14. bölüm

661 32 8
                                    

Bölüm şarkısı = küçüğüm

Asiye

Aybikeyle beraber emeli okula bırakıp okula gittik. Aybike çok dalgındı. "Aybike iyi misin?" Dedim. Kafasını bana çevirip "İ-iyiyim. İyiyim tabi." Dedi. Telaşlı olduğu belliydi. "Biliyorsun bir sorun olduğunda hemen bana söyleyebilirsin." Dedim gülümseyerek. Oda gülümsedi. "Yok bir şey ya. Kafam dalgın." Dedi. Fazla zorlamadım.

Okula girdiğimizde içim ısındı dışarının soğuna inat burası sımsıcaktı. Dolabımın başına geçtim aybike direk sınıfa gitti. Biri koluma dokunduğunda kafamı sağa çevirdim ama orda kimse yoktu. Soluma bakınca doruğu gördüm. "Nevar?" Dedim sinirle. "Bak abin için üzüldüm." Dedi. "Üzül. Senin suçun zaten." Dedim. Kafasını salladı. "Tamam benim suçum. Neyse hadi provaya gitmemiz gerek." Dedi. Gözdevirdim.

"Nekadar sürücek bu şey." Dedim. "Siz nekadar sürmesini istersiniz asiye hanım." Dedi. Ona hiçbir duygu içermeyen bakışlarla baktım. "Burak hoca nekadar isterse okadar." Dedi. Kafamı sallayıp konferans salonuna doğru yürüdüm.

"Hadi yüreğim ha gayret. Hel sıkı dur hele sabret." Doruğun ilk söylediğimiz şarkının nakaratını söyleyince ona döndüm. Kolunu dolabıma yaslamıştı. Sırıtıyordu resmen. Sinirle önüme dönüp konferans salonuna gittim. Bu çocuk çok fena sinirimi bozuyordu . Saate baktım. Bir on dakika sonra prova başlıcaktı. Bu yarışma için çok heycanlıydım. Resmen jurilerin önünde şarkı söylicektim.

Konferans salonuna geldiğimde sahneye çıkıp sandalyeye oturdum. Gitarda tam dibimdeydi. Sırıttım. Doruğun gelmesini vardı heralde. Elime gitarı alıp çalıyormuş gibi yaparken "Ben doruk atakul. Kendimi yakışıklı sanan zengin bir züppeyim." Bunları söylerken arada çalıyormuş gibi yapıyordum. "İnsanların hayatını karartır sonra hiçbir şey yokmuş gibi davranırım. Ben bir züppeyim. Ben bir züppeyim." Diye nakarat tutturdum.

"Hiç mi iyi bir özelliği yok ya." Gelen doruktu. Elim havada öylece kaldı. Hemen toparlandım. "Gösterseydin bilirdim." Dedim. "Ogün seni kurtardım ya. Gerçi kıyafetleri elime verip teşekkürde etmedin." Dedi. Alınmış görünüyordu. Buna bi şey diyememiştim işte. "Burak hoca nerede kaldı?" Dedi konuyu değiştirerek. Güldü.

"Peki tamam. Değiştir konuyu. Gelir birazdan." Dedi. Kafamı sallayıp sandalyeden kalktım. "Hangi şarkıyı söylicez?" Dedi. Biraz düşündüm. "Küçüğüm. Sezen aksudan." Dedim. Güldü. "Sendeki bu efkarlı şarkı sevdası nereden geliyor?" Dedi.

"Harika nasıl? Kuzenimi buzluğa kitledikten sonra rahat mı?" Dedim bir anda. Yüzü düştü. "Bu konuyu niye açtın şimdi?" Dedi. "Bilmem. Normal olarak atlatamadık bu olayı daha. O bilmiyor ama aybike son günlerde geceleri hep sayıklıyor. Bazen terliyor. Çok korktu." Dedim. Suratı daha da düştü. "Ben onları uzun zamandır tanıyorum. Aklımın ucundan geçmezdi böyle bir şey yapıcakları. Merak etme bir daha böyle ileri gitmezler." dedi.

Güldüm. "Konduramıyorsun di mi onlara?" Dedim. Kafasını salladı. "Valla evet. Yani sözde..." diyip sustu. Tam sorucakken burak hoca geldi. "Evet gençler. Hangi şarkıyı söylicez?" Dedi. "Küçüğüm hocam." Dedim. "Hem fikirsiniz di mi bu sefer?" Dedi burak hoca. Doruk güldü. "Evet hocam." Dedi.

"Hadi başlayın ozaman." Dedi. Doruk gitarı çalmaya başladı. Bende beklemeye başladım. Yerim geldiğinde şarkıya başladım. "Küçüğüm daha çok küçüğüm buyüzden bütün hatalarım". Bu şarkı tam beni anlatıyordu. Bayılıyordum bu şarkıya. Aybikeyle bu sarkıyı çok severdik. Ailelerimizin ölümünden sonra bu şarkının bizi anlattığını düşünmeye başladık. Küçüktük. Çok fazla hata yapıyorduk.

"Ne kadar az yol almışım
Ne kadar az
Yolun başındaymışım meğer
Elimde yalandan kocaman rengarenk
Geçici oyuncak zaferler"

Hiçbir şey yoktu elimde. Önceden derslerde kazandığım başarılar okulda birinci olmam. Bunların hepsi oyuncaktı. Annemlerin ölümüyle geçiciliğini anlamıştım. Onlardan sonrada onları onurlandırmak için çalışmıştım. Ama hiçbiri mutluluk vermiyordu.

Şarkı bittiğinde gülümseyip hocaya döndüm. Burak hoca "Çok iyisiniz." Dedi. Gülümsedim. "Hadi dersinize gidin." Dedi. Kafamı sallayıp çıkışa doğru yürüdüm. Dersin yarısına yetişebilirdim.

Sınıfın kapısının önüne geldiğimde kapıyı tıklattım. Hoca "Gelebilirsin" dedi. Kapıdan içeri girdim. Harikaları yerinde görünce sinirle dişlerimi sıktım. Tabikide çıkmıştı hapisten. Onu çok takmamaya çalışarak yerime geçtim.

Zil çaldı. Tam ayağa kalkıcakken harikanın sesini duydum. "Hadi iyisiniz erenler. Sayemde borcunuzu ödediniz." Dedi. Doruk "Harika!" Dedi. Aybike "Asiye ben sana anlatıcam. Hadi gel bahçeye gidelim." Dedi. Kaşlarımı çattım. "Noldu tatlım? Korktun mu yoksa? Bizden para aldığını söylemedin mi?" Dedi harika. "Ne parası ya?" Dedim. "Asiye hadi biz sana bahçede anlatıcaz." Dedi ömer.

"Ne gerek var ben anlatıyorum işte." Dedi. "Bence çeneni kapatsan iyi olur." Dedi tanımadığım bir çocuk. "Sen kimsin be." Dedi harika. "Bir arkadaşları." Dedi bize bakarak. Bir şey demedik. "Onlar gibi eziksin yani." Dedi harika. Çocuk güldü. "E tabi insanın kendisinin seviyesi düşük olunca çevresinide öyle görüyor." Dedi. Harika daha da sinirlendi. "Ağzını topla." Dedi doruk ayaklanarak. Tolganın üzerine yürüyordu. Tolga ise rahattı.

Berk onu kolundan tutup geri çekti. "Tamam bu saçma kavga uzamasın. Hadi gidelim." Dedi berk. Doruk kafasını sallayıp dışarı çıktı. Diğerleride arkasından. Hemen bizimkilere döndüm. "Ne parası?" Dedim sinirle. Aybike herzamanki gibi pat diye söyledi. "Ben suzan hanımdan borcumuzu kapatmak için para aldım. Hiç öyle bakma bana. Onlar beni oraya kilitleyip hiç bir sey olmamış gibi bu olayı kapatamazlar. Hem parada arttı. Fena mı?" Dedi.

Ona hayal kırıklığıyla baktım. Aybike sinirle ayağa kalktı. "Bana şuan fırsatçı gözüyle bakıyorsun di mi? Tabi canım. Herzamanki gibi aybike hatalı. Ben doğru olanı yaptım. O paradan tam dört bin lira arttı. Ev için abime vericem. Ben hakkettiğim hayatı yaşıcam." Diyip beni iterek koşarak sınıftan çıktı.

Aybike

Sinirle sınıftan çıktım. Tolga kapının önünde beni bekliyordu. Okadar sinirliydimki onu takmadım bile. Peşimden geldiğini görünce arkamı dönüp "Tolga siktir gir." Dedim. Suratımın kıpkırmızı olduğundan emindim. "Haklısın." Dedi. Gözdevirdim. "Doğruyu söylüyorum. Sen hakkın olanı aldın. Biliyorsun değil mi? Benden istediğin zaman yardım isteyebilirsin." Dedi. "Senden yardım istiyiceğime ölürüm daha iyi." Diyip arkamı döndüm.

Koşarak yanıma geldi. Yan yana yürümeye başladık. Anlaşıldı bundan kaçış yok. "Hadi ama aybike. Neden benden bukadar nefret ediyorsun. İlk tanıştığımız gün ne güzeldi oysa."

**altı ay önce**

Avm de kızlar beraber laflıyorduk. Tabi laflarken etrafımıda bakınıyordum. Etrafıma bakınırken siyah saçlı siyah gözlü yakışıklı bir çocuk gördüm. Dudağımın kenarını ısırdım. Gerçektende çok tatlıydı.

Gözlerini bana çevirince hemen gözlerimi kaçırdım. Yanaklarım kızardı. Sinem "Kanka şu yakışıklı bize bakıyor." Dedi. Kafamı çevirip baktığımda siyah saçlı çocukla göz göze geldim. Hemen gözlerimi kaçırdım. "Acaba kime bakıyor?" Dedi ayça. "Kesin bana bakıyordur." Dedi beyza.

Bir şey demeden sessizce otururken içimden 'İnşallah bana bakıyordur' dedim. "Oha oha. Buraya geliyor." Dedi ayça. Hepsi normal hallerine dönmeye çalıştılar. Sözde çocuğa çaktırmıcaklar. Çocuk tam yanımıza geldiğinde "Merahaba kızlar. Oturabilir miyim?" Dedi benim yanımdaki boşluğu göstererek. "Tabi tabi." Dedi beyza.

Benim yanıma oturdu. "Benim adım tolga. Sizinkiler ne?" Dedi kibarca. "Ben beyza." "Ayça" "bende sinem." Hepsiyle el sıkıştı. Sıra bana geldiğinde "Aybike." Diyip el sıkıştım. Benim elimi daha uzun tutmuştu ya da bana öyle geliyordu. Birazda ilgiyle bakıyordu bana. Sanırım içimden geçirdiğim şey gerçek oluyordu.

Biraz sohbet ettik. "Kızlar benim gitmem gerek ama önce" diyip cebinden bir kağıt birde kalem çıkardı. Bir numara yazıp bana uzattı. "Bu benim numaram. İstersen ararsın aybike." Dedi gülümseyerek. Ona şaşkınlıkla baktım. Cidden benden hoşlanmış mıydı? Hayatımda ilk defa bir erkek bana numarısını vermiş ve beni ilgiyle süzmüştü. Çekingen hareketlerle numarayı aldım. Gülümsedi. Ardında ayağa kalkıp bizle vedalaştı ve gitti.

**şimdi**

"Ozamanlar salaktım. Şindiki aklım olsa bin kilometre yakınından geçmen." Dedim. "Bana haksızlık ediyorsun ama." Dedi. Koridorda ilerleyen melisayı görünce "Melisa!" Diye bağırdı. Kafasını çevirip bana şaşkın şaşkın baktı. Koşarak yanına gittim. Yanımıza gelmedi allahtan. Çok şükür kurtulmuştum.

Ataman KolejiWhere stories live. Discover now