° 25. Bölüm °

712 90 37
                                    

 2 Ay Sonra

  Seungmin ve karnı burnunda olan Minho Changbin'in onlara beklemesini söylediği yerde arabada bekliyorlardı. Bugün bahsedilen konser günüydü ve söylediğine göre Changbin onunla gidecek birini bulmuştu. Seungmin hem bu kişiyle tanışmak hem de onları konser alanına bırakmak için buradaydı.

  Yaklaşık yarım saatin sonunda oflayarak direksiyona yaslandı. "Nerede kaldı bunlar?"

  Minho ise tripliydi. Evden çıkmak istememesine rağmen zorla çıkarıldığından beri yakınıyordu. "Ne bileyim ben? Beni de sürükledin zaten iki adımı zor atıyorum." Diye söylendi bir kez daha sinirle.

  Gülmemeye çalışarak bakışlarını ona çevirdi Seungmin. "Aşkım, dedim ya sana bir yere gideceğiz diye."

  Burun kıvırıp kollarını önünde bağladı Minho. "Bana fikrim soruldu mu? Hayır. O zaman şikayet etme hakkına sahibim. Neresi olduğunu da söylemiyorsun zaten." Dedikten sonra dışarı çevirdi bakışlarını. Baharın ilk ayıns gelmişlerdi. Hafif bir soğuk olsa da kendini çok hissettirmiyordu. Bebeklerinin doğmasına ise çok az kalmıştı. Ağrılar dolayısıyla da agresifleşmeye başlamıştı.

  "Biraz dayansan bir saate öğreneceksin aslında." Diye mırıldandı Seungmin. Fakat Minho onu duymuştu. Gözleri hafif kısılırken "9 aydır karnımda iki tane varlık büyütüyorum." Dedi ciddi bir ses tonuyla.

  Seungmin kafasını direksiyondan kaldırdı ve sevgilisinin yanağına ufak bir öpücük kondurdu. "İşte bu yüzden hayranım sana." Derken sırıtıyordu. Bu temas işini henüz yeni yeni aşıyorlardı. Bu yüzden Minho'nun kaşları olabilecekmiş gibi daha çok çatıldı. Ama yüz ifadesine rağmen gözleri parıl parıldı. "Yalancı. O kadar hayran olsan beni buraya sürüklemezdin, evimde çileğimi pudinge batırıp yiyor olurdum."

  Omuzlarını silkip kafasıyla arka koltukları işaret etti Seungmin. "Onu istersen hala yapabilirsin." Dediğinde Minho'nun bakışları da arkaya döndü. Marketten alınmış çilek ve pudingler vardı bir poşette. Gözleri kocaman olurken Seungmin hemen elini arkaya uzatıp poşeti aldı ve Minho'nun kucağına bıraktı.

  İlk başta heyecanlı bir şekilde çileklerden birini ağzına tıksa da aklına gelen düşünceler onu duraksattı. Sertçe yutkunup çileğin midesine gitmesini sağlarken gözlerini kısıp bir kez daha sevgilisine döndü. "Tanrı aşkına nereye götürüyorsun beni? Pişman falan oldun da öldürmeye falan mı götüreceksin? Yemin ederim yanımda biber gazı taşıyorum hiç utanmam sıkarım yüzüne."

  Şaşkınlıkla kalakaldı Seungmin. "Aşkım ne diyorsun?" Diye sordu sevgilisinin dudaklarından çıkanlara inanamayarak. Pekala Minho arada böyle uçuk şeyler söyleyebiliyordu ama artık güvenmediğinden olmadığını anlamıştı. Olaylardan sonra kendini koruma içgüdüsü baya yükselmişti ve arada böyle çıkışları oluyordu. Arada alınsa da bunu da zamana bırakmaya karar vermişti.

  Ne dediğini fark ettiğinde panikledi Minho. Çileğin poşetini geri kapatırken "Bilmiyorum, gerildim... nerede bu çocuklar!" Diye bir kez daha söylendi.

  Tam bu sırada gelmişti Changbin ve arkadaşı. Olası bir atışmayı engellemek için kapıyı sertçe araladı ve "Geldik!" Diye bağırdı neşeyle.

  Fakat ikilinin gözleri arkasında kalan bedendeydi. Minho'nun dudaklarından şaşkın bir ifadeyle "İnnie?" Diye bir isim çıktı.

  "Minho?" Dedi onun gibi yabancı. Artık şaşkınlıkla bakan taraf Changbin'di. İkisinde de gözlerini gezdirdiğinde yüzlerindeki benzerlik onu dehşete düşürdü.

  Diğer yandan ona ismiyle seslenilmesiyle kaşları çatıldı Minho'nun. "Saygılı ol terbiyesiz!" Dedi sinirli bir ifadeyle.

  Sonunda şaşkınlığını yenen Changbin "Siz nereden tanışıyorsunuz?" Diye sordu ve arabaya bindi. Onun hemen ardından da İnnie binmişti.

Family °Seungho°✓Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt