Hata

236K 9.2K 551
                                    

"Sanırım yine elime düştün he belalı ufaklık."

Böyle diyerek ne demeye çalıştığını anlamamıştım ama bu bir hafta içinde hiç bir yere gidemezdim ve sanırım gerçekten de Rüzgar öküzünün eline düşmüştüm...

★★★★★★★★★★★★★★

Ağzıma  giren,üstünde sıcacık dumanı tüten ,iğrenç tadı olan,bozulmuş yumurta sarısı ve keskin kokusuyla resmen beni içme diyen sıvı yüzünden tiz bir çığlık atmıştım. Bileklerimin morardığına yemin edebilirdim. Çünkü piskomanyaksadist, küçüklüğümden beri annemin bile içiremediği nane limonu, bileklerimi kalın bir urganla bağlayarak zorla yumulu ağzımdan içeri sokmayı başarmıştı.

"Hadi baş belası ufaklık şu nane limonu iç ve bir an önce anlatmaya koyul."

"Ya uff ne man kafalı piskomanyaksadistsin sen öyle.Dedim ya sadece sen telefonla konuşurken bi kızı kaçıracağını duydum ve ona yardım etmek için odana saklandım! Anlatacağım başka bir şey yok ve şu iğrenç şeyi artık çek."

Bana nane limom içirmek için eğildiğinden sıcak nefesini yüzümde hissediyordum fakat bu sefer nefesi,keskin bir amerikan sigarası kokuyordu.

Bir anda gözüm dolgun hafif pembe  dudaklarına kaydı.neden dudaklarına baktığımı bilmiyordum ama hala dudaklarına baktığımı fark ettiğimde,yanaklarım kızarmış bir şekilde gözlerimi ,ela gözlere odakladım.

Gözleri sanki fırtına başlamadan önce esen hafif bir uyarı rüzgarı gibiydi.Daha sonradan fırtınaya dönüşeceğini biliyordum.Çünkü o dengesiz Rüzgar...soyadı her neyse ne.

"Beni kestiğini bari bu kadar belli etme ufaklık.Sil şu salyalarını."

Dudağı alayla kıvrılmıştı bunları söylerken.Elinde ki şeyi daha bitirmememe rağmen ayağa kalkarak komidinin üstüne koydu ve elini açık kahverengi dalgalı saçlarından sinirli bir şekilde geçirdi.

"Bak ufaklık bunları oyun sanıyosun ama inan bana değil tamam mı? Ben sana başından beri bana bulaşmak istemezsin diyorum sen ise gitmene izin verdiğim halde gitmiyorsun aksine başıma bela olarak iş açıyorsun!"

Dengesiz bu çocuk ya daha az önce benimle alay edip düzgünce konuşuyordu ve şimdi de bana mı kızıyordu?

"Bana kızmaya hakkın yok. Benim yerimde kim olsa öyle yapardı.Hem sen masum bir kızı niye kaçı..."

sıcacık eli çenemi kavramış sımsıkı tutuyordu. Bu hareketinden dolayı badem gözlerim irileşmiş ve kalbim hızlanmıştı.

"Masum mu? O mu ? Eğer bir daha ona masum dersen kendine hakaret edersin seni baş belası delirtgen ufaklık . Hem o seni camların üstüne itmişti. Olayları bilmiyorsun ve senin yüzünden plan mahvoldu adam hapisten çıktı yani kızı istesemde kaçıramam artık."

Çok da umrumdaydı.Sanki ne yaptığımı biliyordum da.

"Tamam masum değil belki ama onu kaçırman gerekmez ki. Ben onu kurtarmasaydım belki de öldürecektin. Bu adam kim ? Dediğin gibi olayları bilmiyorum , anlat bana."
 

Elini sonunda çenemden çekti ve yatağa,bacağımın kenarına oturdu.

"Gerçekten de delirtgensin. Sana hiç birşey anlatmayacağım zaten altı gün sonra gideceksin. Fakat sana anlatırsam gidemessin."

Neden işimi zorlaştırıyor ki ? Sadece olayları merak ediyorum o kadar.

"Rüzgar bak , sadece yardım etmek istiyorum. O kız gerçekten suçluysa sana yardım ederim ne olsa benim yüzümden gitti."

Güçlü bir kahkaha attı ve bileklerimi çözmeye başladı.

"Uyu delirtgen ufaklık yoksa gerçekten seni kapı dışarı edicem."

"Bana şimdi de delirtgen mi diyosun? Adımı söylemek çok mu zor ya?"

Arkasını döndü ve kapıya doğru yürüdü .

Kapıya yaklaştığında arkası dönük olarak :

"Beni delirttiğin için sana delirtgen diyorum.Sen de bana piskomanyaksadist diyorsun ya. Adını söylemek kolay ama seni sinirlendirmek bir zevk delirtgen.Hadi şimdi uyu."

Koca odada yine tek başımaydım. Rüzgar'ın dediği adam geldi aklıma ve onu düşünmemek için gözlerimi kapadım. Az sonra uykular alemine girmiştim bile.

-Ne yani kız kaçtı mı? Rüzgar Sancak'ın elinden bir tane kız kaçmıs he? Hahahq bugünleri de mi görecektim.

-Anıl durum başka o kız benim elimden kolay kolay kurtulamazdı. Şu ufaklığın poliscilik oynayacağı gelmiş.

-Ufaklık?

-Uzun hikaye ya boşver.

Yan odada yine plan yapıyor olmalıydılar.Karnımın ağrısına aldırmadan yataktan doğruldum.

Karşımdaki aynada görüntümün ne kadar berbat olduğunu düşünmemeye çalışsamda düşündüm.Ne de olsa ben de bir kızdım.

Saçımı düzelttim ve derin bir nefes alarak odadan çıktım.Yukarıda kimse yoktu tahminimde haklıydım aşağıda olmalıydılar.Yavaş yavaş merdivenlerden indim.

Konuşmaları gelmiyordu artık, acaba nerdeydiler?

Tam salona doğru girecekken biriyle çarpıştım ve bu canınımı acıtınca çığlık attım.

Kime çarptığımı görmek için kafamı kaldırdığımda Rüzgar'ın sinirli bakışlarıyla karşılaştım.

"Burada ne işin var?"

Güzel soruydu.Ona sizi dinlemeye geldim mi diyecektim? Ne desem ne desem diye düşünürken , bir anda ince bir erkek sesinden adımı duydum.

"Masal"

Başımı salonun kapısına çevirdim ve şokun verdiği tepkiyle ağzım bir karış açıldı.

"A-aanıl ! ama sen yaşıyorsun."

Bana anlamayan gözlerle baktı ve:

"Yaşıyorum? Tabii ki yaşıyorum neden şaşırdın ki? Ve senin burada ne işin var"

Rüzgar'a kısa bir bakış atıp tekrar Anıl'a baktım ve

"Anıl sen gittikten sonra eve saldırı olmuş ben seni uğurlamak için terminaldeydim.Eve döndüğümde annem ve babam ölmüştü. O gece telefon geldi ve senin kaza geçirip öldüğünü söylediler."

Şu an Anıl'ın kollarında ağlayıp konuşuyordum ama tek düşüncem eğer anıl ölmediyse ailem de belki hayattadır.

Ve bu ölüm meselesini kim yaptıysa büyük bir hata yaptığı ortada.


Kiralık GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin