BÖLÜM 12

3.5K 129 48
                                    

Gözleri yüzümü, baştan aşağı tüm vücudumu taradı. Beni burda görmesini anlamlandıramıyor gibiydi. Ve üstümdekileri de.

Ben de onu her seferinde bir şekilde karşımda buluyor olmamı anlamlandıramıyordum. Nasıl olur da sürekli ben onu görmek için yollar düşünürken o bir anda karşıma çıkabiliyordu?

"Ne işin var burada?" Ondan duymaya en alışkın olduğum cümle bu olmalıydı.

Gözlerimi yüzüne dikerek yaralarına baktım. Daha iyi durumdalardı. Yüzü, eskisine göre biraz daha toparlamıştı. Bedeni eski gücüne geri dönmüştü. Daha sağlam duruyordu. Belki de eskisinden daha güçlüydü şimdi. Gözlerimden akan hislere engel olamıyordum. Onu çok özlemiştim. Acaba o da, ona hissettiğim bu yoğun duyguların farkında mıydı?

Kendimi toparlamaya çalışarak yüzümü hafifçe iki yana salladım. "Şey, buralarda bir işim vardı da. Sen ne neden buradasın?" Gözlerimi merakla yüzüne diktim.

Kaşları çatılmıştı söylediklerimin  ardından. "Ne işin vardı?"

Hâlâ ilk umursadığı  benim neden; nerede olduğumdu. Bu davranışları beni önemsediğini düşünmeme neden oluyordu. Bir an onu kandırma isteğiyle doldum. "İş işte.." dedim çekinir gibi. "Çalışıyorum." Elimde kalan küçük boya fırçasını havaya kaldırarak.

Anlayamamış gibi boya fırçasına çattığı kaşlarıyla bir bakış gönderdikten sonra bana döndü. "Ne demek çalışıyorum?"

Bir şeyler anlamış ve anladıklarından hiç hoşnut olmamış bir tavrı vardı. Bu yüzden bana açıklama isteyen sorular soruyordu.

Gözlerine bakmaya çekiniyormuşum gibi davranarak -belki de gerçekten öyleydi- bakışlarımı yan taraftaki mavi eve diktim. "Kendi paramı kendim kazanmak istediğim için bir işe girdim."

"Senin paraya mı ihtiyacın var?" Sesi değişmişti. Çok saçma bir şey söylemişim gibi bakıyordu bana.

"Kendi ayaklarımın üstünde durmak istediğim için.."

Sözümü bitirmeme izin vermeyerek hoşnutsuz bir sesle "Bula bula bu işi mi buldun?!"diye sordu gözleri üstümü başımı incelerken.

Küçümsemesine sinirlenerek ""Sana ne?" Diyerek bende sesimi yükselttim daha önce bana söylediklerinin hıncıyla.

Tepkime karşılık umursamadan gözlerini üzerimde gezdirdi. "Şu kılığına bak."

Sinirlerim bozularak "Ne varmış kılığımda." diye çıkıştım. Moralim bozulmuştu.

"İnşaat amelelerine dönmüşsün."

Sözleriyle şaşkınca ona bakakaldım. Elimi kaldırarak ona doğrulttum. "Sen bana hakaret edemezsin!"

Ellerini ceplerine sokarak umursamaz bir ifade takındı. "İnşaatta çalışmak hakaret gibi mi görünüyor sana? Eğer öyleyse bu işe baştan kalkışmamalıydın."

Sadece onu sinir etmek istemiştim ama öfkeden deliye dönen ben olmuştum.

Ne diyeceğimi bilemeyerek bir iki saniye kaldım. Sonra mantıklı bir cevap veremeyecek olma siniriyle "İstediğim işe kalkışırım. Sana ne!" Deyip yanından geçtim.

Kolumdan tutarak beni durdurdu. Kaşları çatılmıştı. "Benimle düzgün konuş."

Gözlerimi kısarak baktım ona " İstediğim gibi konuşurum. Sana-.."

"Beren...!" Diyerek sinirle kesti sözümü.

Kararan gözlerinin altındaki öfkeye baktım. Sertçe kendime çektim kolumu. Onunla sakin bir ilişkide olmak isteyen ben  değil miydim?

ABİ BELASIWhere stories live. Discover now