Fırtına Öncesi Sessizlik

1.2K 131 45
                                    

Yatağın kenarına oturmuş onu izliyordum. Bedeni o kadar kırılgan ve güçsüz duruyordu ki bu yutkunmama bile engel oluyordu. Düğümleniyordu boğazım, nefes alamıyordum. Ona Ids vermişlerdi doktorun söylediğine göre şu anlık verilen miktarı bilmesemde az bile verilmesi çok kötüydü.

Hepsi benim yüzümden.

Yumruklarımı sıktım. Hepsi benim yüzümdendi. Onu... Onu... Derin bir nefes alıp verdim.

Koruyamamıştım.

O pislik herife bunu fazlasıyla ödetecektim. Yaptığı her bir şeyin hesabını soracaktım ona. Yüzüne düşen saç tutamını kulağının arkasına doğru ittirdim. Öylesine savunmasız,narin duruyordu ki bu içimdeki bir yerlerin sızlamasına neden oluyordu.

Özür dilerim küçüğüm.

Özür dilerim. Usulca yaklaşıp dudaklarına ufak bir öpücük kondurdum.

2 gün sonra...

Açılan kapı sesiyle bir süredir tavanda gezindirdiğim bakışlarımı odaya giren kişiye yönlendirdim.

Arez.

Temkinli adımlarla yanıma yaklaşırken konuşmak istiyor ama bir türlü konuya nereden gireceğini bilemiyor gibiydi. Başımın ucundaki tekli koltuğa usulca oturdu. Ne kadar benimle konuşmak istediğini bilsem de bakışları benim haricimde odanın her bir yanını geziniyordu.

"Doğrusu daha büyük olduğunu sanmıştım." konuşmaya ilk başlayan ben oldum. Sesimi duyduğunda irkildi sonraysa bana kaçamak bir bakış attı.

"Hı?"

"Bana küçüğüm dediğinde büyük olduğunu söylemiştin." eli ensesine gitti.

"Ha. Evet. Sonuç olarak senden büyüğüm." Düşündüğüm kadar olmasada benden büyük olduğunu az çok anlayabiliyordum.

"Daha iyi misin?" sorusunu başımla onayladım.

"Deniz? Telefonumu buldun mu?" sakin bir şekilde yanıtladı.

"Onu hallettim ben merak etme."

"Tabi ya senin her zaman bir planın vardır değil mi Arez? Ya da Yekta mı demeliyim? Sana nasıl seslenmemi istersin?"

"..." derin bir nefes alıp verdi.

"Ben sana yemen için bir şeyler getireyim." Cümlesini bitirdikten sonra odadan hızla ayrıldı. Ben de tavana dikkatimi geri verdim.

Arez'in ağzından:

Laris'in şu an ki tavrı beni korkutuyordu. Yaşananlar hakkında orada ona yapılanlar hakkında ağzını açmıyordu. Ona yalan söyleyip hayatına girmemle alakalı imalar yapsa da bunu yaparken bile bir hayli sakin duruyordu. Huzursuz edici bir sakinlikteydi hareketleri şu an ve bu durumun fırtına öncesi sessizlik olma ihtimali beni endişelendiriyordu. Neden bağırıp çağırmıyordu? Tıpkı o gün telefonda bağırışı gibi...


"Seni bir daha görmek istemiyorum."

"Hiçbir şekilde benimle bir daha iletişime geçme, anladın mı beni?"

KIRMIZI ODAWhere stories live. Discover now