4.Bölüm "İLK ADIM"

3.2K 1.1K 1.6K
                                    

Bazı olaylar gerçekleşmeden önce yaşanmaması için önüne geçebileceğini düşünürsün. Ama bazı olaylar gerçekleşmek için an kollar önüne geçebileceğin türden değildir.

Şimdi düşündüğüm zaman o gün erkenden evde olsaydım ne değişirdi ki, belki bende ölmüş olurdum Eymen kimsesiz kalırdı.Daha beş yaşındayken hayatının en büyük acısını yaşarken bir de ben gitseydim kim bilir ne yaşardı. Şuna inanıyorum aslında o gün evden olaylı bir şekilde çıkmam ve geç gelmem Eymen'in kimsesiz kalmaması ve bana ihtiyacı olmuş olmasıydı. Kaderdi bir nevi.

Dün akşam o gittikten sonra Eymen'in yanına uzanmış uyumaya çalışmıştım. Sabaha doğru gözüm ağrımaya başlayınca zoraki bir şekilde uyuya bilmiştim. Sabah uyandığımda ise başımda ki ağrı ile baş etmeye çalışarak her zaman ki gibi Eymen ile kahvaltı yapıp onu okula bırakmış, kafeye gelmiştim.

Mavinin ne zaman geleceğini bilmiyordum. Gözüm sürekli kapıdaydı. Bedir Amca ne anlatacak merak ediyordum.Tam olarak güvenemeyeceğimi biliyordum içimde ki kötü hisler güvenmeme engel oluyordu.Belki işin içinde onlar da  vardı.

Ben kasada dururken Laçin yanıma gelip önüne gelen turuncu saçlarını arkaya atarak "Nereye gideceksin? Bugün Nilüfer Abla'dan izin alırken sesini duydum" diye sordu meraklı bir ses ile

Laçin'e Elif ve Doğu'dan daha yakındım onunla daha önce tanışmıştık. Fazlası ile meraklı ve konuşkan biriydi. Aklına eseni yapar, söylerdi. Turuncu saçları ve beyaz teni ile son derece dikkat çekici bir kızdı. Kendine özen göstermeyi sever, giyinişi ve tarzı ile ben buradayım dedirtirdi. Hatta bazen düzgün giyinemediğim konusunda nutuk çeker durur, umursamadığımı anladığında ise daha çıldırırdı. Babası ile beraber yaşıyordu, tek varlığı babasıydı. Babası hastaydı, mide kanseriydi, bir yıl önce öğrenmişti bunu öğrendiği vakit kendine gelmeyeceğini düşünmüştüm, bir süre sonra acısını içine gömüp Selim Amca'ya iyi görünmesi gerektiğini söyleyip iyi olmaya başlamıştı.Selim Amcanın bir yılda nasıl çöktüğünü kendi gözlerim ile görmüştüm, heybetli ve sağlıklı görünen adam eriyip gitmişti. Laçin'in tek korkusu Selim Amcanın onu bırakıp gitmesiydi.

Hiçbirimiz el bebek gül bebek yaşamıyorduk ki zaten. Acılar ile yoğrulmuş bedenlerimiz, kalplerimiz vardı.

Her dert farklı acılar verirdi, her insanın kendine göre acıları vardı.

Ona bakıp "İşim var" dediğimde.
Gözlerini devirip "İşin olduğunu biliyoruz kıvırcık ne işi"dedi.
Mantıklı bir şey söylemesem kurtulamayacağımı  biliyordum.

Derin bir nefes alıp" Bir arkadaşım gelip beni alacak" dedim. Ben sözümü bitirmeden gözlerini kocaman açıp ne diye bağırmaya başladı "Senin bizim bilmediğimiz bir arkadaşın mı var? " demişti.

Anlatamadığım şeyler vardı ona. Önüme gelen kıvırcık saçlarımı arkaya atıp

"Benim hakkımda daha bilmediğiniz çok şey var Laçin" dedim aksi bir ses ile. Beni daha fazla sıkmaması için bazen böyle şeyler söyleyebiliyordum. Onları çok seviyor olmam ,değer veriyor olmam her şeyi onlara anlatabileceğim anlamına gelmiyordu. Evet anlata bilirdim ama anlatmamayı seçiyordum.

Laçin bana dönüp gözlerini gözlerime dikti
"Bu bilmediğimiz bir şey değil Zifir.Ama senin hakkında her şeyi bilmiyor olmamız seni düşünmeyeceğimiz anlamına da gelmiyor.O yüzden bugün her nereye kiminle gideceksen kendini düşün" deyip içeri girmişti.

Kapanan fakat izi kalan yaralarım vardı. Bunu görüyorlardı ama ben izin vermediğim için müdahale edemiyorlardı. Çoğu zaman onları kıra biliyordum ama buna alıştıklarını sanıyordum.

KARA KUYU "EFLATUN"Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora