10.BÖLÜM "KIRIK KABURGALAR"

1.4K 1K 458
                                    


Bölüm Şarkıları
Ghost Monroe - I am the fire
Kaan Boşnak - Yorgunum ve Ağrılar

 

   10.BÖLÜM "KIRIK KABURGALAR"

Herkesin, hayalinin bittiği bir zaman vardır. Her şeyi kabullenip hayallerinin gerçekleşmeyeceğini öğrendiği bir zaman. Hayata adımımı attığım ilk andan beri hayaller ile yaşayan ben, hayal kurmayı çoktan bırakmıştım. Hayalim, babamın saçlarımı okşayıp, sıkıca sarılması. Annemin, o anlam veremediğim bakışlarından kurtulmam idi.

Bir çok kişinin mutluluğunun yok olduğu o akşam, yağmur birikintilerin ıslattığı kaldırımlar da yürürken, babamın bana atığı son tokattın acısı hala yanağımda iken bile, o anın geleceğini umut edip, hayal etmiştim. O kara akşam, hayallerimi de toprağın altına koymama sebep olmuştu

Hayallerimi toprağın altına koymak fazla yakmamıştı canımı fakat hayallerimin, baş kahramanlarını toprağın altına koymak kendimden parçaları da onlar ile toprağa koymama sebep olmuştu.

Kalbim acıyı en derinden hissettiğin de acı zamanla kalbimden tüm bedenime yayılmış, bütün uzuvlarıma taht kurmuştu. Düşüncelerimi işgal etmiş, yutkunma ihtiyacı hissettiğimde de kendini göstermişti. Acının eseri olan kırık kaburgalarım vardı.

Bir zamanlar ağabeyimin , incinmesine izin vermediği kaburgalarım, o günden sonra tek tek kırılmıştı. Babamın bana kalkan elini her seferin de tutup bana vurmasına engel olan ağabeyim yoktu. Heybetli bedeni ile önüme geçen babama karşı çıkan ağabeyim yoktu.

Şimdiler de özlemini fazlası ile hissettiğim kahverengi irisleri öfke ile parlar ve aynı zaman da babama karşı ağzından kötü bir söz çıkmasın diye de ekstra bir çaba sarf ederdi. Ama çoğu zaman kendine hakim olamazdı. O da anlamazdı, bana neden öyle davrandığını. Babamın ve annemin bana karşı olan davranışları ve tutumları karşısın da asabi bir kız olmuş her şeye, her sözlerine karşı çıkmıştım. Ağabeyimin söyledikleri dışında kimseyi dinlemez kafama göre takılırdım fakat bu kafama göre takılmalarımın çoğunun da cezasını çekmiştim.

Böyle zamanlarda sırtımı yasladığım, arkasına saklandığım, bana bir şey olmasına müsaade etmeyen ağabeyim Karan’ın yokluğu hala bile alışmadığım bir durumdu. Babam ve annemin yaptıklarından sonra yanıma gelir sıkıca sarılır, saçımı okşayıp bir öpücük kondurur, dudaklarını aralayıp tek bir şey söylemezdi çünkü ihtiyacım olanın sadece küçük bir sarılma ve birazcık da şefkat olduğunu bilirdi.

Beni o an olduğum çukurdan kurtarırdı çünkü o benim kahramanımdı. O gittikten sonra;
Kahramanların da bir gün gidebileceğini, ölebileceğini öğrenmiştim.  Bunu öğrendiğim zamandan itibaren acılarımı tamamen göstere bildiğim, kırık kaburgalarımı iyileştirecek biri olamamıştı.

O ilk ve tek kahramanımdı.

✨✨

Sarf edilen cümlenin ardından, duraksayan adımlarımız artık kapalı olan tüm kapıların, teker teker açılacağını gösteriyordu bize. Kapıların, açılması kolay olmayacaktı ama eninde sonunda açılacaklardı.
İçimi aniden kaplayan intikam hırsı bir kaç saat önce yaşanılanları unutturacak derecedeydi. Bunu göstermemeye çalışarak bakışlarımı yardım etmek için kolunu tuttuğum Destan’a çevirdiğimde mavi hareleri işte bu kadar derken kenarları yara olan dudakları sinsice kıvrılmıştı. Arkamız da oldukları için Erdal ve kızı bunu fark etmemişti elbette. Bakışları  beni bulduğunda onun da gözlerim de aynı şeyi gördüğünden emindim.

KARA KUYU "EFLATUN"Место, где живут истории. Откройте их для себя