3 - SLOGAN ATIŞMASI

4.4K 224 22
                                    

Şimdiki Zaman

Gözümü zar zor bana uzaktan bakan çocuktan çekip olabildiğince hızlı bir şekilde uzaklaştım buradan. Kendimi erkekler lavabosuna attım. Varlığını unuttuğum kalbim hızlı hızlı atarken yüzüme bir su çarptım. Onun burada ne işi vardı? Onu davet etmemiştik.

Lavabodan çıkıp tekrardan büyük mekâna girdim, insanlar birbiriyle kaynaşmaya başladığı için uzun soluklu muhabbetlere geçiş yapılmıştı. Nefes nefese bakışlarımı salonda gezdirmeye başladım o sırada birinin, "Esat Bey?" dediğini duydum. Bakışlarımı soluma çevirdiğimde benimle konuşan kişinin şirketimizin çalışanlarından Emrullah olduğunu fark ettim. Benden cevap gelmeyince, "İyi misiniz?" diye sordu, "İyiyim." dedim bir çırpıda. "Esin Hanım'ı görsün mü Emrullah?" Sorumla bakışlarını önüne çevirdi, "Şurada," dedi ve parmağıyla hafif çaprazımızdaki masayı işaret etti. Kafamı sallayıp konuklarla konuşan Esin'in yanına seri adımlarla gittim.

Masaya yaklaştığım sırada Esin'in, "Çok haklısınız efendim, biz de yeni genç modasını takip ettiğimiz için giysilerimize yeni imaj yaratmaya çalışıyoruz ama yok! Bu yeni nesli anlamak çok zor efendim, çok!" dediğini duydum, Esin'in esprili bir dille kurduğu cümleyle masadan bir kahkaha koptu. "Bizi kandırmayın Esin Hanım! Siz bu işi çözmüşsünüz ki şu an bu geceyi düzenliyorsunuz!" Hafifçe öksürdüğümde sohbetlerine ara verip bakışlarını bana çevirdiler.

"İyi eğlenceler," dedim gülümseyerek.

"Teşekkürler Esat bey," dedi demin Esin'e cevap veren adam, Barış'ı gördüğüm için o kadar sarsılmıştım ki buraya gelecek bütün isimleri ezbere bilmeme rağmen şu an karşımdaki adamın adını bir türlü hatırlayamamıştım.

"Size de efendim," diyebildim sadece.
"Sohbetinizi böldüm, kusura bakmayın. Esin Hanım'la konuşmam gereken bir mevzu vardı da," Cümlemi bitirir bitirmez, "Hayrola?" dedi Esin, bakışlarımı ona çevirdim, "Hadi." dedim ve önünden yürümeye başladım, Esin'in misafirlere, "Kusura bakmayın, hemen dönerim." dediğini duydum.

İlerleyip sahneye çıkmadan önce orkestranın beklediği orkestra odasından hızlıca içeri girdim , kapı kapanma sesini duyduğumda arkamı dönüp, "Onun burada ne işi var!" dedim direkt konuya girerek.

"Kimin burada ne işi var? Neden bahsediyorsun Esat, açık konuş!" dedi ortağım, Esin şirketten yaklaşık %30'luk bir pay sahibiydi. Babam hastalanıp yatağa düştükten sonra bana şirket işlerinde o yardımcı olmuştu, liseden beri şirketin başına geçmem zaten planlaştırılmıştı ve eğitilmeye başlamıştım ama yine de bizzat bu işin içinden birinin tecrübelerini dinlemek oldukça yararlı olmuştu.

"Kimden bahsettiğimi çok iyi biliyorsun Esin, rakip şirketin patronunu mu çağırdın yemeğe?" dedim burnumdan soluyarak, onu görmek istemiyordum, ona bağlanmak istemiyordum, o kaybediş hissinin verdiği ağırlığı tekrar yaşamak istemiyordum. Gördüm, bana bakan gözlerindeki öfkeyi gördüm, o gözlerin bana o şekilde bakması benim için ağır bir işkenceydi. Gel gör ki, bunu Esin'e bu şekilde anlatamayacağım için, "O puştu bir saniye bile görmeye dayanamam ben!" Şeklinde açıkladım kendimi.

