Rüzgar Gülü

4.3K 669 333
                                    

"Derste misin civciv?"

Gelen mesajla kış uykusundan uyanan bir ayıcık misali araladı gözlerini Rüzgar.
Fosil hoca ve fosil dersini dinlerken en verimli şey ders dinlemek miydi? Sanmıyordu.
Onun cevabı temizinden uykuydu.
Ve bilen bilirdi ki okul sırası çok daha konforlu gelirdi yataktan.

"Evet.Uyuyordum."diye yanıtladı Rüzgar tebessümle.

"Rüzgar!"diye çığırdı Melek.
"Islak burger yemeye gidelim mi dersten sonra?"

"Bir dakika."diye mırıldandı Rüzgar telefona gömülürken.

"Fakültenin önündeyim,gelsene." Mesaja dudak ısırıp baktı Rüzgar.
Saniyeler içerisinde avuçladı çantasını.
Devran gelmişti.
Onun için.

Rüzgar amfiden yay gibi fırlayıp giderken aceleyle adımladı merdivenleri. Fakülte çıkış kapısında sigara içen tipleri geçerken arabasına yaslanıp kapıyı gözleyen uzun iri adamla iç geçirdi.
O ne gömlekti öyle?
Yaka bağır açık...
Rüzgar sinirlendiğini hissetti.

Koşa koşa Devran'a adımlarken toplum içinde olmalarıyla soğuk bir baş selamı ile yetindi sevdiğine.
Devran ağır bir edayla baş eğerken.
"Gönlümün güneşi."diye fısıldadı.
"Noldu niye kızdın ?"

"Gömleğin...Hoşmuş."diye fısıldadı Rüzgar sertçe.
"Fazla."

"Beğenmediysen yırtabilirsin?"dedi Devran muzipçe.
"Psikopat civciv."

Rüzgar ise burukça tebessüm etti.
"Sanırım biraz gereksiz kıskançlık ediyorum."diye fısıldadı.
Arabaya yaslanırken başını aşağı çevirip ısırdı dudaklarını.
"Daha önce...Hiç bu kadar güzel ve mutlu anım olmadı sanırım biraz gereksiz duygusallıklara giriyorum."

"Ulan Rüzgar."diye mırıldandı Devran gözlerini yumup.
"Atla arabaya ,ısırırım yoksa burnunu."

"Isırsana."dedi Rüzgar ön koltuğa geçerken.
Dudaklarını birbirine bastırıp etrafı izledi.
"Kimse olmayınca."

"Hı?"dedi Devran elalarını irileştirip.
"Ne o? Derste de mi beni düşünüyordun."

"Ben her zaman seni düşünüyorum."diye mırıldandı Rüzgar elini direksiyona sabitleyen ela gözlünün elleri üzerine yerleştirip.
"Baksana. Sen ne kadar büyüksün,ben..."dedi kıkırdayıp süzülürken.
"Fazla minik kalıyorum."

Devran arabayı çalıştırmadan önce elleri üzerindeki eli kendi avuçlarına dolayıp eğildi hafifçe. Ufak ellerin üzerine dudaklarıyla incitmekten bile korkan oldukça narin bir öpücük kondurdu.
"Rüzgargülüm benim."

"Nereye gidiyoruz?"diye mırıldandı Rüzgar heyecanla etrafa bakınıp.
"Okuldan çıkıyoruz şuan."

"Madem derste de beni düşünüp dinlemiyorsun bir günlük serserilik yapabiliriz diye düşündüm."dedi Devran elalarını çapkınca Rüzgar'a dikip.
"Özledim seni."

"Ben de özledim."
Rüzgar başını hafifçe Devran'ın omzuna yaslarken direksiyonu tutan koluna bir öpücük kondurdu.
"Sanırım adına aşk denilen o şey."

"Aşk kadar gelip geçici olduğunu sanmam."diye fısıldadı Devran küllü sarı tutamlara öpücük bırakırken.

"Nereye gidiyoruz Devran?"diye mırıldandı Rüzgar.

"Hım..."dedi Devran yalandan surat ekşitirken.
"Zebaniler cehennemde beni sorduruyormuş da melek kapıp geliyorum dedim."

"Melek mi?"dedi Rüzgar alayla.
"Ben mi meleğim?"

"Senden tatlı ve masum pek az şey var."diye yanıtladı Devran usulca.

"Kaçamak cevaplar veriyorsun."dedi Rüzgar kahkaha savurup.
Yanakları allaşmıştı bu tatlı sözlerle oysa ki ancak yine de Devran'ı biraz nazlandırma fikri hoşuna gidiyordu.
Çakmak çakmak yanan badem biçimli elaları yok muydu!
İçi biraz gidebilirdi ona.

Dilek  Listesi (bxb)Where stories live. Discover now