonra odama döndüm.

Dolabımdan siyah düz tişört ve pantolon çıkarıp çabucak üstümü değiştirdim ve telefonumu da alarak odamdan çıktım. Niall'ın sabah erkenden kendi evine gittiğini söyleyen mesajını gördükten sonra telefonu kapatıp mutfakta bana arkası dönük olan tişörtsüz bir Harry gördüm. Sırt kasları dikkatimi çekmişti.

"Ne yapıyorsan bana da yapar mısın?" Dememle yerinde sıçradı ve bana döndü. O az önce ayakta mı uyumuştu?

"Tamam." Diyerek önüne döndü ve bir kase daha çıkarıp içine mısır gevreği döktü. Süt ve kaşık da koyup kaseyi bana uzattı.

Sessizlikle geçen beş dakikadan sonra boş tabakları alıp lavaboya koydum ve banyoya gidip dişlerimi fırçaladım daha sonra da parfüm sıkıp mutfağa geri döndüm.

Kafası masaya düşmüş bir şekilde uyuyan çocuğu görünce "Seni de bırakmamı ister misin? Yoksa bütün gün burada uyuyacaksın." Dedim. Kafasını kaldırıp bana baktı ve gözlerini ovuşturarak "Olur." Diye mırıldandı.

Beş dakika sonra ikimiz de arabamda okula gidiyorduk. Aynı okulda olmamıza rağmen o genelde yürüyerek giderdi. Sabah havası uykusunu açıyormuş.

Sessizce geçen kısa bir yolculuktan sonra bana teşekkür edip arabadan indi ve okula girdi. Ben de arabayı park ettim ve kapıdan içeri giren Zayn'e seslendim.

" Dün partide eğlendin galiba." Bana dönüp evet anlamına geldiğini düşündüğüm bir ses çıkardı. Niye herkes bu kadar uykuluydu?  Belki okul yüzünden sabahın köründe uyandıkları içindir diyen iç sesime göz devirdim ve yürümeye devam ettim. 

Tabii okulda herkes uykulu değildi. Koridorda bize dönen gözlere yapmacık bir gülümsemeyle karşılık verip sınıfa girdim ve arka taraflardaki bir sıraya oturdum.  Zayn yanıma geçip kafasını sıraya koydu ve uyumaya başladı. Ben de kulaklığımı çıkardım ve şarkı açtım. O sırada Niall içeri girdi ve arka sıraya oturdu. 5 dakika geçmeden sınıfa hocanın girmesiyle sessizlik oluştu.  

Tatilde neler yaptınız zırvalıklarıyla geçen bir dersten sonra araya çıktık. Gözüm kendi arkadaşlarıyla konuşan Harry'e takıldığı sırada koluma yediğim dirsekle arkamı döndüm ve Niall'la göz göze geldim. Ne var diye sallayınca "Zaten ilk gün daha.Eksek ne olur?" dedi. Zayn'e baktım ve onun da kafasını salladığını görünce tamam dedim ve çıkışa ilerledik.

Okulun karşısındaki kafelerden birine girip kahvaltı yaptık. Daha doğrusu Niall yaptı biz de onu izledik. Saat on iki gibi Steve'in mekanına gitmeye karar verdik ve kalktık. Niall'ın radyoda çalan şarkıyı bağırarak söylemesiyle geçen sinir bozucu bir on beş dakikadan sonra bara girdik. Daha öğlen olduğu için boştu biz de klasik masamıza geçtik ve konuşmaya başladık. 

"Sarah'yı gördünüz mü? " diyen Zayn'e "O kim?" dedim. Bana gözlerini büyütüp "Okula yeni gelen kız." diye heyecanla konuştu. "Seni tanımasam kıza aşık olduğunu sanacağım." dedim. "Sırf onun için bile düz olabilirim." deyince Niall "O iş biraz zor." dedi. 

"Neden?" deyince "Hadi ama kızın Harry'e bakışlarını görmediniz mi? İçine düştü resmen." dedi. "Kızı görmedim ki Harry'e olan bakışını nasıl göreyim." dememle "Doğru dedin." deyip limonatasına döndü. Barda patates kızartması yiyen ya da limonata içen tek insandı herhalde. 

Hard Not to Fall | Larry ✔Where stories live. Discover now