72.Bölüm

1.7K 168 70
                                    

İyi okumalar dilerim...

Tuğçe'den anlatım...

Yeniden doğmak;

Bir kadın için en değerli zamanlardan biridir beklediği onca aya karşın ömürlük misafirlerini kucağına alacağı anın gelmesi. Annelik hissi ise tam da o sırada dolduruyor kadının yüreğini. Çekilecek acıların hiçbir anlamı kalmıyor. Tek düşünce bir an önce özlemle beklenenlere kavuşmak.

Bir de hayalini kurup yapamadıkları batıyor insanın kalbine. Mesela Cihat ile hiç alışverişe çıkamamıştık. Bebeklerimizin odasını almak bir yana tarzına bile karar veremedik. Her şeyin en iyisi en güzeli olsun isterdik tabii ki fakat hayat bize hep ayrı yerden kötü bir oyunun sahnesini gösterdi.

Ayrılık, kaybetme korkusu, ölümün soğuk yüzü ve daha sayamadığım onca yıkım. Bunların hepsini geride bırakılan iki seneye sığdırmak öylesine zordu ki.

Geçmiş silinirken başka şeyler kemiriyor insanın içini.

Kısa bir an endişe dolduruyor yüreği. İnsanın kendi ile ilgili bir şüphesi olmuyor ama kavuşamamak, kokularını duyumsayamamak ürpertiyor insanın içini.

Hani ya olurda gözlerimi açamazsam ya da bu deli sancıya yenilir de son nefesimi verirsem onlara kavuşamadan. İşte böyle bir anın üzerine geldi adamım.

Beyaz ışıklar beynimi delercesine gözlerimin içine dolarken lacivert hareler belirdi gözlerimin önünde. Dudaklarımdan firar olan çığlığa mani olamayarak bağırdım. İçim çekiliyordu. Kokusu özlemimle harmanlanıp gözlerimden yaş olarak akarken dudakları dudaklarımla kavuştu.

Yaşıyordu, yaşıyordum ve biz sonunda özgürce yaşayacaktık.

Geri çekildi. Dudaklarının rotası bu sefer alnım oldu. Onu hissetmek, hem de böylesine kuvvetli bir acının üzerine. Anlatılmaz yaşanır derler ya işte öyle.

Nefesimin kesildiğini hissettim bir an. Daha güçlü sancı ile dişlerimi sıktım ve sıkıca kapattım gözlerimi. Sedyede yatıyordum. Dünya bedenimin altından akıp gidiyordu ve sonunun ne olacağını tahmin edemediğim bir yolculuğa zamansız çıkmıştım.

Bir kez daha dudaklarımın üzerinde onun dolgun dudaklarının baskısını hissettim. Hafifçe araladım gözlerimi. Hala daha dudaklarımız birbirine değiyorken konuşmaya başladı.

"Geldim güzelim. Tertemiz, her şeyi geride bırakarak geldim can özüm".

Çektiğim tarifi olmayan acıya rağmen tebessüm ettim. Bedenim daha şimdiden yorgun düşerken zorda olsa kaldırdım ellerimi. Sakallı yanaklarını okşadım.

Tanrım!

Avuç içlerimi gıdıklayan ve kalbimde tatlı bir sızı bırakan bu hisse aşıktım. Aylar sonra sevdiğime, kokusuna ve teninin sıcaklığına kavuşmuştum. Kuruyan dudaklarımı yaladım ve kaybettiğim sesimi kendimi zorlayarak buldum.

"Bebeklerimize birlikte kavuşalım".

Başını salladı. Bu isteğimi tüm içtenliği ile kabul ederken gözlerine yerleşen korkuyu gördüm. O da en az benim kadar endişe içerisindeydi. İstediğimiz hiçbir şeyi yaşayamamanın üzüntüsü vardı. Ailemizi korumak için girdiğimiz çetin ve kanlı kavganın gölgesinde saklamaya çalıştık yavrularımızı.

Her şey öylesine değişik bir düzende gerçekleşiyordu ki, Cihat'ın benim için hazırlattığı mini klinikte doğum yapacaktım. Ameliyathaneye girdiğimizde ise gözlerim kapanmaya başlamıştı.

Tatlı bir uyku sardı bedenimi. Bu neyin nesiydi bilmiyorum ama hiç olmadığım kadar uyumak istiyordum. Tam da o an belimden yükselen sancı ile gözlerim ardına kadar açıldı ve güçlü bir çığlıkla içimdeki acıyı haykırmaya başladım.

CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin