BÖLÜM 29

1.8K 97 20
                                    

Bir ihtimal olduğundan bahsetmişti. Biz varız demişti. Biz... Tam olarak ne zaman bu kelimeyi Ali'den duyduğuma emin olabilecektim bilmiyordum.

Dün gece olanlar hayal ürünü müydü yoksa o gerçekten benim odamda mıydı? Zihnim bana oyun oynuyordu sanki. Saatlerdir elimde onun bıraktığı fotoğrafıyla oturuyordum. Buradaydı. Onu sevdiğimi, ona karşı bir şeyler hissettiğimi anlamıştı. İtiraf etmemi istemişti.

İtiraf etseydim, gerçekleri söyleseydim ne olurdu diye düşünmekten beynim çatlayacaktı. Bir ihtimal...

Neydi bahsettiği ihtimal? Biz olmak mıydı?

Biz...

Biz olabilir miydik?

Bu kadar imkansızlığa rağmen? Bunca nefret, gözyaşı, düşmanlığa rağmen? Onun aileme yaptıklarına rağmen. Bunun cevabı belliydi. Asla olamazdık. Bunu biliyordum. Ama yine de düşündükçe her seferinde onu affetmeye o kadar çok yaklaşıyordum ki. Bu zayıflığım kendimden nefret etmeme neden oluyordu.

Ona karşı zayıftım. Ne kadar inkar etmek istesem de öyleydim. Gözleri karardığında içine çekiliyor, öfkelendiğinde onu sakinleştirme isteğiyle doluyordum. Ona karşı nefretimi dile getirdiğimde gözlerinde kırılan parçaları görünce kendimden nefret ediyordum. O hiç üzülmesin, hep iyi olsun, onca yaptığı şeye rağmen abimler ona zarar veremesin...

Bu zarardı. Aklıma, kalbime, vicdanıma her şeyime zarardı. Ali beni tüketip bitiriyordu.

Biz varız en başında konuşmamız gereken.

Ellerimi kulaklarıma bastırarak sesini silmeye çalıştım. Durmadan yankılanıyordu zihnimde. Ah. Ne olurdu bu kadar geç kalmasaydı. Ne olurdu bu kadar geç kalmasaydım.

Sabaha karşı yoğun bir baş ağrısıyla uykuya dalmıştım. Uyandığımda saat çoktan öğleni geçmişti. Annem dinlenmem için uyandırmayı denememişti. Ona minnettar kalmıştım. Her ne kadar rüyalarımda durmadan onu görsem de uyanıkken düşünceler beynimi patlatacakmış gibi hissettirmeye başlamıştı.

Abimlerin maçı vardı bu akşam ancak iptal etmişlerdi. Sebebinin Ali ile karşılaşmak istememeleri olduğunu biliyordum. Çünkü karşı takım onun lise arkadaşlarıydı. O adamın olduğu bir yere adım atmak istemiyorlardı. Bunları Samet telefonla konuşurken duymuştum.

Onca şeye rağmen hala abimlerle karşılaşma ihtimalini göze alır mıydı emin değildim. Ama bir yanım sırf abimleri daha çok sinirlendirmek için dahi olsa oraya geleceğini biliyordu.

Dün geceden sonra onu aklımdan çıkarmak mümkün değildi. Ali karmakarışık bir adamdı. Bunu dün geceden sonra daha iyi anlamıştım. Nefret ettiği adamın evine gelmişti. Hem de onlar buradayken. Eğer yakalansaydı neler olurdu diye düşünmek bile tüylerimi ürpertiyordu.

Oysa onun umrunda bile değildi. Benim için gelmişti.

Kalbim sıkışıyor gibi hissettim. Bir şansımız vardı Ali'yle. Buna inanmak çok zordu. Beni sevme ihtimali zihnimin duvarlarında gezinip duruyordu. Ali bana karşı bir şeyler hissediyordu. Abimlere olan nefretine rağmen bana karşı koyamıyordu. Başıma bir şey gelme ihtimali onu delirtiyordu. Hasta olduğumda ilk düşündüğü beni iyileştirmek oluyordu. Onu sevdiğimi söylediklerinde sırf ihtimali için odama, düşmanlarının evine giriyordu. Abimlere tahammül bile edememesine rağmen benden uzaklaşamıyordu. Her şeye rağmen biz olma ihtimalini öne sürüyordu.

Gözlerimden sızan birkaç damlayı elimle sildim. Sadece birkaç ay önce olsaydı tüm bunlar ne olurdu. Araya giren onca imkansızlıktan sonra biz olma ihtimali yoktu. Ne olursa olsun artık onunla olamazdım.

ABİ BELASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin