Karanlık

9.3K 380 62
                                    

Bölüm sonu yazısını mutlaka okuyun!

Hala içinde bulunduğum durumu algılamakta zorluk çekiyordum. Etraf yoğun sayılabilecek sis ve toz dumanlarıyla tüm yolu sarıp sarmalamıştı. Ve biz deli gibi koşuyorduk. Sol elimi kavramış olan elin sahibine baktım. Yüzünden ziyade şu an sadece arkası görüş açımda olsa bile,

O öylesine kusursuz gözüküyordu ki.

"Niye koşuyoruz böyle Arez?"

"Kötü adamlardan kaçıyoruz küçüğüm." Kötü adamlar mı?

"Gelin buraya, kaçmayın!" peşi sıra arkamızdan koşan adamların sesiyle irkilerek kendime geldim. Arez elimi mümkünmüş gibi daha da sıkıca kavradı.

Hiç bırakmayacakmışcasına hissiyatı veriyordu adeta.

Yakalanma düşüncesi beni adeta sarmalarken bu ihtimali elimden geldiğince düşünmemeye çalışıyordum. Çünkü eğer olur da yakalanırsak peşimizdeki adamlara Arez ve bana ne yapabileceklerini kestiremiyordum. Tek bildiğim kesinlikle iyi olmayacağıydı. Dalıp gittiğim düşüncelerim yüzünden dikkatim dağıldığında ayağım sendelerken düşmekten son anda kurtulmuştum. Fakat eş zamanlı olarak duyduğum sesle bedenim buz kesti. Olduğum yere çivilenirken Arez de durmuştu, sırtı hala bana dönüktü. Issız sokakta derin bir sessizlik hüküm sürerken yere düşen boş silah kovanın zeminde bıraktığı tok ses kulaklarımı çınlatabilecek cinstendi. Arez'in elimi sımsıkı kavrayışı gittikçe hafifleşirken eli usulca tuttuğu elime veda ederek ondan ayrıldı. Ardından dizlerinin üstüne düştü önce, bu ana kalbim teklemişti.

"Korkma iyiyim, küçüğüm." diye mırıldandı ama sesi hiç ikna edici değildi. Bedeni tamamiyle yere yığılmadan önce son kez konuştu.

"Kaç küçüğüm." Çok geçmeden bedeni tamamiyle yere düştüğünde nefesim kesildi. Gözlerimden yaşlar hızla firar ederken dudaklarımın arasından acı bir feryat kaçtı.

"Arez!"

Nefes nefese uyandığımda ilk yaptığım hızla etrafıma bakınmak oldu. Yavaş yavaş nefesimi düzene sokarken odamada olduğumu kavradım. Gördüklerimin sadece bir kabus olduğunu anlamamla gevşerken yanaklarımdaki ıslaklığı fark ettim, ağlamıştım. Yanaklarımı silerken yatakta hoşnutsuzca kıpırdandım. Onunla bir nevi bizzat buluştuğumdan beri Arez ortalarda yoktu. O günün ardından tam on gün geçmişti. Tanışalı çok olmamıştı zaten ve niye bir anda ortadan böylesine kaybolduğuna dair de hiçbir fikrim yoktu. Acaba ben mi bir şey yapmıştım? İşi çıktı diyelim neden bana haber vermemisti? Tamam doğru haber vermek zorunda değil ben kimim ki? Zaten o da öyle bir şey olsa bile haber vericek türde bir insan değildi kesinlikle. Aklıma yığılan tüm soru bulutlarıyla gergince tuttuğum nefesimi bıraktım.

Dile kolay koskoca on gün.

Birkaç kez mesaj atsam bile geri yanıt vermemişti. Ben de yazmayı bir süre sonra kesmiş umutsuzca beklemeye başlamıştım. Bir anda ortadan kaybolması beni gereğinden fazla germişti. Acaba yanlış bir şey mi yaptım konulu bir çok soruyu kendime yöneltip kendi kendime yine yanıtlarken bu durumun içinden çıkamayıp kendimi saçma sapan suçlamayı da bir kenara bırakmıştım.

"Şst. Sen iyi misin?" aniden gelen robotik sesle yerimden sıçradım. Bu oydu.

Arez?

Anın şokunu üzerimden attığımda yataktan doğrulup çıktım. Bilgisayarımın karşısına geçip sandalyeye oturdum.

"Arez." dedim sadece ne cevap vereceğimi bilemezken.

"Efendim, küçüğüm?" rahatlasamda gelmesine ona fazlasıyla sinirliydim.

"Neredesin sen?" ben tüm ciddiyetimle konuşup kırmızı bayrak görmüş boğa gibi burnumdan solurken o gereğinden fazla sakin ve rahattı. Bu beni daha da sinirlendirmekten öteye gitmiyordu.

"Buradayım." verdiği cevaba göz devirdim.

"Tam on gündür neredesin?" sorumu yenilediğimde zerre beni takmadığını belirtircesine rahattı.

"O kadar oldu mu ya? dediğinde sinirimi kontrol altında tutmaya çabalıyordum.

"Evet, oldu."

"İşim vardı." diyerek sorumu geçiştirirken patlamam sadece an meselesiydi.

"Bu kadar mı?" dedim fazlasıyla sakindi sesim. Tıpkı fırtına öncesi durgunluk gibi. O ise biraz duraksadı nefes veriş sesini duyarken devam etti.

"Sana bu kadar bile açıklama yapma gibi bir zorunluluğumun olmadığını hatırlamanı ve kısaca saçmalamaya bir son vermeni istiyorum, hemen." kurduğu cümlede tamamiyle haklı olsa da ağzımdan hah diye bir mırıltı kaçtı.

Oturduğum yerden sinirle kalkarken gözlerimin kararmasıyla kalktığım gibi oturmam bir oldu. Eş zamanlı olarak Arez'in sesini duydum.

"İyi misin?" sorusunu duymamazlıktan gelip iyi olduğum kanaatına varınca tekrardan kalktım ve yatağıma geri uzandım.

"Hey! Sana diyorum." tekrardan onu görmezden gelirken ona arkama dönerek uykuma geri döndüm. Şu an sinirliydim ve uyumak en iyi seçeneğimdi. Ne kadar bana seslense de uykuya dalmama engel olamadı. Çok geçmeden tekrardan uykuya daldım.

Uyandığımda karnıma açlıktan sancılar girerken midemdeki boşlukla her an kusabilcek gibi de hissediyordum. Birkaç gündür doğru düzgün pek bir şey yememiştim. Yataktan kalktım boy aynamdan kendime bakarken tam bir fiyasko kelimesinin vücud bulmuş hali gibiydim. Kendimi süzmeyi bırakıp dolabımın karşısına geçtim. Oradan da günlük giymelik bir şort,t-shirt ve iç çamışırlarımı alıp lavaboya gittim. Kısa bir duş alıp işlerimi hallettikten sonra aşağı kata inip mutfağa yöneldim. Buzdolabından vişne suyunu alıp masaya koydum. Kendime sandviç hazırlayıp oturup kahvaltımı yapmaya başladım. Karnımı doyurduktan sonra etrafı toparlayıp odama çıktım. Merdivenlerde gözlerim kararsa da fazla uzun sürmemişti. Odama girip bilgisayarımın karşısına geçtiğimde Arez'den herhangi bir mesajın gelip gelmediğinde baktım. Geceki çıkışımdan sonra yazmasını beklemesem de yine de kontrol etmeden duramamıştım.

"Hey." ne yazsam bilemeyerek aklıma ilk gelen kelimeyle mesaj attım.

Normalde saniyesinde dönüş yaparken bu sefer yapmamıştı.

Hadi ama trip atıyor olamazdı dimi?

Bu düşünceme kendi kendime gülerken kulağıma gelen sesle dikkatim dağıldı. Net olarak ne söylendiğini anlayamadığım ama duyduğum sesler boğuk ve derinden geliyordu. Bu da neyin nesiydi? Kaşlarım çatılırken sesin nereden geldiğini anlamak için ayağa kalktığımda yine gözlerim karardı. Elim başıma giderken sendeleyerek bir kaç adım attım ileriye doğru. Dengemi bulamazken dizlerimin üzerine çöktüm

Sonrasıysa karanlık.

Umarım beğenmişsinizdir. Satır arası olmak üzere tüm yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyor olacağım

KIRMIZI ODAWhere stories live. Discover now