BÖLÜM 27

1.5K 70 21
                                    

Serap ablanın söylediklerinden sonra yenilgiyle gözlerimi kapattım. Korku tüm hücrelerime yayılıp beni uyuşturmaya başladı. Ali öğrenmişti. Onu sevdiğimi, ona aşık olduğumu, her şeyi...

Ağaç dalları rüzgarın etkisiyle sallanıyordu. Tüm sokak sessizliğe bürünmüştü. Karanlık her yere yayılmış, üzerimizde sadece sokak lambalarının ışığının izleri vardı. Yüzünü görebilirdim. Ne tepki verdiğini... Ama utancım ağır bastı kapalı tuttuğum gözlerimi ona doğrultamadım. Yutkunarak ondan bir tepki bekledim. Çekip gitmesini ya da ne kadar acı verecek olsa da bununla alay etmesini. Ya da bir soru sormasını. Bekledim. Bekledim. Neden sonra Ali'nin bunların hiçbirini yapmadığını fark ettim. Artık sessizlik iyice büyüdüğünde kirpiklerim titreyerek onu buldu.

Gördüğüm görüntü beni dumura uğrattı. Beklediğim bu değildi. O... öylece duruyordu. İfadesizce bana bakıyordu. Neyi anlamaya çalışıyordu bana bakarak? Ne düşündüğünü öylesine merak ediyordum ki. Serap abla sessizliğimizden sıkılmış olacak ki bir kaç adım attı bize doğru. "Bu kadar şaşırma." dedi Ali'ye doğru. Gözleri alay eder gibi üzerimize dikiliydi. Ali'yi baştan aşağıya süzüp "Neden olmasın?" diye mırıldandı. "Yakışıklı çocuksun."

Bu sözlerle daha da utancım büyüdü. Geriye doğru bir adım atarak dudaklarımı ısırdım. Alinin bakışları üzerimden ayrılmadı. Her ne kadar zor olsa da gözlerimi pnunla buluşturdum. Hiçliğin yansıdığı irisleri siyaha bürünmüştü. Yavaş yavaş kendisi bile emin olmadan sordu. "O... neden bahsediyor?"

Soru sormamalıydı bana. Konuşabileceğimi mi zannediyordu. Dudaklarım kurumuştu. Nefesim kesiliyor zar zor soluk alıp veriyordum. Bu yüzleşmeyi yaşamak istemiyordum. Şimdi değil.

Geriye doğru bir adım daha attım. Kafamı iki yana salladım titrekçe. Gözleri hareketlerimi bir an olsun kaçırmadı. Geriye doğru giden ayaklarımdan yukarı doğru çıkıp gözlerimi buldu. Karışan kafasının izleri bakışlarına da yansımıştı. Bir süre öylece bakmaya devam etti. Sonra neden sabit bir sesle "Bana bir cevap ver Beren." diye mırıldandı.

Konuşabilseydim ona söyleyebilecek bir şeylerim olurdu belki. Ama dudaklarımı bile oynatamıyordum. Gözlerimi kaçıramadan öylece ona bakıyordum. İçinden ne geçirdiğini anlama zahmeti beni öylesine yoruyordu ki her seferinde pes edip başladığım yere geri dönüyordum.

Serap abla araya girdi. "Duymadın mı sana söyledim işte. Seviyor seni."

Bu kadar vurdumduymaz konuşmasına katlanamıyordum. Sinirle yanan gözlerim ona döndü. "Kes sesini. Sen... Sen ne yaptığını sanıyorsun?!"

Kollarını göğsünde bağladı. "Sana yardım ediyorum Beren. Daha ne kadar gizli tutacaktın ki?"

Öfkeyle iç çektim. Dalga geçiyordu benimle. Gerçekten benimle dalga geçiyordu. Tam sinirle bir şeyler söyleyecektim ki Ali'nin yerinde hareketlendiğini hissettim. Ellerini cebine koydu. Bir kaç adım atıp Serap ablaya yaklaştı. Ona döndüm dayanamayarak. Gözleri kor gibi yanıyordu öfkeden. Bakışlarına rağmen sakin bir sesle ağır ağır konuştu. "Fazla konuşup nefesimi tüketmeyeceğim." Bir adım daha attı üzerine doğru. Serap ablanın kaşları çatılmıştı anlayamayarak. Ali gözlerini üzerinden ayırmadan öfkeyle baktı. "Bir daha sakın oyunlarına beni alet etmeye kalkma. "

Bir kaç saniye bekledim. Ne demek istediğini anlamaya çalıştım. Serap abla kendini açıklama ihtiyacı hissetmiş gibi "Oyun değil ne oyunu. Beren sana aşık diyorum." dedi

Her duyduğumda beni titreten bu cümle mideme bir yumruk yemişim gibi hissettirdi. Sakin olabilme iç güdüsüyle parmaklarımı sıktım. Ne yazık ki bir fayda vermedi bu çabam. Ali de tıpkı benim hislerimi paylaşıyormuş gibi bir iki saniye kalakaldı.

ABİ BELASIWhere stories live. Discover now