° 8. Bölüm °

1.2K 128 46
                                    

  Lunaparka koştura koştura gelmişti Changbin. Amcasının sesinden moralinin bozuk olduğu belli oluyordu. Bu yüzden bekletmek istememişti.

  Girişe ulaştığında amcasını görmeyi başardı. Selamlaştıktan sonra birlikte içeriye girdiler. Aklında bir sürü soru dolanıyordu Changbin'in. Minho buluşmaya gideli sadece yarım saat olmuşken neden bu kadar erken dönmüştü mesela.

  Amcası etrafı heyecanla incelerken kendini tutamayıp sordu. "Amca hani abinle buluşacaktın?"

  Hafifçe kaşları çatıldı Minho'nun. "Değmezmiş boş ver." Diyerek geçiştirdi soruyu. Bu sırada hala etrafı incelemeye devam ediyordu. Gördüğü ışıklı balonlarla gözleri adeta fal taşı gibi açıldı. "Aa bak ışıklı balon!" Dedi heyecanla. Oldum olası ışıklı şeyler hoşuna gidiyordu. Bu yüzden de evinde Seungmin'le birlikte bir sürü fotoğraflarının olduğu ışıklı bir panosu vardı. Bu balonu da oraya koymayı istiyordu.

  "Çocuk musun sen?" Diye sordu Changbin gözlerini devirerek. Bir anlığına yanındakini amcası değil de arkadaşlarından biri gibi görmüştü. Minho'nun sinirli bakışları ona döndüğünde fark etti ne yaptığını. "Pardon."

  Balonları boş verdi Minho. Sanırım gerçekten çocuk gibi görünüyordu dışarıdan. Birlikte bir kaç jeton aldıktan sonra neye bineceklerini tartışmaya başladılar. "Hız trenine binelim mi?" Diye bir öneri sundu Minho.

  Changbin'in gözleri Minho'nun karnına kaydı. Bebeğe bir şey olur mu diye düşünüyordu. Hemen bir bahane bularak karnını tuttu. "Midem bulanıyor sonra olmaz."

  Dudaklarını büzüp başka bir şey düşündü Minho. Gördüğü arabaları gösterip "Çarpışan arabalar?" Diye sordu çocuksu bir gülümsemeyle.

 Çarpışan arabaların daha tehlikeli olduğunu düşünüyordu Changbin. Eğer amcası karnını çarpışmanın etkisiyle bir yere vurursa çok kötü hissedecekti. Bu yüzden hemen kafasını iki yana salladı. "Yok ben sakarım. Kesin bir yerimi kırarım."

  Ofladı Minho. "Neye bineceğiz o zaman?" Diye söylendi. Yeğeninin korkak olacağı hiç aklına gelmemiş olmalıydı. Bu sırada gözleri büyük gemiye kaydı. Gözleri anında parıl parıl olurken "Gondola binelim!" Diye bağırdı.

  "Ya midem bulanıyor diyorum!" Diye söylendi Changbin. Sanki hamile olam oydu da bebeğine dikkat etmeye çalışıyordu. Minho'nun ise hiçbir kaygısı yoktu bu konuda. Belki de o an aklında bile değildi hamile olduğu. "Bir şey olmaz ben kafanı çeviririm dışarı doğru." Dedi sırıtarak.

  Dudaklarını büküp ayaklarını sürüyerek amcasının peşinden yürümeye başladı Changbin. "Of... Üstüne kusarsam benim suçum değil."

   Hiç takmadı bu dediğini Minho. Birlikte gondola bindiler ve beklemeye başladılar. Minho heyecanlı bir şekilde ayaklarını sallarken Changbin neredeyse önündeki korkuluklara kafasını vuracak gibiydi. Gondol hareketlenmeye başladığında ise nefesini tuttu. Pekala korkak değildi ama kendini o kadar germişti ki artık amcasıyla birlikte kendisini de düşünüyordu.

  Kısa bir bakış attı amcasına. Pek oralı değil gibiydi. Karnında bir can olmasına rağmen bu kadar rahat olabiliyorsa demek ki korkacak bir şey yoktu. Bu yüzden kendini serbest bıraktı ve eğlenmeye baktı. Böylece akşama kadar ne kadar alet varsa hepsine bindiler. İkilinin yüzünde kocaman gülümsemeler vardı.

  En son binmeye kalan tek alete yani dönme dolaba bindiler. O kadar heyecana rağmen bu sefer ikisi de sakin sakin manzarayı izliyordu. Bugün yaşananlar Minho'nun bir bir gözlerinin önünden geçiyordu sanki.

  Seungmin'i düşündü istemsizce. Abisinin tepkisinden sonra onun vereceği tepkiyi de çok merak ediyordu. O da abisi gibi tepki verir miydi? Yoksa daha kötülerini mi söylerdi?

Family °Seungho°✓Where stories live. Discover now