6.Bölüm "KAYBOLUP GİDEN RUH"

1.8K 1K 951
                                    


Playlist ;Boy Epic scars
Lord Huron Edns of the earth

Yaprak açmadan ölen bir çiçeğin soluşu gibi hayallerin de gerçekleşmeden öldüğü zamanlar vardır. Güneş almadığı için ya da sulanmadığı için ölen çiçek tıpkı gerçekleşmesinin imkansız olduğunu düşündüğün, gerçekleşsin diye bir şey yapamadığın hayallerine benzer.

Bundan tam dört yıl önce hayaller ile yaşardım. Bir gün yaşadığım kötü olayların üstünü yaşanan iyi olayların kapatacağını dair hayallerim vardı. Bu hayatta ki tek koruyucum hala gözlerini yummamışken bana ; annem ile babamın bir gün yaptıklarına pişman olacaklarını söylerdi ve onları affetmem için ellerinden geleni yapacaklarını söylerdi.

Hayal ederdim babamın bana sıcak bir gülümseme sunduğunu , başımı alıp omzuna koyduğunu ,annem mutfakta yemek yaparken benim de ona yardım ettiğimi, onun saçlarına benzeyen saçlarımı tarayıp öpücükler koyduğunu hayal ederdim.

O gün benim hayallerim onlar ile birlikte toprağın altına girmişti. Geriye sadece küçük bir beden de koca bir enkaz kalmıştı. Eymen , Sıraç ağabey, Laçin, Elif tarafından az da olsa toparlanması sağlanılan bir enkaz.

Gözlerimi açıp yataktan kalktığımda Eymen'in yanım da olmayışı büyük bir boşluktu. Kendimi kötü hissediyordum. Eymen ne yapıyor diye merak ediyordum.İlk defa benden ayrı kaldığı için çok üzgündü. Dün gece onunla konuştuğum da yemek yiyeceğine, kendine dikkat edeceğine dair söz almıştım ama aklım onda kalıyordu. Hem onsuz kendimi kötü hissediyordum. Onun kıvırcık saçlarını dağıtıp, eğlenmek en büyük terapimdi.

Gözlerim ağrıyordu akşam uyumama izin vermeyen bin düşünce ile boğuşmuştum.

Pencereye doğru gidip perdesini kaldırdığımda gün aymış olmasına rağmen bulutlar gökyüzünü kuşattığı için hava hafif karanlıktı. Havaya bakarken dudaklarımın kıvrılmasına mani olamadım.

Eskiden olduğu gibi tek başıma yağmurda ıslak kaldırımlarda su birikintilerine basa basa dolaşmayı özlemiştim. Bazen tek iyi hissettiren şey böyle bir hava da sessizce yürümekti.

Pencerenin önünden çekilip önüme gri gelen tişörtümün yakasını arkaya çekiştirerek, iflah olmaz saçlarımı arkaya attıktan sonra odanın kapısını açıp odadan çıktım. Hemen karşı da onun odasının yanında ki kapıyı açıp içeri girdim. Girer girmez sıcak ve buharlı bir hava karşılamıştı beni ve çok güzel erkeksi bir koku geliyordu gözlerimi yan tarafa çevirdiğimde buharlı bir duş kabini ile karşılaştım. Sanırım benden önce duş almıştı.

Bu duruma nasıl alışacağımı bilmiyordum bir erkek ile resmen aynı evde yaşamaya başlamıştım ama sanki hiç bir sorun yokmuş ,onu çok iyi tanıyormuş gibi normal davranıyordum. Bunu normal karşılıyor olmak normal olmadığımı mı gösteriyordu. Kimseye bir şey söylememiş olmak ta ayrı bir içimi kemiriyordu. Oflayıp lavaboya döndüğümde aynadan kendime baktım. Böyle düşünmeye devam edersem pişman olacak gidip her şeyi anlatacaktım Sıraç ağabeye.

Lavabonun aynasından kendime baktığım da gözlerimin etrafının kızarık, ben buradayım diyen dudaklarımın kurumuş olduğunu ,kıvırcık olan saçlarım kirlendiği için daha az kabarmış olduğunu fark ettim. Aynadan gözlerimi çekip musluğu açıp yüzümü yıkayıp yan tarafta ki dolaptan yüzümü kurulamak için küçük bir havlu aldım. Havluyu yüzüme sürdüğümde çok yoğun bir şekilde onun kokusu geldi burnuma buna karşılık burnumu kırıştırdım. Kokunun kötü olmasından değil çok güzel olmasından ötürü kırıştırmıştım burnumu.

KARA KUYU "EFLATUN"Where stories live. Discover now