° 16. Bölüm °

1.1K 138 51
                                    

Yorum sınırı : 30

 Aradan geçen uzun zamanın da getirisiyle evini özlemişti Minho. Jisungların evine yerleşeli beş ay olmuştu. Arada eve geliyor olmasına rağmen aynı hissi vermiyordu. Bu yüzden bir haftalığına da olsa evinde kalmaya karar vermişti. Arada Changbin gelip onu kontrol edecekti.

  Anahtarını kapının deliğine sokup bir çevirmeyle açıldı kapı. Kaşlarını çattı Minho. Normalde üç kez kilitleyip çıkardı evden. Kapıyı böyle bırakıp gidebilecek ise tek bir kişi vardı.

  Ayakkabılarını çıkartıp hızla içeriye girdi ve oturma odasından tuvalete kadar bütün odalara teker teker girdi. Kimse yoktu. Geriye son bir oda kalmıştı.

  Çocuk odası...

  Yıllar önce bir hevesle ayırdıkları odanın kapısı yarım bir şekilde aralık duruyordu. Henüz eşya almadığından bomboş olması gereken oda beşik dolap ve oyuncaklarla doluydu.

  Gözleri dolu bir şekilde etrafı incelemeye başladı Minho. Büyük bir özenle hazırlanmış odanın içinde iki cinsiyet için de eşyalar vardı.

  Eli karnına giderken derin bir nefes aldı. Duyguları karman çormandı. Bunları kimin yaptığını gayet iyi biliyordu ve bu kalbine sızılar bırakıyordu. Giysi dolabına doğru ilerlerken ayakları yere titreyerek basıyordu. Dolabı yavaşça araladı ve gözleri kıyafetlerde gezindi. Burada da yine iki cinseyete de uyacak giysiler vardı.

  Dolabı kapatıp derin bir nefes aldı. O buradaydı. Geri dönmüştü fakat geri dönüp yaptığı ilk sey neden bir çocuk odası kurmaktı? Neden sürekli Minho'nun kafasını karıştırmak zorundaydı? Dengesizin tekiydi.

  Sinirle odadan çıkıp kapıyı çarptı. Seungmin kendisinden hem nefret edilmesini hem de daha çok sevilmesini sağlıyordu ve bunları aynı anda yapabiliyor olması daha çok delirtiyordu.

  Siniri karnına vururken bir şeyler yemesi gerektiğini hissetti. Karnı büyümeye başlamıştı ve artı olarak hamileliğini bahane edip sinirlendiğinde veya üzüldüğünde sürekli yeme ihtiyacı hissediyordu. Sağlıksız olduğunun farkında olmasına ragmen bundan vazgeçmeyecekti.

  Mutfağa girdi ve buzdolabını araladı. Gördüğü şeylerle ise histerik bir kahkaha atmasına engel olamadı. "Dalga geçiyor olmalısın." Dedi kendi kendine. Buzdolabı tıka basa doluydu ve hepsi de sevdiği yiyeceklerdi.

  Seungmin birinden burada kalacağını kesinlikle öğrenmişti.

  Gözlerini devirip sebzeliğe koyulmuş çilekleri aldı ve cama çevrili duran koltuğuna ilerledi. Düşünecek çok fazla şeyi vardı. "Dengesiz orospu..." diye mırıldandı istemsizce. Bu belki de uzun süre sonra ettiği ilk küfürdü.

  Dışarıyı incelerken dudaklarını yalayıp sinirli bir şekilde ağzına attı çileğini. "Neden mesela? Sen evde olmayınca bir anlamı var sanki..." dedi yuttuktan sonra. "Anahtarı değiştireyim de gör sen." Diye ekledi azarlarmış gibi.

  Bu sırada gözleri vitrinin içindeki liseden kalma fotoğraflarına kaydı. O zaman tek dertleri buluşmak için evden kaçmakken şimdi düştüğü durum güldürdü onu. "Güya beni sevmediğin için ayrılmıştın. Bir de beni aldattın diyordun." Deyip kafasını yana yatırdı. Kaşları çatılırken burnunu kırıştırdı. "Hele bir karşıma çık... Bak bakalım neler diyorum."

  Ayağa kalkıp vitrinin içindeki fotoğrafı alıp karşısına tuttu. Derin bir nefes aldı ve içindekileri bağırmaya başladı. "Aldattım ulan! Aldattım! Bu bebekler de senden değil! Boşuna çabaladın gerizekalı!" İçi hafif de olsa rahatlarken buruk bir şekilde gülümsedi.  "Noldu? Kaldın öyle değil mi? Aptal..." diye mırıldandıktan sonra fotoğrafı yerine koyup başını ovalayarak camın önündeki yerine geri döndü.

  İşte tam o zaman göz göze geldiler. Seungmin'i ona buruk bir şekilde bakarken yakalayan Minho gözlerine inanmakta güçlük çekiyordu. Gözlerini kırpıştırırken irisleri yavaş yavaş büyüyordu.

  Hesap sormalıyım diye geçirdi içinden. Gidip bu dengesiz hareketlerinin nedenini ona sormalıyım.

  Kosarak kapısına ilerledi ve ayağına bir terlik geçirip dışarıya çıktı. Seungmin yolun karşısında endişeli bir şekilde ona bakıyordu. "Aptal! Mahvedeceğim seni!" Diye bağırdı o tarafa doğru.

  Ama Seungmin kafasını sürekli iki yana sallıyordu. "Gelme!" Diyordu ona. Bu Minho'yu daha da sinirlendiriyordu. "Aptal korkağın tekisin!"

  Hiç beklemeden yola adımını attı. Sinirliydi. Sağına soluna bakmak aklına gelmemişti. Ve o sırada olan oldu. Seungmin ona doğru koşsa da yetişemedi. Minho'nun gördüğü son yüz ise arabanın içindeki abisi oldu.

  "Minho!" Diye bağırdığını duydu Seungmin'in. Ağzına gelen kanı tükürüp gülümsedi. Seungmin başını elleri arasına almıştı. "Acıyor." Diye mırıldandı. Gözlerini açmaya korkuyordu.

  "Minho yalvarırım dayan! Kurtaracağım sizi lütfen dayan!"

Minho'nun duyduğu son seslerdi bunlar. Ellinin arasında hissettiği elle son bir kez gülümsedi ve üstüne düşen yorgunlukla kendini uykuya bıraktı...

~👨‍👨‍👦‍👦~

Son olaylardan sonra bu bölümü yayınlamam ne kadar doğru bilmiyorum ama daha fazla bekletmek istemedim

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Son olaylardan sonra bu bölümü yayınlamam ne kadar doğru bilmiyorum ama daha fazla bekletmek istemedim. Çok üzülmeyin tm mi 🥺

Family °Seungho°✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora