44.Bölüm

25.9K 1.4K 109
                                    

İyi okumalar dilerim...

Tuğçe’den anlatım…

Gün;

Gözlerimi açtığım an sıcacık kolların arasında buldum bedenimi. Gitmeyen ve ardında bırakmayan bir sevgiliye sahip olmak güzeldi. İyi hissederek güne başlamak ise daha da keyifli hissettiriyordu.

Yavaşça bedenimi ona çevirip uykulu haline baktım.

Kaşları çatık bir halde nasıl uyumayı başardığını anlamış değildim. Sol elimi kaldırıp işaret parmağımla çatık olan kaşlarını düzeltmeye çalıştım.

Yüzü daha gergin bir hal alırken tebessüm ederek dudaklarımı dudaklarına yasladım.

“Uykucu adam kalk artık. Öcü görmüş gibi korkutuyorsun beni”.

Derin soluğunun ardından rahatlayan yüz ifadesine genişçe gülümsedim. Yavaşça gözlerini açıp gülümseyerek “günümü aydın sevgili. Günün aydın olsun” dedi. Bir kez daha dudaklarına dudaklarımı yaslayarak konuştum. “Günaydın sevgilim”.

Vücudumu saran kolları sıklaştı. Başını boyun boşluğuma sokup tenime yasladığı dudakları ile kapattım gözlerimi.

Sessizce birbirimize sarılıp kokularımı çektim ciğerlerimize. “Kalkalım mı?”.

Sorduğum soruya mızmız çocuklar gibi itiraz etti.

Kahkaha atıp “hiç senin tarzın değil Cihat. Hem karnım fazlasıyla acıktı. Dün gece kaybettiğim enerjimi toplamam gerekiyor” dedim. Bu sefer kahkaha atan taraf o oldu.

“Bu gece daha ateşli geçecek güzelim. Ona göre enerji toplamanı tavsiye ederim”.

Oturur bir hal alıp soran gözlerle ona bakmaya başladım. Sol kolunun üzerine yaslanıp “ne? Bundan sonraki her gecenin böyle geçeceğini tahmin etmemiş miydin?” diye sordu.

Başımı sağa sola doğru sallayıp “sen fazla mı arsızlaştın yoksa bana mı öyle geliyor?” diye sordum.

Kolumdan tutup tekrardan yatağa uzanmamı sağladı. Saçlarımı okşayarak fısıldadı.

“Her gecen yorgun, her sabahın aydınlık olacak güzelim. Bedenim bedeninle, ruhum sen olarak hayat bulacak”.

Derin bir nefes çektim içime. Bu adamdı hayatıma, bedenime ve ruhuma kanı bulaştıran. Yine aynı adam sayesinde gördüm tüm gerçekleri. Belki de bu renk birleştirdi ellerimizi. Olmaz dediğim ne varsa o oldu.

Şimdi gözlerinin içine bakarken gördüğüm tek şey kendimdi. Dünyası ben olmuşken korkuyordum kaybetmekten.

Onu, kendimi, hissettiğim bu huzuru kaybetmek istemiyordum. Sevmediğim çiçekleri bahar bahçeleri sevdirdi ilk önce.
Geceyi süsleyen dolunaya esir kıldı kalbimi.

Savaştan korkmayan bir Zeyna’ya dönüştürdü ruhumu. Dokunu nefretimken şimdi tutkum oldu. Sırtımı döndüğümde vurulmayacak kalemdi benim.

Geçmişim değil, şimdi yaşadığım hayat benimdi. Tüm çıplaklığı ile sadece bana ait.

Dudaklarıma kondurduğu öpücük ile irkildim. Soluğumu dışarı verirken bir kez daha öptü. “İlk önce yıkanıyoruz. Ardından güzel bir kahvaltı ve en son sana bir sürprizim var”.

Merakla gözlerinin içine baktım. Yataktan kalkıp “banyoya giriyorum sevgilim ve sana çok ihtiyacım var” diyerek arkasını döndü.

Hızla yataktan kalkıp koşar adım banyoya ilerledim. “Sürpriz ne Cihat? Bak çok merak ettim”.

CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang