19.Bölüm

51.7K 2.3K 192
                                    


İyi okumalar dilerim...

Tuğçe'den anlatım...

İnkar;

Karşımda günlerdir benimle ilgilenen, bir abi gibi her işimde yanımda duran adam vardı. Tekbir farkla, şuan gözlerinden alev çıkıyor diyebilirdim. Asaf "Tuğçe abini sen mi aradın?" diyerek sorusunu yeniledi.

Başımı dik tutup "telefonum masada aç bak bakalım aramış mıyım?". Asaf sertçe burnunu çekip "bak olacakların önüne geçemem anladın mı? Cihat bey çok öfkeli". Başımı olumsuzca sallayıp "ben aramadım diyorum. Hem nereden çıkarttınız benim aradığı mı?" diye sordum.

Asaf "abin Gülşen'i öldüresiye dövmüş. Onun Cihat beye çalıştığını öğrenmiş anladın mı?". Duyduklarım karşısında kaşlarım hayretle havalanmıştı. 

Evet abim çok öfkelenmişti ama benim abim bir kadını öldüresiye dövecek. Başımı sağa sola doğru sallayıp "hayır abim Gülşen'e çok aşık. Asla onu incitecek bir şey yapmaz" dedim.

Asaf burnumun ucuna kadar girip "şuan ki halini görmeni çok isterdim. Eğer ki altından sen çıkarsan tekrardan söylüyorum. Olacakların önüne asla geçmeyeceğim" diyerek arkasını dönüp hızla geldiği gibi evden kapıyı çarparak çıktı.

Şuan sakinliğimi korumalı ve bir hata yapmamalıydım. Masanın üzerindeki telefonumu elime alıp ekran kilidini açtım. Cihat'ın numarasını arayarak telefonu kulağıma yasladım. İkinci çalışta açılan telefonun ardından sadece öfke dolu nefes sesleri geliyordu.

Derin bir nefes alıp "neredesin?" diye sordum. Cihat "bana doğru söyle sen miydin?" dedi. Sertçe yutkunup "asla, ona ulaşacak bir tane telefonum varken nasıl bunu düşünebilirsin?".

Sinirle burnumdan soluyup "Cihat telefonlarımı dinliyorsun. Sen gerçekten de aklını kaçırmış olmalısın" dedim. Cihat duraksayıp "peki abini arayan numara korumalı bunu göremediğimiz gibi sesi de duyamıyoruz. Ama Gülşen'e söyledikleri?" diye sordu.

Tahammül edemeyerek "neredeysen söyle yanına geleceğim. Yüz yüze konuşsak daha iyi olacak" dedim. Cihat "beni bu halde görmeni istemem evde kal ve beni bekle" dedi. İtiraz ederek "hayır geleceğim" dedim.

Cihat sadece kapıya çık dedi. Telefonu kapatıp başımı Sıla'ya çevirdim. Öyle rahattı ki şaşkınca ona baktım bir süre. Dudaklarını oynatarak 'bok bulurlar' dedi. dudaklarımı birbirine bastırıp kahkahamı yutmaya çalıştım.

Eğer Asaf benim aradığımla birlikte bir de bana yardım edenin Sıla olduğunu öğrenirse işler o zaman çok başka boyutta olur.

Başımı sağa sola doğru sallayıp "ben çıkıyorum Sıla. Geldiğimde birlikte başka şeyler yapalım olur mu? Mesela beyaz şarap gecesi".

Sıla yerinden kalkıp "sensin patron. Hadi git de gel bir an önce. Bende olanları fazlasıyla merak ediyorum" dedi.

Gülümseyerek sadece elime telefonu aldım ve üzerimi değiştirmeden hemen çıkış kapısına doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda Asaf'ın hala daha öfkeli olduğunu görüyordum. Kapıyı sakince kapatıp onun yanına gittim.

Kaşlarımı çatıp "bu evin kapısını bir kez daha öyle kapat canını çıkartırım senin. Şimdi Cihat neredeyse beni onun yanına götür ve tek kelime dahi etme". Asaf sadece gözlerimin içine bakıyordu. Araca yönelip yolcu kapısını açıp sakince bindim ve aynı sakinlikte kapıyı kapattım.

Asaf'ta yerini alınca yola çıkmıştık. Ondan tarafa hiçbir şekilde bakmıyordum. İnanamadığım tek olay abim gibi bir adamın bir kadına böylesine zarar vermesi. Başımı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. Ne güzel kahvaltı yapacaktım. Oflayarak camı biraz indirip temiz havayı içime çektim.

CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin