Zamanın Eli Değdi Bize

1.8K 197 81
                                    

Hasret bakışlarını dikti kahveleriyle.

Bir belirsiz rüyadan çok daha gerçekti şimdi. Geceleri kan ter içinde uyanarak dudaklarındaki kurulukla bardaklarca su içse de geçmeyen o ateşti. Yüreğindeki yangındı Devran. Ellerindeki kan,vicdanındaki sızı ve hayallerindeki tek siluet.

Alev alev yanan elaların ilk gördüğü gün gibi oluşu onu geçmişe götürdü.

"Hadi."diyordu Melek kikirdeyerek. "Bir dilek listesi hazırla ve...Hayalinde ne varsa yaz."

İnanmazdı Rüzgar. Böylesi güzel bir dileğin gerçek olabileceğini hayal edemezdi. Gelip de bulur muydu böylesi güzel bir dilek onu ? Bulsa da...Kıymet bilir miydi aşktan korkan bir ürkek?

Gece gibi saçları olsun diyordu baktıkça penceremden bakıp geceyi izler gibi izleyeyim saçlarını.

Her renkten bir cümbüş olsun gözleri ki kah yeşil kah kahve elalarıyla birlikte her renkten çalayım bakışlarından.

Öyle güçlü,öyle komik olsun ki....

Ne demişse oydu Devran. Sanki özene bözene dudaklarından çıkan sözlerle,kalbinden yoğrulan umutlarla gelmişti bu dünyaya. Bir tek Rüzgar için vardı. Var oluşunun mevcut sebebi bu sarışın oğlanın kahverengi gözlerinin kırk yıllık hatrında yudum yudum kalmaktı sanki.

Çok içten dilemişti Rüzgar gerçek aşkının hayalini.

Çok içten sevmişti Devran,emrine amade olarak yaratılmış gibi kalbine ait hissettiği oğlanı.

Çok kısa bir zamanda. Çok uzun bir aşkta. Öyle bir aşktı ki üstelik aşkın yaşanışından daha fazlasıydı kederi ve cefası.

Bir parmak bal gibiydi dudakları. Dudaklarına çalınıp giden bir tat. Saçlarından ansızın geçip gitmiş bir rüzgar. Belki çöldeki bir çiçek ya da hülyalı bir gecede süzülen en berrak ay ışığı. Belli belirsiz bir kayan yıldız.

"Devran.."diye fısıldadı çatallanan sesiyle neredeyse yok olup toz bulutu haline gelen Rüzgar  onun bakışlarıyla ezilirken.

"Neden geldin ?"diye fısıldadı Devran sinirli olsa da sesi,tek bir mimik bile oynamayan ifadesiz suratıyla.

"Neden gittin diye sormayacak mısın ?"dedi Rüzgar burnunu çekip kahvelerini onun elalarının çakmak çakmak yanan elalarına dikip.

"Bir anlamı kaldı mı gidişinin bu saaten sonra?"diye fısıldadı Devran yorgunca.

Onun gözünün kenarında bir çentik gibi duran yara izine,hafifçe bıraktığı kirli sakallara bakındı Rüzgar acıyla. Yaş aldıkça daha da yakışıklı olmuş,gerçek bir adama benzemişti.

Rüzgar ise aksine ufak bir çocuk kadar bile adam olamamış ürkek yüreğiyle..

"Sevgilim."diye fısıldadı Rüzgar hıçkırarak. "Özür dilerim. Ben...Ben korkağım."

"Sen korkakların en büyüğüsün."diye inledi Devran elalarından bir damla sızarken. "Sen beni öldürdün."

"Ben.."diye inledi Rüzgar. "İste..."dedi uçurumun kenarındaki denizi gösterip. "Beni affedeceksen atayım kendimi şuradan aşağı. Yüreğin soğuyacaksa,öleyim gideyim ben..Yeter ki bana böyle bakma."

"Sana nasıl bakayım ben Rüzgar?"diye fısıldadı Devran kaşlarını çatıp dolu gözlerini başka yöne çevirirken. "Benimle yaşamadıktan sonra ölmüşsün ya da kalmışsın sağ ?"

"Ben..Ben sensiz bir an.."

"Beş ekim devirdim."dedi Devran kısılan sesiyle. "Beş ekim bekledim seni burada. Her ekimin sonu kadar güzel. Her ne olursa olsun.."

"Devran'ım.."

"Beş ekim öldürdüm takvim yapraklarından. Koskoca beş sene."diye inledi Devran. "Şimdi ...Şimdi gelmişsin yüzleşmekten bile korkuyorsun. Ölmek ya da kaçmak. Ben senin gibi bir korkağı nasıl sevdim ?"

"Yüzüm yok yüzüne bakmaya."diye hıçkırdı Rüzgar utançla başını eğerken.

"Ne yaptın sen kendine?"dedi Devran. "Ne yaptın ikimize?"

"Seni.."dedi Rüzgar hıçkırıp.

O kadar büyük bir cümleye bile yetmezdi korkak yüreği.

"Ne değişti de bu ekimi çalmadın benden ? Ne değişti de geldin ?"diye fısıldadı Devran acıyla. 

"Artık..Dayanamıyorum."diye inledi Rüzgar.

"Her şey için çok geç."diye fısıldadı Devran. "Sen yoksun benim için."

"Sevgilim.."diye inledi Rüzgar. "Ekimin sonu hatrına bir kerecik bak,görmek istemezsen geri gideyim."

Acıyla gülümseyip çakmak çakmak yanan elalardan yağmur gibi boşaldı yaşlar. 

"Hala geri döneyim var ağzında. Gitmeye gelmişsin. Kendimi savunup,kendimi aklayacağım diye gelmemişsin bile."dedi Devran şimşek gibi gürlerken sıktı yumruklarını.

"Hala kaçıyorsun,kendini savunmaya cesaretin yok. Kendini aklamaya yüreğin yok."

"Sen yanımdayken.."dedi Rüzgar burnunu çekip. "Cesurdum ben."

"O halde ben yanındayken ,senin için savaşırken."dedi Devran aşağılar bir bakışla. "Sen o yolları neden tek gittin ?"

"Değişmeye.."dedi Rüzgar korkarak. "Değişmeye geldim."

Alayla güldü Devran onaylamaz bir tavırla arkasını dönüp ilerlerken.

"Devran!"diye inledi demir korkulukların altına sığınıp avuçlarken denize feryat eden Rüzgar. "Ölmek istememe neden olacak kadar yaşıyorum...Yapma..Yalvarırım."

"Bir hikaye var."diye fısıldadı Devran. "Bana da dünyada en sevdiğim anlattı."

Dünyada en sevdiği...

Titrek bir nefesle duraksadı Rüzgar.

"Çok korkak bir fare var."diye fısıldadı Devran. "Kedilerden korkuyor ve yerinden çıkamıyor."

"S-Sonra?"

"Büyücü kadın ona acıyıp artık korkmasın diye onu bir kediye çeviriyor."diye mırıldandı Devran gülümserken acıyla. "Bu sefer de köpeklerden korkuyor. Ve yalvarıyor bir köpek olmak için..."

Yutkundu Rüzgar acıyla. O da bir köpek olsa korkmasına gerek kalmazdı belki. Keşke büyücü bir kadının sihirli kelimeleri ile değişseydi lakin gerçek bir dünyada..

"Bu sefer de aslanlardan korkmaya başlamış."dedi Devran alayla. "Bu hikayeyi ilk duyduğumda aklıma senin yüzün geldi."dedi arkasına bakmadan yürüyüp giden Devran.

"Aslan olunca.."dedi Rüzgar. "Korkmamıştır artık." Belki ben de bir gün bir aslan olabilirim diye düşündü.

Sadece senin için.

"Hayır. Bu sefer de avcılardan korkmaya başlamış."dedi Devran uzaklaşırken sesi de gölgesi de kayboluyordu artık. "Yalvarmış bir avcı insan olabilmek için büyücü kadına."

"Olmuş mu ?"dedi Rüzgar iç çekip.

"Sen de bir farenin korkak kalbi olduktan sonra...Hiç bir şey değişmez demiş."diye seslendi Devran gözden kaybolurken.

"Sen de bir farenin kalbi var,Rüzgar."

Dilek  Listesi (bxb)Where stories live. Discover now