28.Bölüm

38.8K 1.6K 132
                                    


İyi okumalar dilerim...

Tuğçe'den anlatım...

Dönüş;

Aldığımız haber hepimizi fazlasıyla sarsmıştı. Cihat gözlerimin içine derin bir ifade ile bakıp "bir süre daha bana katlanmak zorundasın" demişti. Çünkü karşımızda ne ile bize saldıracağını bilemediğimiz bir geçmişimiz vardı. Daha doğrusu büyük oranda bana ait olan geçmiş.

Cennet diyarı terk edip tekrar kaldığımız eve ulaşmıştık. Hızlı hareketlerle hazırlanıp yola çıktığımızda ise Rauf ona ulaştırılan bir görüntü ile dağılmış bir hale bürünmüştü.

Pınar;

Öyle berbat bir durumdaydı ki, içim ezilmişti. Cihat gördüklerinden sonra ağzını açmazken Rauf gerçekten de dağılmıştı. Onun bu haline şahit olmak ise tüm dünyamı yıkmaya yetmişti.

Şimdi ise yine özel uçağa binip kalkış yapmasını bekliyorduk. Rauf Cihat'ın özel odasına geçip dinlenmek istediğini söyledi. Yalnız kalmasına ses çıkartmazken bundan sonra neler yaşanacağını da eminim kestiremiyordur.

Cihat birkaç kez gözlerimin içine bakıp sıkıntıyla başını ters yöne çevirdi. Gözlerinde bin bir soru ifadesini görüyordum. Bana sormak isteyip de soramadığı ve beynini talan eden düşünce girdabında ayrı bir savaş halinde olduğu her halinden belliydi.

Elimi kaldırıp koluna dokundum. O an gözlerini kapatıp sert bir soluk aldı. Ağırca yutkunup konuşmaya başladım. "Ne sormak istediğinin farkındayım ama ben böyle şeyler yaşamadım onunla. Bana bugün gördüğüm o görüntüdeki kadına verdiği zararın onda biri vermedi" dedim.

Cihat "uçağı kaldırmak için daha ne bekliyorsunuz" diyerek bağırdı. Elimi aniden onun üzerinden çekip başımı sol tarafa, küçük pencereye çevirdim. Cihat sert bir ifade ile "kemerini tak" dediğinde gözlerimi kapatıp sıkkın bir soluk aldım.

En iyisi onunla yan yana oturmamaktı.

Yanından kalkıp bir ön tekli koltuğa geçtim. Kemerimi bağlayıp başımı geriye yaslayarak gözlerimi sıkıca kapattım. Uçak kalkışa geçtiğinde ise derin bir nefes alıp içimde tuttum. Bu anlarda genel olarak midem hep kalkardı.

Aldığım nefesi verim uçak uçuşun seyir haline geçene kadar ara ara devam ettim aynı şeyi yapmaya. Kısa sürede beklediğim an gelirken kemerimi çözüp yerimden kalktım ve lavaboya doğru yürüdüm. Midem hava basıncı yüzünden fazlasıyla bulanmıştı.

Kapıyı kapatacağım sırada Cihat elini koyup endişe ile gözlerimin içine baktı. Ben ise o an fena bir şekilde öğürdüm. Musluğu açıp içimdeki acılaşmış sıvıyı birkaç öğürtü ile çıkarttığımda rahatlamıştım. Elime dolan su ile yüzümü yıkayıp musluğu kapattım.

Cihat yanıma gelip saçlarımı geriye doğru çekti. Hala daha gözlerim kapalı bir halde midemin sakinleşmesini bekliyordum. Kulağımda hissettiğim ılık nefes yine içimi titretmişti. "Özür dilerim öfkem sana ya da geçmişine değil Tuğçe. Öfkem her şeyden çok kendime" dedi.

Başımı usulca sallayıp "bir gün hepsi geride kalacak Cihat. Ben o güne kadar sadece yapmam gerekeni yapıp ailemi koruyacağım" diyerek karşılık verdim. Cihat dudaklarını saçlarıma yaslayıp derin bir öpücük kondurduktan sonra "annen ve abin zarar görmeyecek. Bu işi en başından bu hale getirmemeliyim" dedi ve derin bir soluk alıp ekledi. "Sana bu acıyı yaşattığım için cehennem bile kabul etmeyecek lanet bedenimi".

Başımı kaldırıp gözleri içine baktım. O kadar çok anlam vardı ki, içim ezildi bir anda. Sağ elimi kaldırıp sakallı yanağına yerleştirdim. Usulca gözlerini kapatırken konuşmaya başladım.

CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin