Ölüm mü

81.2K 2.9K 502
                                    

Koskoca siyah karanlık gecede küçücük bir Ay misaliydi bu. Karanlık fazlasıyla hüküm sürerken gökyüzüne, o gökyüzüne oranla küçük kalan Ay nasıl aydınlatabilirdi gökyüzünü? Fakat Ay yalnız değildi bu görevde, güneş ona her zaman yardım ediyordu. Rüzgar'ın hüküm süren acılarına o küçücük saf kalbi dayanamasa bile ben ona yardım edecektim. Güneş her zaman Ay'a yardım ederdi.

"Rüzgar yanındayım sevgilim yanındayım piskomanyaksadistim dayan az kaldı hastaneye gidiyoruz duyuyorsun beni biliyorum hadi dayan..."

Göz yaşlarım ağlamaktan kızarmış olan göz altlarımdan çeneme doğru ilerlerken içimden dua edip duruyordum. Lütfen,lütfen hayatımın aşkı ölmesin. O ölürse hayatımda ki tek ışık söner ve dayanamam yolumu şaşırırım Göz yaşlarımı sildim ve ambulans'ın o kötü sesine aldırış etmeden Rüzgar ile konuşmaya çalıştım. Tekrar ve tekrar.
Beni duymuyordu öylece yatıyordu sedyenin üstünde. Görevlilerin yaptığı ve kullandıkları tıbbî kelimelere bakarak tekrar doktor olmak için bir nedenimin olduğunu anladım. Eğer onların yaptığı müdahaleleri bilseydim Rüzgar'a orada müdahale yapıp belki kurtarabilirdim

Ah,nasıl konuşuyordum böyle. Sanki herşey bitmiş gibi. Rüzgar'ın cebinden telefon çalmaya başlayınca hemen telefonu elime aldım ve arayanın dayım olduğunu görünce vakit kaybetmeden telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Masal , Mira'ya ulaşamıyorum aca.. bi' dakika ağlıyor musun sen?"

Birinin ne oldu ağlıyor musun demesi her zaman beni daha da çok ağlatırdı. Dayımın bunu söylemesi üzerine elinden şekeri alınmış küçük bir çocuk misali hıçkırarak ağlamaya başladım. Ambulansta ki kız yanıma gelerek beni sakinleştirmeye çalıştı.

"Eğer böyle ağlarsanız,hasta rahatsız Olur."

Başımı salladım ve sakinleşmeye çalışarak dayıma olanları kısaca anlattım.

"Mira bizi kandırdı. Şuan Rüzgar yaralı ambulanstayız Karaman Hastanesine gidiyoruz."

Dayım ilk başta kızının adıyla bunun ne ilgisi var diye şaşırsa da sonradan panikle tamam diyerek yanımıza geleceğini söyledi. Telefon elimde orada müdahale gören cansız bedene odaklandım. Niye karşılık vermiyordu!

"Niye cevap vermiyor? Niye! "

"Lütfen sakin olun geldik hastaneye doktor müdahalesiyle kurtulacaktır."

Sakin mi olayım şuan bana bunu diyebiliyor muydu gerçekten! Ah doğru ya başkası tarafından sakin ol demesi çocuk oyuncağıydı zaten. Sonunda hastanenin önüne geldiğimizde aceleyle Rüzgar'ı panikli doktorlar ve boş konuşan yardımcılar içeri götürdüler. Bende ağlayarak arkalarından koşuyordum. Ta ki ameliyathane yazısı görüne kadar.

"Siz burada bekleyin içeri giremessiniz."

Sarı saçlı hemşire bana acıyan gözle bakıp ameliyathane yazan odaya girdi. Bu ne demekti. Rüzgar'ı orada yalnız bırakamazdım. Neden almıyorlaralmıyorlardı beni içeri. Orada yarım saat bekleyişin ardından annemin sesini duydum.

"Masal kızım! "

Annemin ani sesiyle arkamı döndüm ve hıçkırarak boynuna atladım. Bu anı annemi öldü bildiğimden beri yaşamıyordum ama içimde tuhaf bir his vardı. Evlendik evleneli daha ne kadar olmuştu ki. Kavga edip durmuştum onunla. Şimdi onu kaybetme korkusu beni derinden sarsıyor,sol yanımda atmakta olan şu küçük şeyi sanki havaya tutulmak üzere atılan bir bebeği havaya atıp tekrar tutmayıp yere düşürmek kadar acıtıyordu.

Kiralık GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin