6.Bölüm

66.4K 3K 156
                                    


İyi okumalar dilerim...

Yaman Sezer'den anlatım...

Kan;

Kırmızı olan her şeyden nefret etme sebebim olan tek sıvı. Sevgilimi, aşık olduğum kadını iki kez kanlar içinde görmek artık bütün sinirlerimi fazlasıyla gevşetmişti.

Gözlerimi kapattığım an zihnimde canlanan çığlık çığlığa sesleri delen silah sesleri yankılanıyordu. Panik halde yere çöküp yakınımdakileri korumaya çalışırken, sevdiğimi koruyamadım.

Başımı sahneye çevirdiğimde Tuğçe'nin vurulduğunu ve sendelediğini gördüm. Bir anda ayağa kalkıp ona koşmuştum ama yere düşmesine mani olamadım. Yanına gittiğimde ise sol gözünden bir damla yaş akmış şekilde, bom boş bir ifade ile gözlerimin içine baktı.

Zorlukla yutkunup 'affetmeyeceğim' demişti. Kısa bir süre afallasam da onun gözlerini kapatması ile ambulans diyerek bağırdım.

Oradan hastaneye gelmiş ve hemen ameliyata alınmıştı. Daha bir gece geçmişti üzerinden ve sadece dinlenme amaçlı yoğun bakıma alınmıştı.

Onu camekanın arkasından öylece izlemek zorken, bir de oksijen maskesinin içine ağzından dolan kanlar ile görmek delirme eşiğine getirmişti beni. Her ne kadar durumu şuan iyi olsa da hala daha uyutuluyordu.

Omzuma konulan el ile bakışlarımı soluma çevirdim. Hakan, ben nasıl perişan bir haldeysem, o da en az benim kadar perişan vaziyetteydi.

Ağırca yutkunup "uyandı". Yerimden aniden kalktığımda Hakan kolumdan tutup "kimseyi görmek istemiyor Yaman. Bir tek annem girdi yanına ve o da ağlayarak çıktı odadan".

Kaşlarımı çatıp anlamaya çalışırken "üzerine gitmememiz gerekiyor. On gündür burada perişan oldu. Anlayışla yaklaşacağız ve sabırla bekleyeceğiz".

Gözlerimi kapatıp derince nefes aldım. Tuğçe'm o bakmaya kıyamadığım mavişlerini açtı ama onu görmemi istemiyordu. Hakan "kendine gel Yaman. İçinde ne yaşadığını bilmiyoruz ve konuşmaması da ayrıca büyük bir sorun".

Başımı sallayıp "ne olursa olsun onu görmem lazım Hakan. Canım çekiliyor, ruhum kararıyor. Varsın konuşmasın, bakmasın yüzüme ama kokusunu duymama izin ver".

Hakan dolan gözleri ile "biz yanlış yaptık Yaman, onu koruyamadık". Sert bir soluk alıp "düşünemedim, o an ne yapacağımı bilemedim anladın mı?".

Öfke ile "ULAN BEN ONUN SAÇININ TELİNE ZARAR GELSİN İSTER MİYİM?". Hakan kolumdan tutup "kendine gel, zaman vereceksin mecbursun".

Kolumu sertçe ondan çekip koridorda yürümeye başladım. Öylesine öfkeliydim ki, bir neşter alıp şah damarımı kesmek geliyordu içimden. Seray hanımın yanına gidip "hangi oda?" diye sordum. Seray hanım yaşlı gözlerle "gitme Yaman, hiç birimizi görmek istemiyor".

Başımı sağa sola doğru sallayıp "hangi oda?". Eliyle tam karşı odayı gösterdiğinde, hızla oraya doğru yürüdüm. Arkamdan seslenseler bile duymazlıktan gelerek kapıyı açıp içeri girdim.

Tuğçe donuk bir ifade ile odaklandığı karşı duvara bakıyordu. Beni mest eden kokusunu, bu iğrenç hastane kokusu bile bastıramamıştı. Saçlarını sağ omzu üzerinde örmüşlerdi.

Tebessüm ederek onu izledim bir süre. Şükürler olsun ki nefes alıyor ve yaşıyordu. Kapıyı kapatıp hızla yanına gittim. Bakışları gözlerimle kesiştiğinde içim üşümüştü. Tuğçe ilk kez bu kadar soğuk ve hissizdi.

CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...Donde viven las historias. Descúbrelo ahora