hafıza kaybı

113K 4.6K 477
                                    

Rüzgar adımı haykırarak geliyor hatta git gide yaklaşıyordu. Ben ise hayatımın o bir elimle tuttuğum incecik dal parçasına bağlı olmasına şaşarak sabırla Rüzgar'ın gelmesi için dua ederken ne kadar düşüncesiz biri olduğumu söyleyip kendime kızıyordum.

Sanırım daha fazla dayanamayacaktım bu dal daha fazla dayanamayacaktı taşıyamayacaktı zayıf bedenimi. Ama pes edemezdim ölüme hazır değilmişim ki ben. Bu kadar erken hayata veda edemezdim.. Sevdiğim adamı piskomanyaksadisti bırakamazdım üstelik bana o harika yumuşak sesiyle seslenirken hiç bırakamazdım.

"Dayan prensesim kurtaracağım seni."

Gözümden akan yaşlara aldırmadan Rüzgar'ın git gide yaklaşan kokusunu, lavanta ve kehribar kokusunu içime bolca çektim. Yakınımda olmalıydı hemde çok Yakınımda yoksa kokusunu içime çekemezdim. Rüzgar'ın kokusunu duymak sesini duymak beni iyice umutlandırıyordu . Beni kurtaracaktı piskomanyaksadistim o çaresiz,güçsüz naif ellerimden tutup beni kendi cennetin e,kehribarın sert keskin kokusunu az da olsa bastıran yumuşacık lavanta kokulu kolları arasına beni alıp sarmalayacaktı. Tıpkı bir babanın kızını sarmaladığı gibi şefkatle.. aynı zamanda benim biricik ilk ve son sevgilim olarak sarılacaktı.

Koku ve ses sonunda tam yukarıdan geliyordu hissedebiliyor ve yerimde gülücükler saçıyordum. Rüzgar sanki beni öldürmeye yemin etmiş gibi işimi zorlaştırıyor duruyordu yine sertçe esti ve kahverengi dalgalı saçlarımı yüzüme doğru gözümü kapatacak şekilde savurdu. Saçlarım alnımı daha doğrusu yüzümün her yerini kaşındırmaya başlamıştı bile. Bir elim o incecik dala tutunmuş öbür elim ise öyle boş duruyordu fakat kıpırdanırsam biliyordum ki dengemi kaybedecek ve düşecektim.

"Masal seni görüyorum. Şimdi seni kurtarmak için bi çubuk bulacağım! Bekle beni."

Bekle beni mi? Sanki bir yere kıpırdayabiliyorum da. Dalga geçiyor resmen ya! En iyisi gözlerimi yumup öyle kurtulmayı beklenen daha iyi olur dedim ve göz kapaklarımı kapatarak uzun siyah kirpiklerimin soğuk yanaklarıma değmesine izin verdim. Rüzgar sesleri kulaklarımda uğuldarken kendimi Beşikte annesi tarafından ninni eşliğinde sallanan bir bebek gibi hissettim. Ninni seslerini rüzgârın uğultusuna benzetmiştim. Sallanma kısmını ise... sallanmayı neye benzetmiştim? Gözlerimi birden endişeyle açtım ve içinde bulunduğum durumun daha ne kadar kötü olabileceğini düşündüm. Resmen ciddi anlamda sallanıyordum! Dal yarı yarıya kırılmış ve git gide kırılıyor ben ise aşağı doğru düşüyordum. Rüzgar hala ortaklıklar da görünmüyordu!

Büyük bir çıtırdı duyduğumda gözlerimi şok ile açtım ve panikle bağırmaya başladım. Kendi sesim ve takıldığım çalılıkların hışırtısı yanında Rüzgar'ın endişeli sesini de ara ara duyuyordum ama daha çok kalbimin hızlı atış seslerini duyuyordum. En sonunda düşmem üstümdeki siyah bluzun askısının çalılığa takılması sonucu durmuştu.

Çalılığa takıldığım için şanslıydım sadece yüzümde ve kollarımda bir kaç dal çiziği vardı ama eğer yere düşseydim kesin ölürdüm. Sanırım artık kaşınan yüzümü rahatça kaşıya bilirdim. Elimi kaldırdım ve tam alnımdan çeneme doğru yüzümü kaşıyacakken aşağı doğru kaydığımı hissettim ve anladım ki yine aşağı doğru düşüyordum.

Zaten neden kımıldanmıştım ki! Askı çalılıktan tam çıkmadan önce bedenimi hafifçe sağa kayalıklara doğru yatırdım en azından belki bir çukur vardır da oraya düşerim diye düşündüm. Askı tamamen çıktığında kendimi kayalıklara fırlattım ve düz,sert bir kayalığa çarparak başımda yıldızların uçmasını izledikten sonra gözümün kararmasıyla gözlerimi ağır ağır kapadım ..

Gözlerimi açtığım da bulanık ve yarı karanlık bir şekilde etrafıma bakınıyordum. Ellerimim dışıyla gözlerimi iyice ovalayarak gözümün bulanık ve karanlık görmesini kurtarmıştım. Ranzalı bir yatakta üstümde sarı bir yorganla büyük bir odada yatıyordum . bu çok güzel bir genç kız odasıydı ve üstelik odanın içinden de küçük bir odaya kapı açılıyordu Hemen ellerimden destek alarak yatağın üstüne oturdum ve etrafı meraklı gözlerle taramaya başladım. Başımın arkasına ve şakaklarımda hissettiğim büyük sancı sayesinde elim birden başıma geçti. Bandajlı kollarımda hissettiğim ağrı ise de cabasıydı zaten. Birden ranzanın merdivenlerinden çıkarak yanıma oturan yabancı keskin bakışlı bir oğlan giriş alanıma girdi.

"Masal? İyi misin?"

Masal mı o kimdi ki? Bana Masal demişti. Adım sanırım Masaldı. Neden beynim kapkaranlık bir mağara gibiydi? Biraz aydınlatılması gerekiyordu ve karşımda duran adam beni tanıyor gibiydi .

"Benim Adım Masal mı? Beni tanıyor musunuz?"

Yüzüme şaşkın şaşkın bakan adam bakışlarını biraz daha keskinleştirdi ve eliyle çenesini okşadı.

"Sen bir şey hatırlamıyor musun yani?"

Olumsuz anlamda başımı salladım ve karşımda duran yabancı ela gözlere baktım. Sanki bu gözler bir yerden tanıdıktı ama...

"Evet adın Masal."

Hafifçe gülümsedim ve derin bir nefes alarak konuşmaya hazırlandım.

"Peki ben kimim yani burada ne işim var ve sen kimsin?"

Bana düşünceyle baktı ve ela gözlerini tanıdık bir biçimde kahverengi gözlerime odakladı.

"Senin kim olduğunu sana zamanla anlatacağım çünkü Masal Sancak'ın heyecanlı hayatı bir güne hemen 5 dakikaya sığamaz. Ben senin eşin oluyorum ve sende benim yani karı kocayız. Sen benim biricik ufaklığımsın,prensesimsin."

Ne yani ben bu kadar erken yaşta mı evlenmiştim? Gerçekten ben kaç yaşındaydım?

"Ben bu kadar erken mi evlendim."

Karşımda duran adam havalı ve muzipçe gülerek gamzelerini belirtti.

"Okuldan beri yani lise birden itibaren bana deliler gibi aşık olduğun için. Bana kendini belli etmek içiiçin tüm delilikleri yaptın. Bende sonunda seni fark ettim ve senin gibi tatlı güzel hoş bir kıza evlenme teklifi ettim."

Söylediklerine hafifçe gülümseyerek karşılık verdim. Tam bir belaymışım o zaman..

"Anladım kocacığım."

Kocacığım kelimesini duyunca sanki biraz daha muzipleşti ve sıcak elleriyle yüzümü kavradı.

"Biliyor musun prensesim bugün bizim evlilik yıl dönümümüz.. ben restorandan yer ayırtırmıştım eğer kendi...."

Heyecanla lafını böldüm ve devam ettim.

"Tabi ki de gideceğiz madem bugün evlilik yıl dönümümüz kutlamalıyız. Teşekkürler Kocacığım."

Kocaman Gülümsedim ve evlilik yıl dönümü için heyecanla düşünmeye başladım. Karşımda ki ela gözlere baktıkça beni kendine hapsediyor sanki sarhoş ediyordu o ela gözlere biricik Kocacığımın gözlerine bir ömür boyu bakabilir hatta orada yaşayabilirdim...

"Hadi o zaman hazırlanalım."

Muhteşem etkili yumuşacık sesiyle konuştu ve önce yataktan kendi indi sonra benim inmeme yardım edip alnıma yumuşak dudaklarını kondurarak beni resmen sarhoş etti ve hem kendi hazırlanmak için hem de benim hazırlanmam için beni bu yabancı büyük oda da yalnız bıraktı...


Kiralık GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin