38.Bölüm

37.9K 1.5K 91
                                    


İyi okumalar dilerim...

Tuğçe'den anlatım...

Yara;

Kabuk bağlamasını istediğim o kadar çok yaram vardı ki, boğazımı kurutuyordu acısı. Kolları arasında olduğum adam şefkatle sarıyordu bedenimi. Beni kendinden bile korumak ister gibi. Fakat gözden kaçırdığı bir şey var ki, ikimiz de aynı ateşin içine istemesek de düşmüştük.

Ben onun acı geçmişinde kavruldum, o ise benim masum oluşumda. Derin bir nefes alıp yine ortak olduğumuz sessizliği dinledim. Konuşmayı seven ben artık sessizliğe hayrandım ve şuan gökyüzünün karanlığına rağmen tüm ihtişamı ile gözlerimi süsleyen dolunay gecemizi aydınlatıyordu.

Ne zamandır böyle oturuyorduk bilmiyordum. Zaman kavramını öylesine kaybetmiştim ki, sadece benliğimi esir alan kokuyu içime çekip sevdiğim gökyüzünü izliyordum. Çünkü ruhum dinleniyordu.

Kolları arasında olduğum adamdan nefret ederken yine onun kalbine yakalanmıştım. Geçmişte nefretle esir düştüğüm o kalbe şimdi onun aşkı ile tutunuyordum. İçimi kavuran gerçekler ile derin bir soluk alıp beni rahatsız eden o detayı kelimelere döktüm.

"Abime ulaşan ve Gülşen'i ifşa eden bendim".

Vücudumu saran kollar sıklaşırken nefesimi tuttum. Belki de yine nefret dolu bakışları altında olmaktan korktuğum içindi. Daha çok gömülürken sessizliğe ılık nefesini sağ kulağımda hissettim.

"Ve ben en başından beri her şeyi biliyordum".

Şaşkınlıkla başımı kaldırıp gözleri içine baktım. Nefret yoktu gözleri içinde, sadece kırgınlık barındırıyordu lacivert hareleri. Derin bir soluk alıp "özür dilemeyeceğim" dedim. Cihat dudaklarımın üzerine sakin bir öpücük kondurup "bende özür beklemiyorum" diyerek karşılık verdi.

Sonra başını kaldırıp bakışlarını karanlığın sahibi dolunaya çevirdi. Ağırca yutkunduğunu yavaş hareket eden adem elmasından anladım. Dudaklarımın rotası tam o nokta olurken usulca öpüp başımı boynuna soktum.

"Abim bu ihaneti hak etmedi Cihat. Bugün olsa yine aynı şeyi yapardım".

Aniden havalandım. Cihat tek kelime etmeden eve doğru yürürken sakince kollarımı boynuna doladım. Her şeyden önemlisi yarın için güç toplamalıydım. Eve girip merdivenlere yöneldi. Kimsenin evde olmaması dikkatimi çekti.

Rauf, Pınar, Asaf ve Sıla ortalıklarda görünmüyorlardı. Sadece güvenlik önlemi bir hayli arttırılmış gibiydi. Cihat benim odamı pas geçerek kendi odasına doğru adımladı. Sırtım yumuşak yatakla buluştuğu an kollarımı boynundan söküp aldım. Biraz önce sıcak hissetmeme karşın şimdi üşüyordum.

Neden bu hislere gebe kalmıştı ruhum?

Sıkkın bir soluk alıp sol yanıma dönecek iken Cihat izin vermedi. Sağ tarafıma oturup sırt üstü yatmamı sağladı. Hala daha sessizdi fakat bakışları fazlasıyla derinleşmişti. Ruhumu kendine çeken bu ifadesinden rahatsızlık duydum.

Kapıldığım hareler canımı da yakıyordu. Gözlerim istemsizce dolarken Cihat konuşmaya başladı.

"Benim hayatımda kontrol altında tutamadığım iki şey oldu Tuğçe. Biri Cihangir Rutkay, diğeri ise sen".

Derin bir soluk alıp ekledi.

"Amcamı kontrol altında tutamadım çünkü beni hayatta tutan bir insanın kalleş olabileceği hiç ihtimal dahilinde değildi. Sen ise intikam oyunumun parçasıyken kalbime girenim oldun. Ben seni her izlediğimde ömrüme kalbini kazıdığımın farkına kokunu duyduğum an anladım".

CİHAT BEY Her Aşk Biraz Ölüm Kokar...Where stories live. Discover now