20. bölüm

607 37 4
                                    

Okuyupta yorum yapmayan ve oy vermeyenler için bukadar sık bölüm yayınlamıyorum. Kendi kitabımı çok sevdiğim için. Bir yorumu veya oyu bile çok görenlere selam

Bölüm şarkısı= sana bir şey olmasın

Asiye

Sabah kalktığımızda bugünün diğer günlere göre daha güzel olmasını diledim. Sorunsuz bir okul günü istiyordum. Sadece derslerimle ilgilendiğim sıradan bir gün.

Evden çıkmadan önce bi şeyler atıştırdık. Herzamanki gibi kadir abi bizden önce gitmişti okula. Mazlum abide kafede işe başlamıştı. Bu durum beni mutlu etti. Abimin üzerindeki yük biraz daha azalmıştı. Çünkü biliyordum ki bu iş dışında başka işlerde de çalışıyordu.

Çantamı hazırlarken içine doruğun bana verdiği kıyafetleri koydum. Bir türlü verememiştim bu kıyafetleri. Asla içimden gelmiyordu bunları vermek. Çantamın fermuarını kapatıp sırtıma taktım. Herkes hazırdı. Ayakkabılarımızı giyinip evden çıktık.

Emeli bırakıp okula geldiğimizde bizimkilere dönüp "Benim bir işim var. Ders başlamadan dönerim." Dedim. Kafalarını salladılar. Hemen konferans salonuna gittim. Prova saatiydi. Büyük ihtimalle yeni adayları inceliyorlardı. Konferans salonunda sadece doruk vardı. Beni görünce gülümsedi.

"Kıyafetlerini vermeye geldim." Diyince suratı düştü. "Gel al kıyafetlerini." Dedim. Yerinden kalkıp yanıma geldi. "Kararlısın di mi?" Dedi. "Evet." Diyip çantamın fermuarını açıp kıyafetlerini çıkarttım. Kıyafeterini uzatıp "Çok teşekkür ederim. Sen olmasan o gün napardım bilmiyorum." Dedim. "Ozaman birazcık hatrım varsa yarışmaya katıl. Bak benim sözüm harikadan daha çok geçer burada. Hiçbirinize dokunmasına izin vermem. Yemin ederim." Dedi yalvarırcasına. "Doruk yeter artık ısrar etme." dedim bıkkınca. Suratı daha da asıldı. "Tamam ozaman bana yeni solisti seçmemde yardım et." Dedim. "Tamam." Diyip en ön sıradaki koltuklardan birine oturdum. Otururken ortalamıştım. Sahneyi çok net görüyordum.

Doruk gitarının başına geçti. "Burak hoca yok mu?" Dedim. Kafasını iki yana salladı. "Bugün hasta. Zaman kısıtlı olduğu için ben seçicem." Dedi iğneleme yaparak. Umursamadım. Sadece kafa sallayıp adayları bekledim.

İlk aday kapıdan içeri girdi. Giren bir erkekti. Sahneye çıktı. "Hangi şarkıyı söyliceksin?" Dedi isteksizce. "Ben fero olur mu?" Dedi çocuk sırıtarak. Doruğun kaşları çatıldı. "Buraya dalga geçmeye geldin di mi gerizekalı." Dedi. "Evet. Ben murat." Dedi çocuk. Doruk "Sen şu dokuzlardaki şaklaban muratsın." Dedi doruk sinirle. Doruk "Git gözüm görmesin seni!" Diye bağırdığında yerimden sıçradım. İlk defa bukadar yüksek sesle bağırdığını duymuştum. Bu beni hazırlıksız yakaladığı için kalbim korkudan hıphızlı atıyordu.

Çocuk korkuyla "T-tamam doruk abi." Diyip kaçtı. Konferans salonundan resmen arkasından atlı kovalıyormuş gibi kaçtı. Acaba bende mi kaçsaydım. "Gerizekalı. Oyun oynuyoruz sanki burda. Dokuzuncu sınıf bir erkeği neden ciddiye aldılarsa." Hala öfkeyle söyleniyordu.

"Doruk tamam. Çocuk sadece bir şaka yaptı." Dedim. Bunu dememle bana baktı. Gözlerindeki öfkeyi görünce korkudan olduğum yere sindim. Ama bir süre sonra bakışları yumuşadı. "Haklısın. Bir an fazla abarttım." Dedi. Pişman olmuştu. Bir şey demedim. İçeri bir kız geldi. Sevimli bir kızdı.

"Meraba. Ben büşra. Sertap erenerin olsun şarkısını söylicem." Dedi. Doruk kafasını salladı. Şarkının melodisini çalarken kız giriceği yeri bekledi. Merakla dinlemeye başladım. Acaba sesi nasıldı?

Kızın sesi fena değildi ama yeterli de değildi. "Teşekkürler." Dedi. Kız konferans salonundan çıktığında doruk "Nasıldı?" Dediğinde dudak büzüp "Yani. Çokda iyi değil." Dedim biraz abartarak. Dorukta beni onayladı. "Aynen. Siradan. Jurilerin karşısına daha güçlü çıkmamız gerek." Dedi.

Ataman KolejiWhere stories live. Discover now