65.Bölüm(part2)

14.5K 1K 117
                                    

İyi okumalar dilerim...

Tuğçe'den anlatım...

En güze evet;

Yaşadığımız hayatın içinde bazen olumlu bazen de olumsuz bir anlam ifade eder evet. En güzel başarıların sonunda 'evet başardık' ya da berbat bir günün sonunda 'evet yine olmadı' diyebiliriz. Fakat; ömür boyu unutulmayacak bir an var ki, o da şuan tam karşımda duran ikiliye ait.

Sıla yaprak gibi titrerken evet dedi sevdiği adama. Asaf ise sesini bulmaya çalışarak haykırdı gözyaşlarının ona şahit ettiği anlarda.

Tatlı bir tebessüm peyda oldu yüzümde. Belimde hissettiğim el ciğerimi yakmaya başladı. Karşımızda olup bitenleri izledikçe onunda içi yanıyordu. Bunu sıkkın soluklarından tenime değdirdiği dudaklarından anlıyordum.

Bir düğün sözü vardı gerçekleştiremediği. Unuttuğu en büyük detay ise hayatımızı cehenneme çeviren döngülerin hiçbiri değişmemişti. Ben ona kalbimden kopan evet ile değil, göremediğim ve onun bana gösterdiği gerçeklerimle evet demiştim.

Başımı çevirip kasılan yüzüne baktım ilk önce. Sonra dayanamayıp dudaklarımı sıktığı çenesine bastırdım. Bedenimi kendine daha çok çekerken sol kulağına kaydırdığım dudaklarımı araladım.

"Her şeyin bittiği o gün düğün günümüz olacak sevgilim".

Geri çekildiğimde pişmanlıklarla dolup taşan bakışlarını görmek beni her şeyden daha fazla üzmeye yetti. Başımı önüme çevirsem de bedenimi iyice ona yasladım. Asaf ve Sıla imzalarını attıktan sonra sıra anneme ve Hamdi Beye gelmişti.

Çiftlerimizin nikah şahitleri onlardı. Ailemizi ayakta tutmaya çalışan annem ve her birimizle özenle ilgilenen doktorumuz Hamdi Bey bu onura layık olanlardı.

Tebrik faslı bitip Sıla evlilik cüzdanını eline aldığında Asaf beklenmedik bir şey yapıp ayağını Sıla'nın önüne doğru uzattı. Sıla ise tebessüm ederek bu ayrıntıyı görmezden gelip kollarını sevdiği adamın boynuna doladı ve gözleri içine baktı.

Bir üstünlük değildi amaç. En büyük gaye hayatı eşit bir şekilde yaşayabilmekti. Onları mutlulukla izledim. Nikah memuru "bir nikah törenimiz daha var" dediğinde kısık seste gülüşmeler başladı.

Sırma'nın şaşkın bakışları görülmeye değerdi. Serkan elinden tutup nikah masasının başına götürürken dudaklarımdan minik bir kahkaha firar oldu. Asaf ve Sıla ile başlamıştı standart prosedürleri atlamak ve karşımda duran çift ile devam ediyordu.

Nikah memuru sadece evlenmek isteyip istemediklerini sordu. Sırma titreyen sesi ile evet dedi fakat Serkan'ın kelimeleri kalbime dokundu.

"Yetim kalmış yüreğimle, hayatın öksüz bıraktığı benliğimle evet".

Burada bulunan herkesin yaşam öyküsüydü bu evet. Yetim kalmıştı her birinin yüreği. Öksüzdü her birinin taşıdığı benliği. Şimdi hem öksüz hem de yetim kalan bu yaraları sevdaların mutluluk yeminliğine uzaktan şahitlik etmek umutların en güzeliydi.

Umudumuz vardı; hayatın bizden çaldığı o kaderi geri kazanacaktık.

Annem ellerini bana doğru uzatarak yürümeye başladı. Ben ise Cihat'ın kolları arasından çıkıp annemin boynuna sardım kollarımı. "Eee Seray sultan darısı Hakan abimin başına".

Annem sırtımı sıvazlarken "amin bal kızım. Allah'ım şu kara bulutları dağıtsın ve aydınlık nice güzel günler görmemizi sağlasın inşallah" dedi. Amin diyerek ayrıldım ondan. Hamdi Bey ile kesişti gözlerim. Başımı hafif sağa yatırıp içten gülümseyerek iki elimi de ona uzattım.

CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...Where stories live. Discover now