4 - MAHZUN BAKIŞLI ELA GÖZLER

4.1K 212 19
                                    

5 Yıl Önce

Temiz ve ferah havayı, derin bir nefes alarak içime çektim. Şu an olduğumuz bölgede kimsenin olmaması oldukça şaşırtıcıydı. Barış da benimle aynı şaşkınlığı paylaşıyor olacak ki, "Böyle bir yerde, neden sadece biz varız?" dedi hayretler içerisinde.

"Böyle bir yerin varlığından haberim yoktu," dedim bir soluma sağıma bakarken, "Ben gelmeden araştırmıştım." dedi Barış, bakışlarımı ona çevirdim, o hayretle elini suyun üzerinde gezdiriyordu.

"Öyle mi?"

"Evet, adı Musa Köprüsü. Dümdüz gidersek Roovere Hisarı'na ulaşırız,"

"Bunları bir hafta içinde mi öğrendin?" dedim, bana bakmadan omuz silkti.

"Hep bir ilgim vardı," dediğinde meraklanmıştım, "Hollanda' ya karşı mı? Neden?" Elini temiz sudan çekip bana döndü.

"Biliyorsun zaten, Hollanda'da eşcinsel evlilik yasal." dedi, hüzünlü sesi anında kalbime işledi, "Barış..." dedim ama lafımı tamamlayamadan, Barış ıslak elini bana doğru silkelendiğinde yüzüme birkaç damla su damlası geldi. Anında yüzümü buruşturup elini kavradığımda kıkırdadı, "Yine başladın adımı sayıklamaya, mutlu olmak için gelmedik mi buraya? Binbir türlü yalan söyledik buraya gelebilmek için!" dedi, şimdi sesi neşeli geliyordu. Avucumdaki eli sımsıkı kavradım ve yürümeye devam ettik. "Sana olan aşkımdan adını sayıklıyorum işte daha ne istiyorsun?" dedim ona sataşmak için, arkamda olmasına rağmen, şu an gözlerini devirdiğine eminim. "Tabii," dedi sadece.

Tam da üstünde yürüdüğümüz köprü yukarı doğru yol almaya başladığında, "Dur!" dedi Barış aniden, boynundaki fotoğraf makinesini yüzünün hizasına getirdi ve bir fotoğraf çekti.

Sonunda köprünün sonuna geldiğimizde, önümüzdeki uzun yeşillik alana göz gezdirdim. Hollanda seyahatimiz boyunca ilk defa bu kadar yeşil bir alan görmüştüm, "Oha..." Barış'ın hayranlık dolu sesiyle sırıttım, "Hoşuna gitti mi?" dedim evet demesini umarak, bütün bu yolu sırf onu memnun edebilmek için çekmiştim.

Gerçi aynı zamanda kendimi de memnun etmiştim. Burada Türkiye'nin aksine, iki erkeğin birlikte olduğunu görünce yargılayacak insan yoktu. Gün içinde çok az yargılayan bakışlara maruz kalıyorduk, dolayısıyla Barış'ın elini dilediğim zaman tutabiliyordum. Bu benim için paha bilemezdi.

"Dalga mı geçiyorsun? Bu müthiş bir şey! Gel hadi." dedi Barış heyecanla, ben hâlâ hayran hayran etrafı izlediğim için Barış aniden elimden tutup çekiştirmeye başladığında ilk afallasam da sonrasında gülümseyerek onu takip ettim.

Yeşilliğin üstüne oturduğumuzda, şimdi daha net bir şekilde köprünün ortadan ikiye ayırdığı denizi görebiliyorduk.

Barış çantasını açıp içinden resim dosyasını çıkardığında bir kaşım yukarı doğru havalandı, "Hem fotoğraf çektin hem de resim mi çizeceksin?" dedim, genelde onun davranışlarını sorguladığım sorularıma agresif cevaplar verirdi ama bu sefer gülümsedi, yandan bakıyor olmama rağmen ela gözlerinin parladığını fark ettim, "Anları ölümsüzleştirmeyi seviyorum," dedi ve ekledi: "Eğer bir gün seninle bir daha görüşemeyecek olursak, muhtemelen bu fotoğraf ve resimlere bakıp ağlarım." dedi kalemiyle resmine taslak hazırlarken, cümlesiyle sinirlendim.

"Ne demek istiyorsun?" dedim, burnumdan soluyordum. Zaten şu dönemde onunla olan ilişkim konusunda daha da hassaslaşmıştım ve böyle güven vermeyen cümleler kurması hiç yardımcı olmuyordu!

"Bir şey demek istemiyorum," dedi sakin bir şekilde, "Ben sadece ihtimalleri söylüyorum Esat, şu anda Hollanda'da olabiliriz ama tekrardan Türkiye'ye döneceğiz. Sence oradayken ilişki yaşamamız bu kadar kolay olacak m-" Cümlesini bitirmesine izin vermeden, "Sen beni sevmiyorsun." dedim sert bir tonla, Barış kabaca bir taslak yaptığı resim kâğıdını bırakıp bana döndü. "Kurduğum cümleden bunu mu çıkardın Esat?" O da sinirlenmişti ama sesi benimkinin aksine daha sakin geliyordu.

KALBİN GÖZYAŞLARI (GAY)Where stories live. Discover now