° 22. Bölüm °

916 119 47
                                    

Yorum sınırı : 55

  Soğuk bir kış gecesinde bulutlar hafif hafif sihrini yağdırırken sıcak yatağında keyifle uyuyordu Minho. Az sonra başına geleceklerden habersiz yastığına sıkıca sarılıp tatlı mırıldanmalar çıkardı. Normalde doğru düzgün uyuyamıyorken bu gece onun için özel yaratılmıştı sanki.

  Sonra büyük bir çarpma sesi duyuldu odada. Oluşan gürültüyle birlikte Minho'nun gözleri direkt aralanırken aynı ses yine tekrarlandı.

  Önce kafasını kaldırıp etrafa baktı. İlgisini çeken ilk şey Changbin'in odada olmayışıydı. Yatağından aşağı bacaklarını sarkıtıp kalkmak için hazırlanırken üçüncü sesi duydu. Bu sefer sesin nereden geldiğini çok iyi biliyordu.

  Kar izi oluşmuş cama doğru ilerlerken bıkkın bir nefes verdi. O aptal bu sefer iyi bir şeyle gelmiş olsa iyi olurdu çünkü güzelim uykusunu bölmüştü.

  Seungmin ise Minho'nun hala uyanmamış olmasına şaşkın bir şekilde üçüncü kar topunu hazırlıyordu. Elleri soğuktan buz tutmasına rağmen bir türlü vazgeçmiyordu. Topu iyice sıkıştırdıktan sonra dikkatli bir nişan aldı ve hızlı bir şekilde fırlattı.

    Tam bu sırada camı araladı Minho. Yüzüne doğru gelen kar topundan bir haber şekilde kafasını uzattı. Burnuna sertçe çapan top ise anında geri çekilmesini sağladı. Burnunun direği sızlamaya başlarken Seungmin olayları büyümüş gözleriyle izliyordu. Burnunu tutup kafasını geri kaldırırken sert gözleriyle baktı ona Minho. "Aptal mısın sen?"

  Seungmin anın verdiği şokla cümle kurmakta zorlanıyordu. "Pardon- sen uyanmayınca ben- çok özür dilerim."

  Burnundaki sızı gidince tutmayı bırakıp kaşlarını çatarak "Ne istiyorsun?" Diye sordu Minho. Seungmin'in elindeki siyah poşeti gördüğünde ise histerik bir şekilde güldü. "Hamile birine içki mi vereceksin gerçekten?"

  Kafasını iki yana sallayarak gülümsedi Seungmin. "Merak etme alkolsüz bir şey aldım. Bu geceyi unutmayalım istiyorum."

  Bir şey demeden camdan geri çekildiğinde gülümsememek için kendini tutuyordu Minho. Aralarındaki bu özel anıyı tekrar yapacak olmaları hoşuna gitmişti belli ki.

  Üstüne kalın bir mont giyip boynuna atkısını doladıktan sonra botlarını da ayağına geçirdi ve eldivenlerini giydi. Uykunun verdiği dağınıklığa rağmen güzel gözükmesi onun cazibesiydi.

  Yavaş adımlarla aşağıya indiğinde ayağıyla karları itikleyip duran Seungmin'i görmesiyle derin bir nefes verdi. Ne olursa olsun kendinden ödün vermeyeceğine söz verdikten sonra adımlarını devam ettirip onun yanına ilerledi.

  Seungmin'in Minho'yu görmesiyle yüzünde bir gülümseme oluştu. Ona sarılmak için yaklaştığında eliyle durmasını işaret etti Minho. "Yaklaşmak yok."

  Kollarını geri indirip dudaklarını birbirine bastırdı. Yolu göstererek "O zaman gidelim." Dedi enerjisini bozmadan. Minho bayık bakışlarıyla yola doğru ilerlediğinde Seungmin de peşinden geliyordu.

  Yaklaşık bir on dakikanın sonunda varmak istedikleri yerdeydiler. Tıpkı geçmişteki gibi çardak temizlenmiş hatta pirinç ışıklar asılmıştı. Bu görüntüye istinaden denizden gelen soğuk havaya karşın Minho'nun içi sıcacık oldu.

  Heyecanlı adımlarına engel olamayıp hızla kendi köşesine oturduğunda Seungmin de gülmemek için kendini tutup yanına oturdu. Elindeki poşeti masaya bıraktıktan sonra içindeki şişelerden birini ve kadehleri çıkartıp doldurdu.

  Kadehlerin ikisi de kırmızı sıvıyla dolarken ilgiyle baktı Minho. Alkolsüz olduğunu söylediğinden beri içecekleri şeyin tadını merak etmeden edemiyordu. Seungmin'in kadehi ona doğru uzatmasıyla eline aldı ve yudumladı. Kaşları hafifçe çatılırken "Vişne suyu bu." Dedi sorarcasına.

Family °Seungho°✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin