10. bölüm

832 32 6
                                    

Aybike

İşimi sevmiştim. Fena değildi. Biraz yorucuydu. Normalide buydu zaten. İşten akşam dokuzda çıkabiliyordum. Eve yirmi dakikada vardım. Tabi otobüs bekleyişide vardı. Kümesin önüne geldiğimde somurttum. Burayı görünce ruhum daralıyordu. İçeri tek bir adım dahi atmak istemiyordum.

Kapıyı açtım. Oğulcan açtı. "Aybike sen bizden habersiz neler yaptın öyle? Sen nekadar düşüncesiz bi kızsın? Ya sana bir şey yapsalardı? Ayrıca ne ara iş buldun?" Dedi. Nefes almadan konuşmuştu. "Of oğulcan çekil şurdan. Yorgunum zaten." Diyip onu itekleyerek içeri girdim.

Kadir abi "Aybike nerdeydin? Çok merak ettik." Dedi. Herkes bana telaşla bakıyordu. Gözdevirdim. "Niye telaş yaptınız ki? Arayıp haber verdim ya." Dedim. "Haber vermek mi? Bize üstün körü bilgi verip kapattın." Dedi asiye. "Ay çok abarttınız. Yaptığım salaklığı düzelttim. Olay bu." Dedim.

"Hava çok soğuk. Üstünü değiştir geç şu sobanın önüne." Dedi kadir abim. Sinirliyken bile beni düşünüyordu canım abim. Kafamı salladım. Üstümü değiştirdim. Sobanın dibinde yemek yedik. Yeni işimi anlattım. Pek içlerine sinmesede kabul etmek zorunda kaldılar.

Sofrayı toplayıp bulaşıkları yıkadıktan sonra sobanın önüne oturdum. Asiyede yanıma. "Bende iş bulurum." Dedi asiye. Hızla ona döndüm. "Asiye sakın. Ben bu işi doğru düzgün ders çalışmadığım için buldum. Sen deli gibi ders çalışıyorsun. Birde müzik yarışması var." Dedim.

Somurttu. "Ya kazanamazsam. Boşa vakit harcamak olmaz mı?" Dedi. Kafamı iki yana salladım. "Hayır asla. Kendine bir şeyler katıyorsun işte. Birde bana bak. Bir insanın hiçbir şeye mi yeteneği olmaz. Sen bende her konuda üstün olmak zorunda mısın?" Dedim. Bunu neden söylediğim hakkında bir fikrim yoktu. Bunu söylememem gerekiyordu evet. Ama ben söylemiştim işte. Bir kötü özelliğim daha. Dilimin kemiği yoktu.

Kaşlarını çattı. "Aybike ne saçmalıyorsun sen? Bunu kimse duymasın. Ben senden üstün falan değilim. İkimizde farklı şeylerde yetenekliyiz. Sen sözel ben sayısal. Ben müzik sende boyamayla ilgi sanatlarda. Hatırlamıyor musun bir gün annemler bizi çini sanatı yapılan bir yere götürdü. Ben zerre beceremedim. Sen ise işi pek bilmeyen birine göre çok iyi yaptın. Böyle şeylerde harikasın." Dedi. Gülümsedim.

Boynuna sarıldım. "Sen muhteşem bir kız kardeşsin." Dedim. Emelde yanımıza geldi ve oda sarıldı. Güldük. Onuda kucaklaşmaya dahil ettik.

Doruk

**parti gecesi**

O olaydan sonra misarfirler dağıldı. Bizimkiler mutfaktaydı. Yanlarına gittim. Çay içiyorlardı. Dişlerimi sıkıp müziğimi dinlemeye devam ettim. Melisa bana kısa bir bakış atıp kurabiyesine döndü. Oh be. Bir ben yaşadığımız rezillikle ilgileniyordum demek. Efsane ya.

Onları takmadan mutfak dolabından bardak alıp masanın üzerinde duran portakal suyunu bardağa koydum. Babamın doruk diye seslenişini duysamda takmadım. Bugünü sakin kapatmak istiyordum. Ama babam buna bir türlü izin vermiyordu. Sinirle kulaklığı çıkartıp babama döndüm.

"Efendim." Dedim. "Oh oh. Kulaklığı takıyonuz dünyadan kopup gidiyorsunuz." Dedi babam. Bir şey demedim. Annem "Oğlum bitki çayı ister misin?" Dedi. Artık daha fazla tutamıcaktım kendimi." Oturdukları masanın başına gidip "Az önce allah bilir kaç kişiye rezil olmuşuz siz burada oturmuş çay keyfi yapıyorsunuz?" Diye bağırdım.

Babam bana yumruk attı. Bu ötekinden sertti. Kafamı sandalyeye çarpıp yere düştüm. "Ah diye acıyla inledim. Annem "Oğlum!" Diye bağırdı telaşla. Melisa "Abi iyi misin?" Dedi telaşla annem ve melisa yanıma gelip beni kaldırdı. "Kaşın kanıyor." Dedi annem. "Dur pansuman yapıcam. Bekle." Dedi melisa.

"Gerek yok." Diyip babama baktım. Bana bomboş bakıyordu. Sanki ben karşısında değilmişim gibi. Sanki az önce kaşımı patlatmamış gibi. Mutfak çıkıp odama gittim. Odamdaki duşta uzun bir duş alıp rahatladım.

Odama girip telefonu elime aldım. Whatsapp grubuna girdim. Nolduysa harika gruptan çıkmıştı. Merak edip mesajları okumaya başladım.

Süsen: Ne olaylı geceydi be!

Berk: Harbi ya. Keşke aybik bombayı patlattığında videoya alsaydık.

Talya: Aybik mi?

Berk kesinlikle aybik yazdığı için talyadan güzel bir azar yemiştir. Onların bu tarz laf sokmalarına kızmıyordum. Ben onları böyle kabul etmiştim. Ama anlaşılan harika kabul etmemiş gruptan çıkmıştı. Harikayı aradım. Hemen açtı. "Efendim." Dedi bıkkınca. "İyi misin?" Dedim.

"Tabi canım adım gibi harikayım. Sadece herkese rezil olduk okadar." Dedim. "Ya tamam boşver. Okuldan atıldılar zaten. Bir daha görmeyiz onları. Sen sakin ol. Grubada geri dön." Dedim. Bıkkınca bir nefes aldı. "İstemiyorum." Dedim. "Aşkım bilmiyor musun? Bizimkiler böyle. Pislik yapmayı sever. Neyse hadi yatalım. Yarın konuşuruz." Dedim. "Tamam iyi geceler." Dedi. Bende iyi geceler diyip telefonu kapattım.

Bu okul günü o mallarsız güzel geçmişti. Keyfim yerindeydi. Ama melisanın yerinde değildi. Bana ters ters bakıp duruyordu. Neşeleyle masaya oturdum. Ama annemle babamında keyfi yerinde değildi. Önümdeki etten kesip bir parça ağzıma attım. Portakal suyumdan da büyük bir yudum aldım.

Annem "Yarın erenler okula geri dönüyor." dedi. "Ne?" Dedim şaşkınca. Bütün iştahım gitmişti. "Aybike bugün geldi özürdiledi." Dedi annem. "Sende hemen affettin." Dedim. "Doruk uzatma." Dedi babam. Sandalyemi sertçe itip masadan kalktım. "Tabi uzatmam." Diyip odama gittim.

Asiye

İlk ders bedendi. Bunun için direk soyunma odalarına gittik. Beklediğimden daha sakin başlamıştık güne. Derste oldukça sakindi. Şok üstüne şok yaşıyordum. Bize sinsi sinsi bakıyorlardı sadece.

Ders bitince soyunma odalarına gidip duş yerlerine girdik. En sona ben kalmıştım. Duşumu aldım. Burda duş almak rahattı. Bizi evde duş almak dahi bir kabustu.

Duştan çıkıp kıyafetlerimi almaya gittiğimde kıyafetlerimi bulamadım. Nasıl olurdu buya? Nasıl kıyafetlerim kaybolurdu. Tabikide kaybolmamıştı. O harika cadısı almıştı.

Ağlamaya başladım. Çaresiz adımlarla soyunma odasının kapısını araladım. "Orda kimse var mı? Lütfen orada biri varsa baksın. Yardıma ihtiyacım var lütfen. Orda biri var mı?!" Dedim yalvaran ses tonuyla.

"Ben varım." Bu ses doruğa aitti. Bir şey demedim. Kapıya doğru yaklaşında daha da kapattım. "Bir sorun mu var? Sorun varsa söyle yardım ediyim." Dedi yumuşak bir sesle. "Ya harikayla işbirliği yapıp benimle dalga geçiyorsanız?" Dedim. "Yok öyle bir şey. Sorunu söyle halledelim işte." Dedi.

Zaten ona söylemekte mecburdum. Bana tek yardım edebilicek kişi oydu. "Harika kıyafetlerimi çalmış." Dedim. Doruk bir süre sessiz kaldı. "Onun yaptığına emin misin?" Dedi şüpheyle. "Bu okulda benim kıyafetlerimi çalıcak tek kişi o." Dedim.

Bir fermuar sesi duydum. Bana kıyafet uzattı. Uzattığı kıyafeti alıp "Teşekkürler. Ben bunları sana yıkayıp veririm." Diyip kapıyı kapattım. "Peki tamam." Dedi. Bir süre orada durup gitti.

Bende üstümü giyinip koşarak sınafa gittim. O harikayı mahvedicektim. Kapıyı sertçe açarak sınıfa girdim. Hoca "Asiye noldu?" Dedi telaşla. Hocayı hiç takmayarak harikanın üzerine yürüdüm. "Asiye napıyorsun?" Dedi elif hoca. Harikanın yanına geldiğim gibi saçına yapıştım. "Seni aşağılık hırsız!" Diye bağırdım.

Ortalık bir anda karıştı. Erkekler bizi zorda olsa ayırdı. Harikayı omuzlarından tutup doruğun üstüne ittim. Harikanın çantasını açıp kıyafetlerimi aldım. "Bu kıyafetler benim. Senin amacın neydi? Beni çıplak bırakmak mı?!" Dedim bağırarak.

Artık bölümler haftalık gelicek

Ataman KolejiWhere stories live. Discover now