° 2. Bölüm °

1.8K 161 87
                                    

Telefonu kulağının arasına sıkıştırıp yıkadığı çamaşırları asmaya başladı Minho. "Bitti işte Jisung! Zorlama." Diye söylendi sabrını sınayan arkadaşına.

Fakat Jisung inatçı biriydi. "Ya diyorum ki sana eve geldiğinde gözleri dolu doluydu."

Derin bir nefes verip askılığa dayadı ellerini. Dün resmi olarak boşanmışlardı ama Jisung hala diretmeye devam ediyordu ve ister istemez denilenler aklına yatıyordu Minho'nun. Kendini kandırmayı kesip "O kadar yaşanmışlığımız var, duygulanmıştır." Dedi umursamazca.

Gözlerini devirip elindeki kaşığı bir kenara bıraktı Jisung. "Sen neden hep olumsuza odaklanıyorsun?"

Çamaşırlarla işi bittiğinde sepeti eline alarak içeriye doğru yöneldi Minho. Bıkkınlıkla konuşmaya başladı. "Çocuk yüzüme bakarak seni sevmiyorum dedi bana Jisung."

"Of, of! Yediniz bitirdiniz beni." Jisung'un sinirli söylenişi bebek sandalyesinde oturan Chan'ı etkilemiş ve ağlamaya başlamıştı. Minho ağlama seslerini duyduğu gibi kıkırdadı. "Benimle konuşacağına git oğlunu doyur."

Jisung yakalanmanın verdiği panikle Chan'ın anlına bir öpücük kondurup saçlarını okşamış ve susmasını sağlamıştı. Neyseki oğlu ilgiyi üstüne toplayınca hemen susuyordu. Kaşığı eline geri alıp önündeki lapadan Chan'a uzatırken "Doyuruyorum zaten." Dedi Minho'ya. Fakat Chan'ın inadı tutmuştu. Yemek istemiyordu. Dördüncü uzatmasını da kabul etmeyince daha fazla diretmeden kucağına aldı Chan'ı. Acıktığı zaman yiyecekti sonuçta. Giydirmek için odasına götürürken aklına gelen şeyle Seungmin'in kaldığı odanın önünde durdu. "Minho~ senden bir şey isteyebilir miyim?"

Oturma odasına geçmiş ve televizyonu açmak için hazırlanmıştı Minho. Josung'un diyeceği şeyi bekleyerek "Dökül." Dedi.

Jisung adrenalinle hemen cümlelerini sıraladı. "Hyunjin bugün arkadaşlarıyla birlikte olacakmış, ben de işe gideceğim. Chan'a bakabilir misin? Changbin okulda olacak zaten."

Aslında reddedecekti Minho bunu ama hissettiği mide bulantısı ile karnını tutarak ayaklandı ve "Tamam bakarım." Dedi sesini stabil tutmaya çalışarak.

Bunun üzerine kardeşinin kapısına küçük bir bakış attı Jisung. Dudaklarını yalayıp bağırarak konuşmaya başladı. "Bir tanesin ya! Teşekkürler!"

Minho bağırmasını takmadan aceleyle "Bir şey değil. Kapatayım ben. Sonra görüşürüz." Dedi ve cevap vermesini beklemeden suratına kapattı.

Hemen tuvalete koşup klozete eğildi. Öğürmesine rağmen bu sefer kusmamıştı. Bu mide bulantıları iki hafta önce başlamıştı. Arada kussa da genellikle sadece midesi bulanıyordu. Bu bugün ikinci seferiydi.

"Madem bulanıyorsun, kussana. Niye işkence çektiriyorsun ki bana?" Diye söylenerek eğildiği yerden kalktı. Hastane işini ertelemeyi acilen bırakmalıydı. Aklına koymuştu. Jisung Chan'ı aldıktan sonra hastaneye gidecekti.

Yarım saatin sonunda Jisung gelmiş, Chan'ı Minho'ya emanet ederek gitmişti. Chan oturma odasındaki berjerlerden birine yerleşirken sırıttı Minho. "Pekala, küçük. Bugün elime kaldın."

Bir saat boyunca aralıksız bir şekilde Chan ile uğraştıktan sonra yorularak koltuğa oturmuştu ki Chan'ın söylenmesi ile duraksadı. "Açım."

Minho onun yüzüne boş boş bakmaya devam edince sinirlendi Chan. "Açım ben! Acıktım!" Diye mızmızlandı.

Minho sonunda şaşkınlıktan çıkıp "Baban seni doyurmadı mı?" Diye sordu. Onunla konuşurken kaşık sesleri geliyordu.

Family °Seungho°✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin