Bölüm Şarkıları
Justin Timberlake - Mirrors
Çav Bella
Au/Ta - Dance in the dak17.BÖLÜM “YAŞANMIŞLIKLAR VE YAŞANACAKLAR “
Büyük bir kalabalığın içinde tek olduğum, sokaklarda kaldırım taşlarını kendime arkadaş edinip yürüdüğüm zamanlar benden çokça uzaktı şimdi. Kendimi hiç ummadığım bir anda ummadığım bir kalabalığın içinde bulmuştum. Yürürken nefesini ensemde hissettiğim biri vardı. Her şey bittiğinde yokluğuna varlığına alıştığım kadar erken alışmak istediğim biri.
Sanki hayatım üç dönemden oluşuyordu. Onlar ölmeden önceki hayatım, onlardan sonraki hayattım ve Destan’ın gelişi ile değişen hayatım. Onun gelişi, yanımda oluşu, elimi tutuşu, bana sarılışı, kalbime savaş açışı, beni öpüşü, duvarlarımı yıkışı ve beni uyutuşu. En çokta uyutuşu.
Başımı göğsüne çekip yaslarken, hızlanan kalp atışlarını duymamı sağladığında “Annem beni hiç uyutmadı biliyor musun?” demek istedim ama diyemedim çünkü ağzımdan çıkan kelimeler ile beraber göz yaşlarımın birer birer düşeceğini biliyordum. Bana annemi hatırlattığı için ona kızdım fakat bana bu kadar özel hissettirdiği için ona iyice sokuldum. Bana verdiği huzurla beraber gözlerimi yumdum. Verdiği huzur yirmi bir yıllık hayatım boyunca hissettiğim huzurla eş değerdi. Eli saçlarımı okşayıp, içli bir nefes aldığında kendimi çoktan derin bir uykuya teslim etmek üzereydim. Kalbim, gözlerim uykuya teslim olurken bile hızlı atıyordu.
Burnumun ucunda hissettiğim nefes sesi ile kirpiklerimi araladım. Araladığım gözlerim, önünde ki maviler ile kala kalmıştı. Maviler o kadar yakınımdaydı ki sadece gözlerinin mavisini görüyordum. Kirpiklerimi kırpıştırdığımda göz bebeğinin büyüdüğünü hissettim. Büyüyen göz bebekleri, nefes almamı zorlaştırmıştı. Zamanın durduğunu düşündüm bir an. Zamanın durduğu o anda nefes almaktan korktum, yanaklarım ısındı. Onun kucağında bir kaç saatlik deliksiz bir uyku.
Mavilerinin tanıdıklığı tekrar yüzüme vurulurken, zor da olsa elimi kaldırıp kirpiklerinin ucuna dokunup “Ne kadar da mavi.” diye fısıldadım. Dokunuşum kirpiklerini kırpıştırmasına neden olurken, sıklaşan nefesi yüzümü talan edip geçmişti. Yüzü anlamadığım bir şekilde gerilmişti. Çıplak bacağımdaki elinin varlığı bana olduğumuz konumu hatırlattığında kalkmak için hareketlendim fakat bacağımı sıkan eli ile duraksamıştım.
Uykudan yeni uyandığını belli eden kısık gözlerine bakmaktan kendimi alamazken “Keşke uyandırsaydın. Saatlerdir bu şekildeyiz her yerin tutulmuştur şimdi.“ diye konuştum.
Bacağımdaki elini kaldırıp yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına koyduğunda içli bir nefes alarak “Buna değerdi."diye fısıldadı.
Kelimeleri kalbime tutunup kendilerine yer edinirken kalbimin atışını, soluksuz kalışını fark etti. Yüzünde sıkça rastladığım gülümsemesi yer edindi. “Nefesini kestiğimi bilmek güzel.” diye fısıldadı. Kalbim de çiçekler açtırdığını bilse ne yapardı acaba.
“Senden kaynaklandığını da nereden çıkarttın? ” diye inkar ettim.
Destan’ın kulağımın ardına koyduğu saçlarım tekrar düştüğünde rahatsız olup hepsini arkaya attığımda hım diye bir ses çıkartmış "Ben böyle yapınca soluksuz kalmıyorsun yani?"demişti.
YOU ARE READING
KARA KUYU "EFLATUN"
Teen Fiction*Yetişkin İçerik* +18 Kara kuyuydu orası içinde olmadığımız halde en dipteymiş gibi boğuyordu bizi. Kurtuluş yok gibiydi. Belki de yoktu. Kimselerimizi alıp bizi kimsesiz bırakmıştı. Biz kimsesizler birbirimizin kimsesi olmuştuk.