BÖLÜM 25

2.7K 112 55
                                    

Ertesi gün sabah kendi yalnızlığıma gömülmeye devam etmeyi istesem de Kenan abim bir türlü buna izin vermedi. Durmadan bana sataşıp durdu. En sonunda dayanamayarak ona beni rahat bırakmasını, Nihan'la buluşacağımı söylediğimde oturduğu koltuktan ayaklanıp kendisinin bırakabileceğini söyledi. Reddecek değildim. Taksi aramakla ya da otobüsle uğraşmaktan iyiydi.

Yine de neden benimle ilgilendiğini anlamamıştım. Nihan'la buluşacağım yere geldiğimizde çıkışta onu aramamı söyledi. Gelip beni alacaktı.

Nihan beni cam kenarındaki masalardan birinde bekliyordu. Geldiğimiz yer küçük bir kafeydi. Beni görünce yerinden ayaklandı ve günler sonra karşılaşmamızın etkisiyle sıkıca sarıldı. Beni merak ettiği için durmadan neler olduğu hakkında sorular sordu. Onu cevaplayıp neler olduğundan bahsederken olanlar sanki bir film şeridi gibi yeniden canlanmıştı gözümde.

Nihan'la ayrıldığımızda abim beni kafenin önünde arabasında bekliyordu. Beni eve bırakmak için bu kadar hevesli olmasına şaşırmıştım. Birkaç kez mesaj atıp beni onun alacağını, unutmamamı söyleyip durmuştu. İstemsizce annemin benimle ilgilenmesini söylediği düşüncesi geçti aklımdan.

Yaklaşık yarım saat sonra büyükçe villaların bulunduğu bir sokağa girdiğimizde durduk. Etrafa bir bakış atarken neresi olduğunu çözmeye çalışıyordum. "Niye buraya geldik?"

Kemerini çözüp arabadan inerken "Yeni evim." diye mırıldandı.

Kaşlarım şaşkınlıkla kalkarken ben de arkasından arabadan inip peşinden adımladım. "Ne zamandan beri?"

Yüzünde keyifli bir gülümseme yer edinirken "Geçen aydan beri." dedi. "Daha doğru düzgün hevesimi alamadım ama. Sizin olaylarınız yüzünden evimize gidemez olduk."

Memnuniyetsizce suratını buruşturmasına karşın ağzım açık kaldı. "Benim ne olayım var ya? Her şeyi yapan sizsiniz bir kere."

Ona çemkirmeme karşılık yüzüme kısa bir bakış attı. Dudağında minik bir sırıtma vardı. Sonra eve gözleri ulaşınca beni kolumdan tutup durdurdu. Bir anda değişen ifadesine karşılık kaşlarımı kaldırdım. "Ne oldu?"

"İçeride Birsen de var."

Bir anda ağzındaki baklayı çıkardığında şaşkınca kaşlarım çatıldı. "Onun ne işi var burada ya?"

"Sürekli görüşmek istedi benimle, ben de geçiştirdim, o da eve gelmiş."

Basitçe açıklamasına karşın gözlerimi abartıyla açarak "Ne kadar da göz dolduran bir ilişkiniz var öyle?" dedim alayla.

Tavrıma karşın dudaklarını büktü bana gıcık olur gibi. "Başlatma ilişkime." Sonra yüzü ciddi bir ifadeye büründü. Benden bir şey isteyeceği zaman her seferinde böyle oluyordu. "Seni buraya getirmemin bir nedeni var."

Sinirle iç çektim. Elimle koluna vururken "Ya ben de, beni neşelendirmek içi uğraşıyorsun sanıyordum.!" dedim kızgınlıkla.

Kaşları saçma bir şey söylemişim gibi anlamsızca çatıldı. "Seni neşelendirmeye insanın ömrü mü yeter kızım?! Nemrut suratlı."

Gıcıklığına ve söylenmesine karşılık kolumu elinden çektim öfkeyle. Kaşlarım çatık ona bakarken "Sensin asıl nemrut suratlı!" diye söylendim.

Şu anda bana ihtiyacı olduğundan olmalı ki sözlerime bir karşılık vermedi. Eve bir bakış attıktan sonra bana döndüğünde aptal planını anlatmaya başladı. "Uzatma da beni dinle... Birsen sana feci gıcık oluyor. Bu yüzden bir süre yakamı bıraksın diye seni yanımda  götüreceğim gittiğimiz yerlere. Moralin bozuk olduğu için seni yalnız bırakmak istemiyormuşuz gibi davranacağız."

ABİ BELASIWhere stories live. Discover now