"Bir daha küfür etme Esat, artık çık şu eski hayatından! Sen bir şirketin başına geçtin! Davranışlarına, konuşmana, mimiklerine... Hepsine dikkat etmek zorundasın. Başkası hakkında konuşurken bile küfür etmemek zorundasın anlıyor musun beni?" dedi sakince ama ben sinirden titremeye başlamıştım, dediği her şeyi zaten harfi harfine uyguluyorum! "Oluşan rekabetten dolayı ona kin gütmeni anlıyorum ama bir karar verirken duygularımızı geri plana atarız biz." Bakışlarımı karşımdaki orta yaşlı olmasına rağmen hâlâ genç gözüken ve disiplinle kafayı bozmuş kadından çekip duvara baktım, "Bak, onu ben davet ettim. Rakip olmamızı bir kenara bırakıp onlara kapımız açtım, açtık. Onu gören insanlar, 'Aaa şuraya bak, aradaki rekabete rağmen kutlama için bu markadan insanları çağıracak kadar olgunlar' diyecek bizim için!" dedi Esin, alayla sırıttım.

"Belki de tam tersini derler?" dediğimde Esin kaşlarını çatarak, "Pardon?" dedi, "Çok iyimser bakıyorsun, belki de başarımızı gözlerine gözlerine sokmak istediğimizi düşünürler, olamaz mı? Bakın sizin yapamadığınızı biz yaptık, der gibi!"

"Bunu ancak senin gibi yeni yetme biri düşünebilir! Buradaki hiç kimse senin gibi düşünmeyecektir Esat, buna emin olabilirsin!" İşte bu acıtmıştı, "Beni ağır konuşmaya sen zorluyorsun, burada marka için bir çaba sarf ediyorum ama sen çocukça kinin yüzünden davranışımı lekeliyorsun!"

"Tamam Esin," dedim sinirlerimi gevşeterek, "ne yapmamı istiyorsun tam olarak? Bunca zaman gerek reklamlar gerek sloganlar olsun birbirimizle atıştık." Aslında ne yalan söyleyeyim, bunu yapmak hoşuma gitmişti, yaptığım göndermelere Barış'ın uzun uzun düşünüp cevap verdiğini bilmek içimde garip bir mutluluğu yeşertiyordu çünkü bütün bunları yaparken aslında beni düşünüyordu.

Örneğin bizim sloganımız,'Evde ve Sokakta Rahat Bir Yaşam!' ise o markadan, 'Her Yerde, Her An Rahat ve Şık bir Yaşam' oluyordu ve bunu yaparken Barış'ın nasıl bir hırsa büründüğünü tahmin etmek bana sadistçe bir haz veriyordu. Ona kendimi unutturmuyordum.

"Şimdi de gidip hiçbir şey yaşanmamış gibi onunla selamlaşmam mı gerekiyor, cidden mi Esin?" Aslında 'hiçbir şey yaşanmamış gibi' derken bahsettiğim şey ilişkimi ve ayrılığımızı da kapsıyordu ama Esin'in bundan haberi olmadığı için doğal olarak sadece markalar arası kapışmayı göze olarak konuşuyor.

"Evet, aynen öyle yapman gerekiyor!" dediğinde ağzımdan histerik bir kahkaha çıktı, "Yüzsüzlük," dedim kahkahama tezat sinirli sesimle.

"Reklamın iyisi kötüsü olmaz Esat, bizim slogan atışmaları zamanında büyük ses getirdi, eminim bu olay da çok konuşalacak. Ayrıca senden bayılma taklidi yapmanı istemiyorum, alt tarafı gidip selam vereceksin, hem de hemen!"

"Emrin olur, patron!" Esin'in sabrı taşmış olacak ki kapıyı açıp hızla dışarı çıktı ve arkasından sertçe kapattı.

Karanlık odada bir süre durdum. Çok değil, yaklaşık birkaç saniye sonra başka seçeneğim olmadığını fark ettim.

Geçmişimle yüzleşme vaktim gelmişti.

KALBİN GÖZYAŞLARI (GAY)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