° 20. Bölüm °

953 118 51
                                    

Yorum sınır dolmamıştı ama🤔
Neyysee
Yorum sınırı :45

  Seungmin'in hapiste geçirdiği günler neredeyse 1'inci ayına dayanıyordu. Geçen bu süre boyunca ne doğru düzgün uyuyabilmiş ne de yemek yiyebilmişti. Aklında bir tek Minho dönüyordu ve ondan bir haber alamamak kalbini daha çok yoruyordu.

  Öylece duvara bakarken koğusun kapısının açılmasıyla irkildi ve o tarafa baktı. Gardiyan onu çağırıyordu. Ziyaretçi... Seungmin'in buraya geldiğinden beri gelen üçüncü ziyaretçisiydi bu. Yine Jisung gelmiş olmalı diye düşünerek kalktı oturduğu yerden.

  Kapıyı ittirip ziyaretçi odasına girdi ve koltuğa oturup beklemeye başladı. Bu sırada cam korumadan kendi görüntüsüne baktı. Berbat gözüküyordu. Saçları darmadağınık gözleri mosmordu.

  Karşısına oturan kisiyle odağı kendinden kayıp ona gitti. Göz bebekleri büyürken "Minho..." Diye mırıldandı hayretle. Herkesi beklerdi ama onu kesinlikle beklemiyordu.

  "Selam." Dedi Minho soğuk bir şekilde. Her ne kadar soğuk davransa da gözleri sevdiğinin her bir hücresini dikkatle inceliyordu.

  Seungmin ise yeni yeni fark ediyordu eşinin tam karşısında olduğunu. Eli direkt cama yaslanırken "İyi misin? Nasıl geldin buraya? Dinlenmen gerekmiyor muydu?" Diye sorular sordu endişeyle. Sonra gözleri Minho'nun göbeğine gitti. "Karnın..." Diye mırıldandı. Zira oversize giydiğinden şiş olup olmadığı pek belli olmuyordu.

  "İyiyim. Bir şeyim yok." Diye karşılık verdi Minho. Eli Seungmin'in gözlerinin baktığı yere, karnına gitti. "Bebekler de iyi."

  Daha çok şaşkına uğradı Seungmin "Ama-" diye mırıldandıktan sonra duraksadı. Bu hala bebeklerinin yaşadığı anlamına geliyordu. Yüzünde küçük bir gülümseme oluşmaya başladı.

  Ama Minho bu mutlu anı başka bir zamanda yaşamak istiyordu. Bu yüzden yüz ifadesini sabit tutarak "Cidden vaktini bununla mı öldürmek istiyorsun? Bana açıklamak istediğin bir şeyler yok mu?" Diye sordu.

  Seungmin'in gülümsemesi yavaşça silindi yüzünden. "Ben... Özür dilerim..." Diyerek başını eğdiğinde derin bir nefes aldı Minho. Onu böyle üzgün görmek elbette hoşnua gitmiyordu fakat kendisi de yeterince üzülmüştü. "Kafanı eğme." Dedi bu yüzden. Anında başını kaldırdı Seungmin. "Anlat."

  Minho'nun sert ifadesi Seungmin'in gerilmesine sebep olurken yine başını eğmekten başka bir şey yapamadı. "Düğünümüzden başladı her şey. Abin o gün beni tehdit etti ama ben fazla ciddiye almamıştım. Sonucunu sen de biliyorsun zaten..."

  Düğün demek... Diye geçirdi içinden Minho. O rezalet düğünü kim unutabilirdi ki? Çenesi kasılırken "Devam et." Diye mırıldandı.

  Hangi birini anlatması gerektiğini bilmiyordu Seungmin. Çok şey yaşamıştı. Kenar mahallelerde sıkıştırılmak -bazen dövülmek- iş yerine gelen hediye başlığı altında saçma sapan tehdit mesajları... Ama onu yaralayan daha büyük şeyler vardı ve kendini bunları söyleyebilecekmiş gibi hissetmiyordu. Bu yüzden geçiştirerek cevap verdi. "Ondan sonra da sürekli aramaya ve tehditler savurmaya devam etti. Bazılarını engelledim ama bazıları sana da bana da travmalar bıraktı."

  Ama Minho eşini çok iyi tanıyordu. Bu kaçamak cevabın içinde bir sürü şey saklandığının farkındaydı. "Kavgalarımız dışında bir şey var mı?" Diye sordu kaşlarını kaldırıp.

  Seungmin'in bakışları Minho'nunkiyle birleştiğinde tedirgince geri çekti bakışlarını. Artık kaçışı yoktu. Minho istediğini alana kadar durmazdı. "Şey... Var." Diye mırıldandı. Sonra kararsız bakışlarını yine Minho'ya çevirdi. "Bunu bilmek istediğine emin misin?"

Family °Seungho°✓Where stories live. Discover now