BÖLÜM 4

6K 213 10
                                    

Serap abla benim pelte olmuş vücudumu sürükleyerek çektiğinde kavganın olduğu hemen arka sokaktaki evine beni sokmuştu. Korkudan derin derin çektiğim  nefesler onu korkutmaya basladiginda beni banyoya sokup ayıltmaya çalıştı.

Elinde tuttuğu havluyu yüzüme sürerken "Ne işin vardı senin orada?" diye söyleniyordu.

Havluyu çektiğinde titrek bir nefes aldım. Bakışlarını kıpkırmızı olmuş gözlerime çevirdiğinde şefkatle gözleri kısıldı. Bu hali kalbimi daha çok acıtırken hıçkırarak ona sarıldım.

"Sakin ol, sakin ol." diyerek beni rahatlatmaya çalıştığı bir kaç dakikanın sonunda kapısı çalınmıştı.

Ondan ayrıldığımda burnumu çekerken sorarcasına korkuyla ona baktım.

Derin bir nefes alırken "Devran.." dedi.

Kısılmıs gözlerim cevap beklercesine ona bakarken söylediği isimle dona kaldım. "Abim mi?" diye emin olamayarak sorduğumda sıkıntıyla dolu bir nefes çekti içine "Seni merak etmiş." dedi.

Daha fazla bir şey sormama izin vermeden "Odama geç uyu. Bu gece burada kalacağını söyleyeceğim." dedi. Arkasını döndüğünde hareket etmedigimi görünce bana dönüp "Hadi Beren..." dedi.

Birbirine girmis duygu harplerim tepki vermemi engellerken sessizce dediğini yaptım. Mor uyku tulumunu yavaşça kaldırıp içine girerken yatağın soğukluğu beni ürpertmişti. Düsünmeye dahi mecalim kalmamışken abimin bir şeyler olduğunu anlayıp olay çıkartmaması için gözlerimi kapattım.

Birkaç tıkırtının ve abimin gür sesinin ardından Serap ablanın durması için söylediği ikazları dinlemeden buraya doğru adımlamaya başladı. Gözlerim sımksıkı kapandığında kapı açılmıştı.

"Dur diyorum sana ya."

Serap abla da peşinden girince abim durmuştu. Sert bir nefesi içine çekerken Serap abla konuştu. "Al işte, kız uyuyor. İlla uyandıracaksın." kızgınlıkla söylenirken abim onu dinlemediğini belli ederek "Ne diye buraya geldi? Mısır alıp dönecekti." diye sordu şüpheyle. Devran abim bu, hiçbir şeyin peşini kolay kolay bırakmaz.

Daha sonra dişlerini sıkarak "Kenan piçi de yanındaydı. Aradım aradım açmadı o da." dedi.

Serap abla derin bir nefes alırken, yüksek ihtimalle söyleyeceklerini toparlamaya çalışıyordu. "Beren bana bir şey soracaktı o yüzden uğradı. Ben de kalsın diye ısrar ettim. Kenandan falan da haberim yok." sesi titriyordu.

"Bize haber vermeden ne diye buraya geliyor bu lan! İzin almadan zıbarmış bir de burada."

Öküz ya!

Serap ablanın abimin önüne geldiğini yarım açık gözlerimle gördüm.

"Kız uyurken bile sizden izin mi alacak? Bu ne ya!" aşırıya kaçan yüksek volümlü sesi büyük ihtimalle abimi sindirip sessiz kalması içindi ama ne yazık ki abim yanlış kişiydi.

Abim bir adım atıp üzerine doğru geldi. Serap abla geriye doğru giderken cesaretli durmaya çalışıyordu.

"Onu kastetmediğimi biliyorsun Serap!" abimin sinirli çıkan sesine karşılık yutkunurken şu anda ne kadar zor durumda olduğunu anlayabiliyordum. "Gecenin bu saatinde milletin evinde tek başına gelip kalamaz. Ulan dışarıda mahşer kalabalığı kavga olmuş bu kız hala dışarıda "

Arkasını dönüp üzerime doğru gelirken Serap ablanın kırıldığını anlayabiliyordum. Zorlukla konuştu "Ben millet değilim. Hem daha önce de birkaç kez yanımda kalmıştı."

"O zaman ben yoktum. Olsam yine izin vermezdim." abim yatağın kenarına gelmiş olmalıydı ki sesi çok yüksek geliyordu. "Kalk hadi! Yürü eve." yorganı üzerimden çektiğinde tüm hücrelerim uyarılmış gibi ayağa kalkmıştı. Gözlerimi sıkıca yumup büzüşürken abim "Bak hala yatıyor. Ulan normalde kapı gıcırtısına kalkarsın." diye söylenmeye başlamıştı.

ABİ BELASIWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu