Kuşlar

95.2K 3.6K 138
                                    

Bölüm geç geldi arkadaşlar çok özür dilerim ama sınavlarım vardı ve hala var ama daha fazla geç kalmasın dedim ve final olacak mı diye soranlarınız var ben daha final istemiyorum aslında ama sizce ne yapayım :) görüşlerinizi yazabilirsiniz umarım beğenirsiniz yorumlarınızı eksik etmeyin iyi okumalar teşekkürler :)...

Gözlerimi yüzüme vuran güneş süzmesiyle araladım. Bugün içimde sıcacık garip bir his vardı, Sanki diğer günlerden farklı bir şey varmış gibi... Ah ne saçmalıyorum tabi ki de bugün diğer günlerden farklıydı... Bugün balayımızın ikinci günüydü ve ben gözlerimi sevdiğim adamın kollarında açacaktım. Gözlerimi tam bir açıyla açtım ve elimle yanımı yokladım. Elime bir varlığın gelmesi gerekmezmiydi normalde? Arkamı dönüp yanıma baktığımda bom boş beyaz çarşafı gördüm ve somurttum. Harika tüm hayallerim suya düşmüştü. Uyku sersemi somurtkanlığımı yüzümden atarak odanın karşısında ki lavaboya girdim ve tekrar odaya gelince üstüme rahat salaş birşeyler giyip saçımı dağınık bir topuz yaptım. Acaba Rüzgar Bey neredeydi!
Aşağıya indiğimde mutfaktan yanık kokusunun geldiğini hissettim ve panikle mutfağa doğru ilerledim. Kapıdan girdiğimde görüş alanıma altında siyah kaprisiyle, çıplak üstüne un bulaşmış bir Rüzgar girdi ve endişeyle yanmakta olan krepleri çevirmekle meşguldü.

"Kapıdan beni izlemeye devam edeceğine bana yardım et seni sapık ufaklık! "

Hafif bir kıkırtıyla yanına gittim ve krepin altını kapadım. Şu âna kadar hiç bir şey yapmamış mıydı yani?

" Ne zaman kalktın acaba? Bir de yemek konusunda iyiyim dersin. "

Bana ters ters baktı ve güldü.

" Kahvaltıyı senin hazırlaman gerekiyordu zaten. Ben acıktığım için yapayım dedim ve hayatımda hiç krep yapmadım. "

Güldüm ve yapmış olduğu hamura baktım. Hamurun kıvamı iyi gibi görünüyordu. Sanırım tavaya yeterince yağ koymadığı için yapışmıştı.

" Sen masaya bardak çatal zeytin reçel falan koy. Az sonra parmaklarını yiyeceksin. "

Fısıltıyla birşeyler mırıldandı ama anlamadım ve sorma gereği duymadan hamuru pişirmeye başladım. Krepleri düz bir tabağa servis edip masaya düzgün bir şekilde koydum ve Rüzgar'ın hazırlamış olduğu masaya baktım. Herşey tamam gibi görünüyordu.

" Ben de yapardım sadece ilk denememdi. "

Ona tabi canım tabi bakışlarımdan birini gönderdim ve sandalyeye oturup çayları bardaklara doldurdum. Kahvaltıyı yaparken Rüzgar hafifçe gülümsüyordu. Neden gülümsediğini az çok tahmin edebiliyordum...

" Bir hafta ev boş ah şimdi bekar olsaydım. "

Elimde ki çatalı bıraktım ve yüzümü garip bir hale getirerek karşımda pişkin pişkin sırıtan lafta kocama elimi yumruk yaparak vurdum. Bunu gerçekten de haketmişti.

" Demek bekar olsaydın he? Değilsin ama canım ya. "

Gülerek sandalyenin arkasına geçti ve ellerini boynuma doladı. Sağ yanağıma ilk defa içten sulu uzun bir öpücük kondurduktan sonra tekrar güldü.

" Benim gerçek karımı sinirlendirdiğimde de ne güzel oluyormuş aman da aman. "

Çocuk sever gibi beni sevmesinin yanında söylediği 'gerçek karım' ifadesi komiğime gitmişti.

" Gerçek karın? Yalan karısı olan çok nadir gerçek kocam. "

Güldüm ve Rüzgar'ı arkamda bırakarak masadan üç dört bulaşık alıp tezgaha bıraktım. Arkamı döndüğümde tam karşımda duran ela gözlerle bir an korkudan kalbim hızlandı ve elimi refleksle Rüzgar'ın göğsüne koydum ve ani bir hareketle ittirdim. Tabiki de pek etkisi olmadı. Benim korktuğumu anlayınca sım sıkı bir şekilde o sıcak kollarına sardı beni. İşte bu... Bundan daha huzur verici bir şey varmıydı? Söylesenize küçükken imrendiğim kuşlar siz güzel güzel uçuyorsunuz gökyüzünde, böyle huzuru böyle rahatlığı bulabiliyor musunuz o zaman? Bence ben karşımda ki adama sarıldığımda kendimi bir kuş olarak görüyorumdur.. Hep imrendiğim o narin, zarif ve bir o kadarda ürkek kuş misali.

Kiralık GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin