BÖLÜM 17

3K 90 28
                                    

Sabah uyandığımda başımda çok feci bir ağrı vardı. Elimi alnıma götürerek bu denli acıya neden olan şeyin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bana seslenildiğini duyuyordum sanki ama seçemiyordum kelimeleri. Gözlerimi zorlukla açtığımda arka fonda söylenip duran sesin ne olduğunu ancak yavaş yavaş kendime geldiğimde anlamıştım.

"Beren, uyansana. Kime diyorum ben?"

Gözlerimin önünde beliren silüetle bir kaç kez gözlerimi kırpıştırarak odaklanmaya çalıştım.

"Ne oldu?"

Sesim bir tavuğun ses tellerini alıp kendime yerleştirmişim gibi tiz çıkmıştı. Başımdaki ağrı halen çok net kendini hissettiriyordu.

"Ne oldu diye soruyor hala bir de ya. Asıl ben sormalıyım ne oldu diye. Dün gece kayboldun ortadan. Neredeydin sen ya. Ne kadar merak ettim seni haberin var mı?"

Elimi kaldırarak onu susturmaya çalıştım. "Allah aşkına iki dakika izin ver."

Doğrulmaya çalıştım. Dengemi kaybetmişim gibi hissediyordum. O içki beni nasıl bu kadar çarpmış olabilirdi. Bakışlarımı ona kaldırdığımda ellerini beline koymuş hesap soran bir tarzda bana baktığını fark ettim.

"Okula gitmem gerek."

Ayaklanarak çantamın olduğu odaya  gidip okul için hazırlanmaya niyetlendim. Onunla konuşmak istemiyordum. En azından bir süre. Ama o öyle düşünmüyor olacak ki kolumdan tutarak beni durdurdu.

"Konuşacağız önce. Nereye?"

Bıkkınlıkla ona döndüm. "Konuşacak bir şeyimiz olduğunu sanmıyorum."

"Öyle mi küçük hanım?" Kafasını yana eğerek sinirle bana baktı. Bir kaç saniye gözlerimi inceledikten sonra aklına bir şey gelmiş gibi kafasını havaya kaldırarak konuştu. "Madem benimle konuşmak istemiyorsun Devran abine anlatırsın o zaman. Eminim o seni seve seve dinleyecektir."

Gözlerimi kısarak ona baktım. "Ne demek bu?" Kafasında neler dönüyordu bilmiyordum ama beni feci derecede rahatsız ediyordu sözleri.

"Dün gece içmiş bir şekilde eve gelmenin sebebini, üstüne üstlük Ali'yle gelmiş olmanın sebebini eminim abin çok merak ediyordur."

"Abimin bundan haberi bile yok. Merak eden tek kişi sensin." Ona cevap verirken ne söylediğimin farkında bile değildim. Sadece kelimeler sinirle ağzımdan çıkıveriyordu işte. Ama daha sonra oluşan sessizlikte kafamın yavaş yavaş ayılmasıyla ima ettiği şeye gözlerimi büyülttüm. "Sen.. beni abime söylemekle mi tehdit ediyorsun?"

Gözlerini kırpıştırarak masum bir ifade takınmaya çalışarak bana baktı. "Bana sorarsan bunu bilmek onun hakkı."

İnanamayarak ona baktım. "Seni tanıyamıyorum." Zorlukla konuşmuştum. Bana nasıl böyle bir şeyden söz edebilirdi. O benim en büyük sırdaşımdı. Onunla tanıştığım tüm süre zarfında her şeyimi anlattığım tek kişi oydu. Nihan bile değil. Sadece o. Onunla dostluğumu her şeyden ötede bambaşka bir yere koymuştum. Ömrümün sonuna kadar güvenenileceğim her sırrımı açabileceğim biriydi şimdiye kadar. Şimdi ne olmuştu?

İçimde kırılıp dökülen güvenin sesi çınladı kulağımda. Kollarını göğsünde bağlayarak ters bir bakış attı. "Öyle bir şey yapacak değilim." Söylediklerinden kendisi de rahatsız olmuş gibi yüzü düştü. "Sadece bana anlatman gerek. Seni merak ettim. Her ne kadar sana kızgın olsam da..."

"Asıl kızgın olan benim." diyerek sözünü kestim. "Bana söylediklerin hak ettiğim şeyler değildi." İtiraz eden bakışlarını gördüğümde konuşmasına izin vermedim. "Bir süre konuşmasak ikimiz için de daha iyi olacak."

ABİ BELASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin