Dilek

486 49 108
                                    

🍭 BÖLÜM SONU YAZISINI MUTLAKA OKUYUN!

Kendimi geri çektim gözlerim hala kapalıydı. Yavaşça açtım ve Arez'e baktım. Onun da gözleri hala kapalıydı. Buruk bir tebessümle bir adım ondan uzaklaştığım esnada eş zamanlı olarak Arez de gözlerini açtı. Beni belimden tutup kendine çekti.

"Neden?" diye fısıldadı kulağıma doğru. Dudaklarımı araladım ama diyecek bir şeyim olmadığı için tekrar kapadım.

"Bölüyor muyum?" Ilım'ın sesini duymamla kendimi Arez'in kollarından çıkararak bir iki adım uzaklaştım.

"Bir şey mi oldu?" diyebildim.

"Yat ile açılmaya karar vermiştik, sıra ona geldi. Ben de size haber vermek için geldim." dedi Arez ve beni kaçamak bakışlarla süzerken.

"Güzel." diyerek grubun olduğu kısıma yürümeye başladım Ilım ile. Arez de birkaç saniyelik duraksamasının ardından bizi takip etti.

"İyi misin?" Uraz kısık gözlerle bana baktığında gülümseye zorladım kendimi.

"Evet, iyiyim." Sesim ne denli inandırıcı çıkmıştı bilmiyorum ama üstelememişti. Kısa bir hazırlığın ardından yata bindik ve açılmaya başladık. Etraf karanlık olsa da nereden çıktığını bilmediğim disko topu gibi olan alet yaydığı renkli ışıklarla ortamı fazlasıyla aydınlatıyor, coşturuyordu.

Herkes kaldığı yerden eğlencesine devam ediyor, eğleniyordu. Yat iki katlıydı bunu fırsat görerek oradan ayrılarak bir alt kısma geçtim. Gözüme çarpan pikeyi elime alarak bir yer seçip oturdum. Pikeyi bir şal gibi omuzlarıma atarak kendimi onunla sarmaladım. Ay ışığının sudaki yansımasına kaydı bakışlarım ardından hafiften başımı geriye doğru atarak aya bakmaya başladım. Biraz önceki Arez ile olan yakınlaşmamız geldi aklıma.

Neden geri çekilmiştim?

Doğrusu bunun sebebini tam olarak ben de bilmiyordum. İçimdeki duygu seli mantıklı veya mantıksız herhangi bir şeyi düşünmemi engelliyordu. Aydan bakışlarımı ayırıp denizin dalgasına odaklandığımda onları kıskanırken buldum kendimi. Bu denli dertsiz tasasız ilerleyişlerini imrenerek izledim. Keşke ben de sadece bir dalgadan ibaret olabilseydim.

"Dalmışsın." Dikkatim dağılsa da sesin sahibine bakmadım. Sessizliğimi korudum konuşmak yerine. Konuşmayacak olduğumu anlamış olacak ki yine o konuştu cevabımı beklemeden.

"Eğer olur da biriyle konuşmaya ihtiyaç duyarsan senin için burada olacağımı bilmeni isterim."

Pars.

Onca zamanın ardından aniden bizim okula gelmesi bir yana yakın arkadaşım olan hatta tek arkadaşım olan Deniz ile onunda zamamla yakın olması... Tüm bunlar o kadar hızlı olmuştu ki, sonuç olarak çoğu zaman aynı ortamda oluyorduk ister istemez.
Ona karşı bir nefretim yoktu. Kötü bir düşüncem de yoktu aslında sadece beni geçmişte hayal kırıklığına uğratmıştı ve bu kolay hazmedebileceğim bir şey değildi. Bu sebeple olabildiğince onunla sohbet edip diyolağa girmekten kaçınıyordum ama bu sefer tüm bunları bir kenara bırakarak konuşmayı tercih ettim.

"Küçükken her şey daha kolaydı." diyerek sessizliğimi bozdum.

"Evet, belki o zamanlarda da her şey mükemmel değildi ama en azından her şey daha netti." ben kendimle konuşuyormuş gibi bir havadayken o da beni dikkatle izliyor ve sözlerimi pür dikkat dinliyordu.

"Ama şu an..." Derin bir nefes aldım ardından tuttuğum nefesimi usulca geri vererek cümleme devam ettim.

"Her şey o kadar karışık ki... Tıpkı bir labirent gibi." dedim. Birkaç saniye duraksadıktan sonra son cümlemi sessizce mırıldanarak söylemiştim.

KIRMIZI ODAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin