çıkma teklifi

128K 5.7K 739
                                    

  :)) iyi okumalar.
Bölüm şarkısı Cem Özkan-acaba

  İki tane uzun açık pembe sütun ve onlara asılmış ışıklandırmalar..  Rüzgarla yürüdükçe rengarenk parlıyorlardı ve toplam 10 tane sütun vardı. Hepsi öyle hoştu ki ağaçların gölgesi zaten bürünük havayı iyice karartıyordu ve ışıklar böylece daha iyi ortaya çıkıyordu.

Sütün ışıkları geçtikten sonra büyük bir ağacın altında kırmızı sofra bezinin üstünde bulunan piknik sepeti.. İçecek meyve suları ve ağacın yanında ise bir tane bisiklet gördüm. Piknik mi yapacaktık!

Bayılırdım pikniğe bu gerçekten harika bir sürprizdi. Ailemden sonra hiç piknik yapmamıştım.

"Matbezel, oturun lütfen."

Eliyle kırmızı sofra bezini işaret etti ve gülümseyerek gösterdiği yere oturdum. Ardından o da oturdu ve sepetten yiyecekleri çıkardı. Her şeyi neredeyse en ince ayrıntısına kadar düşünmüştü. Sandwiçlerimizi yerken meyve sularını içerken etraftaki tek tük olan papatyalara bakıyordum. En sevdiğim çiçek papatyaydı... Bu piknik ortamına da çok uymuştu.

Sonunda sandwinç ve içeceklerimiz bittikten sonra Rüzgar'a teşekkür edecektim fakat benden hızlı davrandı.

"Evet matbezel bisiklet şöförünüz olmama izin verin lütfen."

Önümde eğilmiş tek elini benim tutmam için uzatmış öbür elini de beline koymuş cevap vermemi bekliyordu.

"Tabii beyefendi."

Beyaz sıcak elini tuttum ve bisiklete kadar el ele yürüdük. Kendi benim oturmam için koyduğu beyaz pofuduk yastığa oturdum ve o da bisiklet koltuğuna oturup sürmeye başladı.

"Nereye gidiyoruz düşmeyelim toprak kayıyor."

Konsantresini direksiyona vermiş bisiklete odaklanmıştı bende bu arada etrafın güzelliğini inceliyor, gözlerimi kapatıp mis gibi oksijen kokusunu içime çekiyordum. Gözlerimi birden su sesiyle açtım. Bu sanki bir şelale sesiydi..

"İnanmıyorum bu harika.."

Tam karşımızda yukarıdan köpüklü bem beyaz saf su akıyordu. Şelaleydi bu inanmıyorum! Hayatımda hiç şelale görmemiştim..

"Çok güzel değil mi?"

Kafamı olumlu anlamda salladım ve daha yakından bakmak için uçuruma yaklaştım. Gerçekten harikaydı. Şelaleden gelen hafif Kasım ayının son haftalarından kalma bahar esintili ferah rüzgarı önce yüzümde hissettim. Sonra kollarımı uçuyormuş gibi her iki yana açtım ve rüzgarı biraz daha hissetmek için uçuruma az daha yaklaştım ve gözlerimi kapadım..

Harikaydı.. Uçurum diyorum ama aslında altında şelalenin aktığı deniz vardı.. Birden dengemi kaybettim ve düşeceğim sırada belimde iki sıcak el hissettim. Önümü döndüğümde insan olan Rüzgar ile karşılaştım.

"Sakarlık etmesen olmaz değil mi ufaklık?"

Güldüm.. Bu beyefendiyi tekrar öküze çevirmiştim.

"Öküzlük yapmasan olmaz değil mi piskomanyaksadist?"

Üst dudağı kıvrıldı ve gözü arkaya kaydı.

Nereye baktığına bakmak için arkamı döneceğim sırada ellerimden tuttu ve bağırarak

"Demek öküzlük he ufaklık? Bak buna o zaman."

Ellerimden çekerek uçuruma yaklaştırdı ve önce kendi atladı elimi bırakmadığı için peşinden de ben atlamıştım. Daha doğrusu o atlamış ben düşmüştüm...

Buz gibi suyu tüm hücrelerimde hissediyordum..

Rüzgar soğuk elleriyle suda kolumdan tuttu ve kendiyle beraber benide şelalenin aktığı suyun altına götürdü.

Buz gibi şelale ikimizin üstüne akarken bunun insanı rahatlatdığını düşündüm.. Hep böyle bir şey hayal ederdim. Tabi bunu kışın başlamasına yakın bir sürede değil de yazın hayal etsemde!

"Ufaklık benimle çıkar mısın?"

Şaşkın şaşkın Rüzgar'ın ıslak saçlarından damlayan sulu yüzüne  bakıyordum.Sanırım asıl sürpriz buydu. Hemde ne sürpriz....

Kiralık GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin