Sana Olan Sevdamdandır Bilesin

4.1K 619 189
                                    

Belini saran güçlü kolların sıcaklığı ile gülümsedi hafifçe.
Şimdi dünya çok daha yaşanılabilir ve güven verici bir kara parçasıydı şüphesiz.

Devran'ın kolları onun ince belini sıkıca sararken Rüzgar yaslandığı pencereden esen rüzgarın tenini okşamasına izin verip huzurla yumdu gözlerini.
"Beğendin mi?"diye fısıldadı Devran.

Beğenmemişti.
Adeta büyülenmişti.

Salkım salkım yerlere uzanan uzun sarmaşıklar yerlere halı gibi uzanıyordu tepeden.
Beyazlı mavili boyanmış ufak tefek evler,şimdilerde birer dükkan vazifesi veya butik otel vazifesindeydi.
Masmavi boyanmış sandalyeler,daracık sokaklarda kaldırım veya yol ayrımı olmaksızın konumlanmıştı.

Rengarenk çiçekler yolları süslüyor,salkım ağaçlar gölgelik ediyordu.
Beyaz evlerin maviye boyanmış karışlarında denizin rengi var gibiydi.
Bir pencere yukarıda kalacak mesafeden ise özgün mavilik seçiliyordu.
Kendisi de en az mavi küçük sandalyelerin sokakları boyadığı ahenk kadar özenle boyuyordu adayı...

Bozcaada.

Devran senelerdir buradaydı belki bilirdi. Dört senedir Çanakkale'de okuyordu. Yüksek lisansa da burada devam etmişti. Dolayısıyla sahil kasabalarına,balıkçılara ve adalara da epeyce hakimdi bu sebepten.
Rüzgar ise ilk yılını kampüs ve merkez arasında geçirmişti.
Çanakkale'in güzelikleri konusunda 18 Mart Üniversitesinin dışına pek çıkamamıştı.

Şimdi Bozcaada'da gün batımında mavilerin kızıllı bir tan rengine dönüşüyle beraber belini saran kollarla izliyordu göğü.
Denizden gelen insanlar,mevsimin soğuğuna aldırmadan hala sezonu inatla kapatmamaya direnirken Rüzgar gülümsedi.
"Denize de girer miyiz?"

"Yağmurda ıslanmak yetmedi sana herhalde?"diye fısıldadı Devran onu kendine doğru çekerken.

Rüzgar kaldıkları odadaki gül buketine bakıp kıkırdadı.
"Dersine epey çalışmışsın."

"Mutlu ol diye."dedi Devran muzipçe.
Elalarını devirirken bir nefes verdi.
"Manzaradan güzel olabilmene hala akıl sır erdiremiyorum ya hadi neyse."

"Buraya."dedi Rüzgar heyecanla.
"Hep gelir miyiz Devran?"

"Sen istersen hep geliriz tabi yavrum."diye fısıldadı Devran tebessümle.
Koyu buğday tenine düşen tutamları eliyle itelerken gümüşi renkteki sarılara bir öpücük bıraktı.
"Baya sevdin sen."

"Sevdim!"dedi Rüzgar heyecanla.
"Bugün günlerden..."diye fısıldadı düşünüp.
"30 Ekim."

"Ekimin otuzu,evet."diye mırıldandı Devran tek kaşını havaya kaldırıp.

"Her ekimin otuzunda buraya gelelim!"dedi Rüzgar minik bir kahkaha savurup Devran'ın boynuna öpücük bırakırken.
"Sen benim,ben de senin oldum."

"Ne zaman istersen gelebiliriz."diye fısıldadı Devran.
"Takvim yapraklarına bağımlı kalmaktan daha önemli senin gülüşün."

"Haklısın ama yerinde ve zamanında."diye fısıldadı Rüzgar.
"Tekrar ve tekrar canlandırabilmek için."

"Ayrımız gayrımız yok bu saaten sonra."dedi Devran onun dudaklarına bir buse kondurup.
"Hı?"

"Yok."diye mırıldandı.
"Ama yine de söz ver. Küs bile olsak,ekimin otuzunda hep barışacağız ve buluşacağız dimi?" Rüzgar merakla iri kahvelerini çakmak çakmak yanıp sönen elalara dikerken tebessüm etti.
"Değil mi?"

"Hep."dedi Devran.
"Her zaman."

"Takvim yaprağının en güzel günü."diye mırıldandı Rüzgar bacaklarını yavaşça Devran'ın beline dolarken.

Dilek  Listesi (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin